Kaç gündür Bayır- Bucak Türkmenlerinin ateş altında şanlı bir direniş sergiledikleri haberleri düşüyor bültenlere. Karadan, havadan ve denizden korkunç bir saldırı altındaki Türkmen Dağı’nı Çanakkale’ye benzetiyor bir Türkmen komutanı.
Eset zulmünden çektikleri yetmiyormuş gibi yıllarca şimdi de Türkmen komutanın Çanakkale benzetmesini doğrularcasına Moskof, Acem, Hizbullah karışımı bir şer ittifakı da Haçlı sürüleri gibi çullandılar Türkmen Dağı’na. Hani neredeyse yüz yıl önce Mehmet Akif merhumun Çanakkale şehitleri için yazdığı abide şiirinde dile getirdiğine benziyor düşman kuvvetlerin çeşitliliği:
“Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela
Hani tauna da züldür bu rezil istila”
Osmanlı torunları olduklarını söyleyen bir avuç Türkmen, yoğun ateş altında kendi adlarıyla anılan ‘son kalemiz’ dedikleri dağı var güçleriyle savunmaya devam ederken Türkiye’nin uyarılarını takmayan bir Rus uçağı sınır ihlali yapınca düşürüldü. Sanki dün ‘Düşman boğazı geçmemeli’ diyen Seyit Onbaşı bugün ‘Ben ölmedim, buradayım! Türkmen Dağı düşmemeli’ demişti bir başka cephede.
İçimiz yanarak izliyoruz evlerimizde Türkmen Dağı’ndaki yangını, orada orantısız güç kullanan düşmana göğsünü siper eden yiğitleri. Bu dağın düşmemesi için dua ediyoruz Rabbimize. Bu dağ atalarımız Selçukludan, Osmanlıdan yadigar.
Bu dağ herhangi bir yerdeki coğrafi yükseklik değildir. Yüreğimizin orta yerinde Türkmen Dağı ve yüz yıllarca hac yollarının güvenliğini sağlamış bu yurdun yiğitleri olmalı. Düşman postallarıyla pay-mal olmamalı Türkmen Dağı, bu dağı aşmamalı leş kargaları.
Bu nedenle dağ taş deyip geçmemeli, gaflet edip bir tek çakılından bile vazgeçme lüksümüz olmamalı. Destanlarımızdan biliriz yurdun bir taşından vazgeçince başa gelen felaketi.
Türkmen Dağı’nda yaşanan direnişi ve muhabirlerin aktardığı görüntüleri izlerken bir taraftan da dağların insan hayatına ne şekilde girdiğini anlatan şiirleri, sözleri hatırlıyorum. Önce dağları ana bilen, yar bilen Koçyiğit Köroğlu geliyor aklıma:
“Hemen mevla ile sana dayandım
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey
Yoktur senden gayri kolum kanadım
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey
Sana derim sana hey ulu yaylam
Meğer başım alam ilimden gidem
Okum senden yayım sendendir cıdam
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey
Yüce yüce tepesinden yol aşan
Gitmez oldu gönlümüzden endişen
Mürüvvetsiz beyden yeğdir dört köşen
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey!”
Sonra şair Bekir Sami Ünsal’ın dağlara dair dile getirdiği mısralar:
“Dağlara Dair
Çok sözler yazıldı
Ağıtlar dizildi
Onlar hakkında
Kimi çok uzağımızda
Kimi yakında.
Kimilerinin yatağı oldu
Kimilerinin otağı.
Kimi kaçtı namertten ona yaslandı
Kimi seda verdi seslendi
Kimi onlardan aldı gayretini
Kimi de heybetini.
Kimi onsuz yapamaz oldu
Unuttu evladı ayalini
Memleketini.
Şurası bir gerçek ki
Dağlarda
Kimi zaman kahramanca
Destanlar yazıldı
Kimi zaman
İhanetlere
Mezar kazıldı.”
Ve...
Neşet Ertaş’ın sözlerini türkü yaptığı bir mani:
Şu dağlar ulu dağlar
Gölgesi koyu dağlar
Derdimi ben söylesem
Gökteki bulut ağlar
Nihayet hayır duamızı, dileğimizi düşürmeyelim dilimizden.
Türkmen Dağı düşmemeli.
Selamların en güzeliyle...