banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Büyük acılar, dayanılmaz ıstıraplar veya çaresizlikler karsısında hissedilen bir ümitsizlik, bir tükenmişlik halinde sarf ettiğimiz bir sözdür bu. Öyle ki artık ne yapılsa faydasız, ne söylense boştur.

 

         Bir yerde, sözün bittiği yerde olup olmadığımızı belirlememize yarayan şiir gibi düzenlenmiş, iki seçenekli bir testle karşılaştım:

 

        “Devam edin yaşamaya

        Yok değilse,

        Düğümlendiyse boğazınıza

        Bir şeyler...

        Hala yaşlar iniyorsa

        Gözlerinizden,

        Sözün bittiği yerdeyiz

        Demektir.”

 

        Vakıa bir ayı aşkın bir zamandan beri yaşadığımız fiili durum oralarda bir yerlerde olduğumuzu kanıtlar cinsten. Halbuki hayat devam ettiği sürece söz bitmez. Belki Hz. Mevlana kavlince düne ait olan sözlerin dünde kaldığı yani bir şekilde işlevi sona erdiği için bugün yeni şeyler söylemek gerekmektedir. Tabi ki tam kıvamında, yerinde, gerektiği kadar ve gücüne inanarak... Yoksa sözün gücü yerine gücün sözüne inanmaya başlarız ki böyle durumlarda aklı selim denen şey kaf dağının ardındadır.

 

        ‘Sözün bittiği yerde miyiz?’ sorusuna ‘yine’ kelimesini eklememiz gerekiyor; çünkü asırları geçelim ortalama bir insan ömrü kadar bir zaman diliminde kaç kere o berbat eşiğe kaç kere gelip oralardan kaç kere geçtiğimizin sayısını bilmiyoruz. Canımız yandıkça, yüreklerimiz burkuldukça dilimizin ucuna geliveriyor ister istemez. İşte bir kere daha dudaklarımızda; çünkü gene bir şeyler düğümleniyor boğazımıza, gene gözlerimiz nemleniyor. Tam mevsimi olduğu için katıldığımız eş dost düğünlerinde ne ağlayabiliyoruz, ne gülebiliyoruz.

 

        Nedenler hemen hemen aynı. Karşımızda vatan adlı bir tablo duruyor, manzaramız ise maalesef hazin; çünkü...     

 

Memleketin doğu ve güney bölgeleri yangın yeri... Al bayraklara sarılı şehit cenazeleri, kalabalık cenaze törenlerinde tekbir seslerine karışan hıçkırıklar... Ülkemizin ve milletimizin karşı karşıya olduğu en hayati sorunlarına çözüm üretemez hale gelen siyaset kurumumuz maalesef iflasın eşiğinde. Çok konuşuluyor; lakin zerrece faydası yok.

 

Her türlü kirli propaganda aracı kullanılarak girilen son seçimden iktidar çıkmamış. Koalisyon görüşmelerinden de iki aya yakın bir süredir nedense bir arpa boyu yol alınamıyor. Bugüne kadar başkanını seçmekten başkaca bir çalışmasını göremediğimiz yeni meclis bir erken seçim kararı alabilecek mi? sorusu da kolay cevaplanabilecek gibi görünmüyor.

 

Kimimize göre başımıza gelen her türlü derdin tek müsebbibi Cumhurbaşkanı. Bu nedenle sözü ayet de olsa güven yok. Böyle bir hengamede yapılacak bir erken seçim neyi değiştirir bilinmez. Her şeye rağmen çözüm, zor zamanlarda konuştuğu zaman en doğruyu söyleyende yani ki halkta. Umarız o zamana kadar sular biraz durulur, ortam sakinleşir.

 

Sözün bittiği yerde elan şahit olduğumuz gibi biliyoruz ki gürültü kirliliği had safhaya ulaşmış kavga başlamıştır. Kavga devam ederken mantık savuşup girmiştir. Denir ki kavgada yumruk sayılmaz. Kavgayı da bıçak gibi kesecek olan yerinde sarf edilecek etkili bir sözdür. Bu nedenle bana göre acil olan, savaşı kesecek sözü olanın bunu tam zamanında söyleyerek söze hak ettiği kadim itibarı tekrar kazandırmasıdır. Siyaset erbabının da olaylara her zaman kendi partilerinin gözlüğüyle bakmak yerine bazı hallerde Türkiye gözlüğüyle bakmalarının; sözlerine ateşi söndürecek, savaşı kesecek bir güç kazandırabileceğini ve bunun tam zamanı olduğunu düşünüyorum.

 

Zor zamanlardan geçiyoruz. Böyle zamanlarda gönül adları ve felsefeleri farklı olan siyasi partilerimizin tabelalarındaki isimleri bir süreliğine “TÜRKİYE” ismiyle değiştirmelerini arzu ediyor. Bu basireti ve iradeyi gösterebilenlerin sözlerinin dertlere deva, sadırlara şifa olabileceğini düşünüyorum. Sözü ayağa kaldırıp inandığımız ve bildiğimiz gücüne böyle asil bir davranışın kazandırabileceğine inanıyorum.

 

Sözün gücünün bittiği yerde gücün sözü etkili oluyor. Öyle bir yerde de önce dirlik düzenlik kalmıyor. Rahmetli annemden aile içinde çıkan her kavgada işittiğim şu sözü hiç unutmam: Dirliksizlik ya mala ya cana...

 

Birliğimize ve dirliğimize mayın döşeyenler var. Bunları tamamen yok etmek isteyenlerin hesapları belli. Bazı ülkelerde başardıkları gibi Anadolu insanını birbirine kırdırmak. Böylece amaçlarına sıfır masrafla ulaşmak istiyorlar.

 

Mesele Türkiye olduğu zaman gerisi teferruattır anlayışında buluşmamız gerek.

 

Bu ülke asla sözün bittiği yer olmamalı.

 

Selamların en güzeliyle...      

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.