Bu sabah televizyonu açar açmaz odama doluşan ilk haberlerle birlikte içinde ‘yine’ kelimesi bulunan şiirler, şarkılar, cümleler fırtınası başladı beynimde. Maalesef canımızı yakan birçok haberin başlığında bu kelimeyi görmek alıştığımız bir şeydi artık. İşte bunlardan birkaçı:
Yine şehit haberleri ve yine kelimeler boğazımızda düğüm düğüm.
Yine dikkatsizlik... Katliam gibi kaza!
İsrail Batı Şeria’da yine çocukları katletti.
Nato Afganistan’da yine sivilleri vurdu.
Yine Suriye’li sığınmacıları taşıyan tekne battı. Ege’de yine çocuklar öldü.
Yerinden yurdundan edilen göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmak için şişme botlarla veya teknelerle açıldıkları Ege Denizi’nde Yunan adalarına varmadan aşırı yüke dayanamayan teknelerin veya botların alabora olması sonucu helak oldukları neredeyse her gün her saat yaşanan olaylardan olduğu için bu haberleri ‘yine’ kelimesiyle belirtmek popülerliğini yitirdi.
Nispeten daha sakin zamanlarda mevsimlerin gelişi cümle alemi etkileyen bir şeydi ve o zamanlar bataryalı radyolardan yayılan eski şarkılarda rastlardık bu kelimeye. Kimi bir ilk bahar nefesiyle arz-ı endam etmeye başlayan taze bir gül dalına gönlünü kaptırdığını “Yine bir gül-nihal aldı şu gönlümü” diye oldukça kıvrak bir beste ile anlatırdı, kimi de yazdan kalan güzelliklerin uçup gitmesiyle, dökülen yaprakların o kaçınılmaz sona bir kez daha yaklaştığımızın hüznünü...
“Yine hazan mevsimi geldi
Yine yapraklar rüzgarların peşi sıra gidecek”
Sonra...
Sonra Ali Ekber Çiçek’in okuduğu şu uzun havada duyduk bu kelimeyi yaşlı bir insanın derinden gelen kesik kesik hıçkırıkları gibi:
“Şu yüce dağları duman kaplamış
Yine mi gurbetten kara haber var
Seher vakti burada kimler ağlamış
Çimenler üstünde göz yaşları var”
Bu coğrafyada bazı şeyleri yüzyıllar boyu hiç değişmediğini, dönem dönem azaldığı olsa da çoğu zaman artarak devam ettiğini ‘yine’ kelimesinin kullanıldığı cümleler, şarkılar kadar ne anlatabilir ki...
Bir yoklayın hafızanızı. Bu yaşınıza kadar herhangi bir alanda içinde bu sabıkalı kelimeyi barındıran haberleri kaç kez duyduğunuzu bir düşünün. Maden kazaları, trafik canavarı, terör belası, depremler, zehirlenmeler, boğulmalar, hayatı kolaylaştırsın diye icat edilmiş araçların hatalı kullanımı...
Artık içinde ‘yine’ kelimesi bulunan haberler duymak istemiyoruz.
Fakat bunun için yirmi dört saat çok uzun bir zaman. Bu dileğiniz her an bir son dakika haberiyle bozulabilir.
Yine ihmal, yollar yine kan gölü...
Yine mayın tuzağı, yine...
Bu döngüyü yaşamaya mahkumuz sanki.
Bakıyorum da ‘yine’ kelimesini felaket duyuran haberler yerine mesela Yahya Kemal’in aşağıdaki şiiri gibi insana insani duyguların her türlüsünü, bizi kendine hayran bırakacak bir surette anlatabilmeyi başarmış edebi eserlerde görmeyeli, duymayalı o kadar çok olmuş ki!
“Kalbim yine üzgün seni andım da derinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden”
Selamların en güzeli ve esenlik dileklerimle...
H. Halim Kartal 31 Ekim 15