Zor bir dönemden geçiyoruz, Ülke ateş çemberinden geçerken, bu ülkenin cumhurbaşkanı ölümle tehdit edilirken, ümmet ölüm-kalım mücadelesi veriyor…
Ne acıdır ki tüm şer güçleri tek merkezden hareket edercesine başta Amerikan Newyork Times , alman Der Sipiegel, Fransız le monde, İsrail aizerel gazetelerin yanı sıra Türkiye’de ki uşakları hep birlikte Türkiye’deki halkın çoğunluğunun teveccühünü almış AK Partiyi birinci denemede tek başına iktidar olmamasını başardılar..
Bir kasımda yapılacak seçim öncesi deyim yerindeyse at izi it izine karışmış, vatan millet duyguları kenara bırakılmış, şeytani odaklar bu millet için kan kusar hale gelmiş.
Bizde ülkesini, milletini, vatanını seven bireyler olarak bu kadar karışıklık ve karmaşa içinde, yerimiz ve yurdumuz belli olsun dedik. Duygu ve düşüncelerimizi aktaralım istedik…
Ülke genelinde böyle bir durum yaşanırken yerel bazda bizlere dava diye, aslında kendi ikballeri, ihtirasları, inatlarını, hatta şahsi husumetlerini düşüncelerini dayatanlara sesleniyorum kendinizi avutuyorsunuz.
Hasbelkader o bulunduğunuz makamları işgal eden sizler bu davayı o hale getirmişiniz ki “Ben” diye yapamadığınız egolarınızın adını “dava” koyup çırpındıkça batıyorsunuz.
Düşman odakların hedefi haline gelmiş AK Parti ve ruhuna aykırı icraatlarınız, bu davanın özüne benimsemiş insanlara takındığınız hasma ne tavırlarınız seçim sonuçlarını olumsuz etkilemiştir bu ahvaliniz devam ederse de birinci müsebbibi siz olacaksınız…
Bu durumunuz öyle bir hal almış ki Hakka ve hakkaniyete değil de, kendilerine sadakate kendilerine yağdanlık yapanları etrafımıza doldurmuşuz ihanet çemberinin içinde battıkça batıyoruz.
Hatta kendi partisinden onun seçilmesi için kendisine oy verenleri bile bunlar şunun adamı, diyerek dışlarken diğer taraftan devşirme liyakati olmayan adamları köşe başlarına yerleştirerek bu davaya en büyük ihaneti yaptınız.
… ülke yansın bitsin sizin yaptığınız yanlışların faturası bu ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanına kesilsin, yerelde yaptığınız hatalar partimize kesilsin sizlerde makamlarınızın derdine düşün, küçük yerel hesaplarla uğraşın…
Pekâlâ, 'herkesin davası kendine' deyip kenara çekilebilir miyiz? Dönüp geriye bakalım. Bir tarafta 28 şubat sürecinde davasına sadakatinden ve dik duruşundan dolayı olmadık eziyetler görmüş sürülmüş, kovulmuş horlanmış, tüm hakları elinden alınmış kişiler güya şimdinin köşe başını tutan efendileri tarafından dışlanmış.
Diger tarafta dendilerine iktidarın verdiği şımarıklıkla iktidarın nimetlerin istifade etmeye çalışan bal kovanına çoraklanmış eşek arılarına makam vermiş, mevki vermiş, şımartarak milletin başına bela ettiniz... Daha konuşacak çok şey var ama gün o gün değil.
İşte bizim davadan anladığımız budur, davamız bellidir. Bilmek istemeyen ganimet avcılarına söylüyorum biz dün bu parti kurulmadan önce bile bu partinin şu anda yaptığı yapmaya çalıştığı politikalarını savunduk ve şimdide savunuyoruz. Yerelde kimin ne yaptığı hiç umurumda değil benim için ülke, milletim, ümmetin durumu her şeyden önce gelir
Ülke ateş çemberinden geçerken, bu ülkenin cumhurbaşkanı ölümle tehdit edilirken, ümmet ölüm-kalım mücadelesi verirken bizim yerele takılarak kalmak dava adamının işi değil.
Aklınızı başınıza devşirin…