banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Konuşmacı, başımızın püsküllü belası terör olayları ile ilgili sözlerini sanki daha önce hiç söylenmemiş gibi bu cümle ile bitirmişti. Ne var ki doğruluğu konusunda asla tereddüt etmediğimiz bu gerçek, dönem dönem dinlemekten usanç duyduğumuz eski bir nakarat haline gelmişti. Doğru olmasının bugün hiçbir önemi kalmamıştı; çünkü sözler artık önemini yitirdiğinden ateş bir türlü dinmiyor, kan durdurulamıyordu.

 

        Televizyon ekranlarından dinlediğimiz bunun gibi daha yığınla söz oluyor, konu ne olursa olsun hepsi de aynı akıbete uğramaktan kurtulamıyordu; çünkü doğru olduğuna inananlar kadar inanmayanların olduğu bir ülkede tartışma kanalları açık tutularak herkesin yararını gözeten doğruları ortak paydamız yapabilmekti hüner. Önemli olan buydu. Bunu başarmadıkça şurada, burada söylenmiş doğrular ne işe yarardı?  

                              

        Mesela devlet hizmetlerinde bakan olarak, TBMM başkanı olarak birçok görevlerde bulunmuş tecrübeli siyasetçilerimizden Cemil Çiçek konuşuyor bir kanalda: “Terör örgütlerinin kendi aralarındaki görüşme ve dayanışmanın zerresi bu ülkenin siyasetçileri olarak bizde yok. Ankara Gar’ındaki patlama Diyarbakır veya Suruç... Eylemleri şu mu yaptı bu mu yapıyla uğraşıp kameralara birbirimizi suçlayan usturuplu laflar etmekten başka ne yapıyoruz Allah aşkına? Gelin bir masa etrafında buluşalım, söylenecek ne varsa hepsini söyleyelim; ama oradan kalktıktan sonra gereğini düşünelim. Teröristin dini, imanı, ahlakı olmaz. Onların işi öldürmek. Bizim bu eylemlerin amaçlarının neye matuf olduğuna bakmamız lazım...”  diyor, çok doğru ve güzel şeyler söylüyor. O kadar!

 

Sıkıntı kimi zaman buradan bir milim öteye geçilememesi... Bu nedenle Cemil Bey’in sözleri gün geçmeden daha önce söylenmiş güzel sözler galerisinde yerini alacaktır. Çünkü ülkemizde ne yazık ki  toplumu sarsan bir son dakika gelişmesi olur, gündem aniden değişir; olayın dumanı tüterken söylenen yeni bir söz de öncekileri inanılmaz bir hızla siler, yok eder. Gündem jet hızıyla değişirken hangi sorun üzerinde yeteri kadar durulabilir ki...

 

Dert gerçekten içimizde. Mesela kırk yıla yakın bir süreden beri canımızı yakan, nice ocaklar söndüren, ülkemizin kaynaklarını kurutmaya azmetmiş PKK terörü. En acımasız, en kanlı saldırıları gerçekleştirenler bu ülkenin vatandaşları değil mi? Bundan daha vahim olanı da şu: Bir örgüte terör örgütü denmesi için hangi eylemleri, ne gibi şenaatleri yapması lazımsa hepsi fazlasıyla yaptığı halde bu örgütün eylemlerine terör, adına da terör örgütü denmesi noktasında bir mutabakata varabiliyor muyuz? Mutabakat olmayınca birimizin ‘kahrol’ dediğine birimiz ‘var ol’ dediği bir diyarda kalıcı bir çözüm bulunabilir mi?

 

Ortada acil tedavi bekleyen bir hasta olduğunu düşünelim. Hasta yakınlarının, hastanın bir an önce sağlığın kavuşması konusunda ortak bir eylem planını hayata geçirmek yerine habire hastalığın nedenlerini tartışıp kavga etmelerine benziyor halimiz. Bazıları adamın hastalığının nedenini devlete bağlıyor. Bazıları devlet adamı hasta etmez, tedavisiyle ilgilenir, diyor. Görüş bildiren tarafların bu bağlamda bir an önce hastayı doktorla buluşturma dışında en doğru, en mantıklı sözler sarf etmiş olmaları neye yarar ki...

 

 Tanzimat’tan Meşrutiyet’e, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e vatan ve millet konusunda nice tartışmalar yapıldı, nice güzel ve etkileyici sözler söylendi. Hepsini bırakalım yalnız Namık Kemal’in, Tevfik Fikret’in ve Mehmet Akif’in dile getirdiklerini toplasak ciltleri doldurur. Örnek olarak Mehmet Akif’in:

 

 “ Girmeden tefrika bir millete düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez”  beytiyle ifade ettiği hakikate bakmak sanırım kafidir.

 

Dert içimizde ise dermanı da oradadır. Derman, bir hakikati söylemek değil, onun gösterdiği ortak payda etrafında buluşup tuzağa düşen kuşlar gibi kurtuluşun tek tek çırpınarak değil kanat birliği edebilmeleriyle, yüreklerin toplu vuruşuyla mümkün olabileceğine gönülden inanmaktadır.

 

Allah akıbetimizi hayreylesin!

 

Selamların en güzeliyle...

 

H. Halim Kartal                16 Ekim 15

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.