banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Müslümanlar olarak “AMENTÜ” ye inanırız. Amentüde ifade edilen “HAYRİHİ VE ŞERRİHİ MİNALLAHİ TEÂLA”, “hayır” ve “şer” rin Allah’tan olduğunu kabul ederiz. Çünkü âlemde her şey Allah(c.c)ın takdir ve kudreti altındadır. İyi, kötüden ayırt edilsin diye Allah(c.c) her şeyi zıddıyla yaratmış. Şer olmasa hayrın manası anlaşılmaz, bu dünyanın bir imtihan dünyası olmasındaki hikmet gerçekleşmezdi.

İnsan hayrı da şerri de kendi iradesiyle kazanır. İnsan hayra yönelirse Allah(c.c) hayrı yaratır. Şerre yönelirse şerri yaratır, fakat şerre rızası yoktur. Hayrı seçen mükâfatını, şerri seçen de cezasını görür.(DİYANET VAKFI İLMİHALİ, Sayfa:138) Mesela Allah(c.c) mideyi yaratmış. Midenin ihtiyacı olan yiyecekleri de yaratmış. İnsanın içine bir de “acıkma” hissi koymuş. İnsana yiyeceğini “HELAL” veya “HARAM” dan seçme özgürlüğü vermiş. Şimdi insan helalden yerse hayır işlemiş, haramdan yerse şer işlemiş oluyor.

Anlaşılıyor ki haramlar hayır getirmiyor. Dinimizce “haram kazanç” la hayır yapılmaz. Çünkü haram kazanç zaten yok hükmündedir. Bir mazlumun malı gasp edilse dilinden “Hayrını görme(ye)sin” bedduası dökülür.

Hayır “iyilik” tir. Kişinin lehinedir. Allah’ın rızasını kazanmaya vesiledir. “Şer” ise fena sonuçlar doğurur.

“Kim zerre ağırlığında bir hayır yaparsa –kıyamet gününde- onu defterinde bulur ve karşılığını alır. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir. (Zilzal Suresi:7-8)

Madem ki “hayır” çok kıymetli, öyleyse hayatı hayırlarla bereketlendirmek lazım. Geçen günlerde ne biriktiriyoruz. Yükü hayırdan mı yoksa şerden mi sarıyoruz. Çünkü ebedi hayata bunlarla gidilecek.

Kur’anda “Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız, Allah’ın katında onu bulacaksınız” buyurulur.(Bakara Suresi:109)

Hayır işlemek, hayra yönelmek, hayırla meşgul olmak, hayra destek çıkmak gerek. En küçük hayır bile küçümsenmemeli. “Damlaya damlaya göl olur.” Hayırla daim, hayırla kaim olunabilse, göz hayra baksa, kulak hayır dinlese, dil hayır söylese, el hayır tutsa, ayak hayra yürüse… Hayata izzet ve şerefle veda edilmiş olur.

Eskiden Elif-Bâ’yı okumaya Besmele ve “RABBİ YESSİR VELÂ TÛASSİR, RABBİ TEMMİN BİL HAYR” duasıyla başlanırdı. Yani “Rabbim, kolaylaştır, zorlaştırma. RABBİM YAPACAĞIM HER İŞİ HAYIR İLE SONUÇLANDIR.” Kur’an’da “İnsan, hayır sevgisine çok düşkündür.” buyurulur.(El’adiyat Suresi:8)

Allah’tan hep hayır isteriz. Evladın, malın, işin, eşin, evin, komşunun hayırlısını dileriz. Mübarek gün ve gecelerin “hayırlara vesile olması” niyazıyla tebrikleşiriz. Rüyayı bile “Allah hayırlara getirsin” temennisiyle yorarız. “Hayırlı olsun”, “hayırlısı olsun”, “hayırlıysa olsun”, “hayırlı sabahlar, akşamlar” , “hayırlı günler” vs. dilimize çok yatkın. Bir işte gidişat iyi değilse “Bu hayra alamet değil”, “Allah sonumuzu hayır getirsin” deriz. Allah’tan hep “hayır” isteriz. Çünkü hayır iyiliktir. Adalet, fazilet, mal, mülk gibi insanın arzuladığı faydalı ve değerli her şey hayırdır. Allah’ın insanlara özel nimeti olan İslam, İman, Kur’an, Peygamber hayırdır.(İslam Ansiklopedisi Cilt:17, Sayfa:43) “Hayırların en faziletlisi ve Allah katında en değerli olanı ana-baba için yapılan hayırdır. ” (Kur’an Yolu Cilt:1, Sayfa:338)

Peygamberimiz şöyle buyurur: “İnsanlar arasında “hayrın anahtarı” şerrin kilidi ve “şerrin anahtarı” hayrın kilidi olanlar vardır. Allah(c.c) bir insanın ellerini hayrın anahtarı yapmışsa ona ne mutlu.” (İslam Ansiklopedisi Cilt:17, Sayfa:34)

“Hayır yolunda ne harcarsanız şüphesiz Allah(c.c) onu bilir ve size karşılığını en güzel şekilde verir.” (Bakara Suresi:273) Hayratlar, hayırlar elbette hayırlıların elinden çıkar. Ölümünde sonra devam eden bir hayır bırakan Müslümanın amel defteri kapanmaz. Bu inançtaki ecdadımız “ebedi bir hayır” olan “VAKIF” müesseselerini kurmuşlar. Hayatın her alanını kapsayan ve “karşılıksız hizmet sunan VAKIF” ların niyeti, sevap ve Allah’ın rızasıdır.(Bütün Yönleriyle Osmanlı, Sayfa:207)

Hayrın karşıtı “ŞER” dir. Şer kötüdür. Çirkin ve zararlıdır. Değersiz ve en aşağıdır. Şerri kimse istemez. Kimsenin istemediği şer de kendiliğinden ortaya çıkmaz. Şerri üreten şerlilerdir. Dünyayı yaşanmaz eden bunlardır. Ölüm, zulüm, terör, işkence, yakma, yıkma, kargaşa bunların zevkle yaptıklarıdır. Dağ gibi dramatik problemleri üreten, ağlatan, kanatan, sızlatan, hanelere feryad-ı figan salan hep şerli azgınlardır.

İnsan hayatı bir sınav hayatıdır. Hayırla da şerle de deneniyoruz. Kur’an’da “Sizi bir imtihan olarak hayırla da şerle de deniyoruz.” buyurulur.(Enbiya Suresi:35) Elbette şerrin tamamen ortadan kalkması beklenemez. İnsanlık tarihiyle başlayan HAYIR-ŞER mücadelesi kıyamete kadar sürecek. Sıkıntı, hayır ve şer dengesindedir. HAYIRlılar kuvvetli olmalı ki dünyada adalet sağlansın, zulüm önlensin. Şerliler üstünlüğü sürerse, mazlum Müslümanlar kan ağlamaya devam edecektir.  Dünyanın şimdiki hali onlarca yıldır böyledir.

 

Arif Nihat Asya merhumun NA’T ında belirttiği gibi:

 

Biz bu dünyadan nereye göçelim Ya Muhammed (SAV)

Yeryüzünde riya, inkâr, ihanet altın devrini yaşıyor

Diller, sayfalar, satırlar “Ebu Leheb öldü” diyorlar

Ebu Leheb ölmedi Ya Muhammed (SAV)

Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor.

 

Dinimizin her Müslümana (gücüne) konumuna göre yüklediği bir sorumluluk vardır. Bu sorumluluk (Emir bil ma’ruf – Nehiy ani-l münker). Hayrı emretme, iyiliği yaymaya çalışma, kötülüğü yasaklama, karşı çıkma ve “yeryüzünde salih kulların hakim olması” idealine hizmet etme görevidir.

Bir kötülük gören,

1. Eliyle önlesin

2. Diliyle karşı çıksın

3. Kalben buğzetsin (Bu son madde pasif bir tavırdır ve imanın en zayıf halidir.)

Bu görevi her önüne gelen yapamaz. Kendisi yaşamayan, hayır ve şerri ayırt edecek derecede ilmi olmayan bu görevleri yapamaz.(Kur’an Yolu Cilt:1, Sayfa:646)

İnsan hakkında neyin hayır neyin şer olduğunu sonuçta Allah(c.c) bilir. Şer gördüğümüz şeylerin yaratılmasında bilmediğimiz hikmetler vardır. Kur’an’da “Umulur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlıdır. Ve yine umulur ki sevdiğiniz bir şey sizin için şerdir. Siz bilmezsiniz, Allah(c.c) bilir.” buyurulur(Bakara Suresi:216)

Mesela savaşlar görünüşte felakettir. Bazen savaşlar hayır getirir. Vatanı korumak, adaleti sağlamak, zulmü engellemek için savaş hayırlıdır. Zafer, şehitlik, gazilik, sevap kazanma gibi değerler savaşla elde edilir. “Hazır ol cenge eğer ister isen sulhu salah” Harbe hazır olunursa “sulh” hak kazanılır. Mahallemizde katiller, silahlı anarşistler, zaniler, hırsızlar dolaşsa evimizde huzurlu olabilir miyiz? Mazlumların sığınakgâhı olan ülkemiz adeta şer güçlerle içte ve dışta kuşatılmıştır. Milletimiz Muhammed(SAV) ümmetinin göz bebeğidir. Ülkemiz son kalemizdir. Şer güçler “İri gövdeli” olabilir. Gücümüz hasımlara yetmez gibi görünebilir. Biz Allah(c.c)a inanıyoruz. İslam kıyamete kadar yeryüzünde payidar olacaksa –ki elbette olacak- Allah(c.c) sebepler halk edecek ve kendi tasarrufundaki dünya yurdunu zorbaların yaşadığı bir yer olmasına asla rıza göstermeyecektir. Yeter ki “hal” ile “dil” ile “fiil” ile sebeplere yapışalım.

 

Hak şerleri hayreyler

Zannetme ki gayreyler

Arif anı seyreyler

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler. 

                                               Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.