18 Mart 1915 deniz savaşının Çanakkale Deniz Zaferi’yle taçlandığı gün…
“18 Mart gecesi Albay Cevat, hayatını alt üst eden altın rüyayı hatırladı. Peygamberimiz (sav) beyaz sarıklı, beyaz elbiseli bir şekilde kendisine göründü, Karanlık Liman’da (و) vav harfi yazmayı öğretti. Limana (و) vav gibi, mayın döşenmeliydi. Uyandığında kendisini gözyaşları içerisinde ağlar buldu. Hayatının en güzel anıydı. Peygamberimiz (sav) savaşla ve kendisiyle ilgileniyordu. Rüyayı çok önemsedi. Boğaz’da kıyıdan kıyıya, suyun akışına dik olarak döşenmiş mayın hatları vardı fakat Karanlık Liman’da gemilerin manevra yapmasını önleyecek şekilde bir mayın hattı yoktu. Böyle bir hat savaşın seyri değiştirirdi.”(Matarama Kan Doldu romanımdan)
Albay Cevat, gece 24’ten sabah 3.5’a kadar Karanlık Liman’a 26 mayını döşetti. Nusret mayın gemisi kaptanı Yüzbaşı Hafız Hakkı’nın kalbi, o gece yaşadığı heyecana dayanamadı ve mayınları döşedikten sonra düşmana görünmemek için gemiyle geri dönerken durdu ve şehitlik rütbesine yükseldi.
Ertesi gün Karanlık Liman’da manevra yapan İngiliz ve Fransız gemileri bu mayınlara çarptı ve soğuk sulara gömüldü. Gece döşenen mayınlar, savaşın kaderini değiştirdi.
Mecidiye Bataryası’nda görev yapanHavranlı Koca Seyit, 275 kg. mermiyi tek başına kaldırdı, topun namlusuna yerleştirdi, Besmele ile nişan aldı, ateşledi. Allah’ın yardımıyla Ocean’ı sulara gömdü.
Yüzbaşı Mehmet Hilmi’nin emri üzerine tekrar kucakladı, komutanıyla birlikte namluya sürdüler. Yüzbaşı, nişan alıp ateş etti. İrresitble gemisini batırdı.
O gün öğleden sonra Bouvet ağır yara aldı, Karanlık Liman’a çekildi, orada mayınlara çarptı, sulara gömüldü.
Çanakkale kahramanları imanı kuvvetiyle düşmana ve ölüme meydan okudular. Yüce Allah’ın şehitlere vadettiği cennete ulaşmak için çarpıştılar. Ulaşamadıkları zaman hayıflanarak bir sonraki vuruşmayı beklediler. Gönüllerdeki ve dudaklardaki Kur’an onları teselli etti, ayaklarını sağlamlaştırdı.
“Eğer bilirseniz Allah'a ve Resulüne inanıp mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat etmeniz sizin için daha hayırlıdır.”
“Evet, siz sabır gösterir ve Allah'tan sakınırsanız, onlar (düşmanlarınız) hemen şu anda üzerinize gelseler Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder.”
Deniz zaferinden sonra 25 Nisan 1915’te kara savaşları başladı. Arıburnu, Seddülbahir, Suvla ve Anafartalar’da inanılmaz kahramanlık destanları yazıldı.
Bigadiçli Mehmet Çavuş, Arıburnu’nda şafakla düşmana süngü hücumu başlatanlardandı. Düşmanı siperlerinden geriye savurdu. Yetiştiğini süngüledi. Akşama kadar şehitlik kapmak için boğuştu. O gün de şehitlik rütbesini kapamadı.
Akşam nöbet vardı. Karayörük Deresi’ne indi, şırıl şırıl su akıyordu. Işıl ışıl Ay ışığında parlıyordu sular. Çavuş sevinçle dereye indi. Suda abdest aldı, matarasını doldurdu, arkadaşlarının yanına sipere geldi. Çavuş senin yüzün kanlanmış, dedi arkadaşları. Olamaz, dedi çavuş, yeni abdest aldım. Matarasını açtı, su niyetine bir yudum aldı.
Tadı bambaşkaydı, su değildi içtiği, ağzı kan dolmuştu. Yüreği titredi. Ürpertiyle sarsıldı. Dişleri birbirine vurdu. Alt dudağını ıstırapla ısırdı. Boğazı susuzluktan yanmaya başladı. Dili ağırlaştı, ağzında kocaman oluverdi, sonra damağına yapıştı. Akşama kadar vuruşan ve şehitlik rütbesine yükselen komutanlarını ve arkadaşlarını hatırladı. Gözleri nemlendi, boğazı kırk boğum oldu.
Matarayı şehit arkadaşlarının kanıyla doldurmuştu. Istırapla yüreği parçalandı. Dudakları şehitlerin aziz ruhlarına göndermek üzere Fatiha’ya sarıldı.
Cennet Rüyası Görenler Yurdu
Çanakkale, cennet rüyası gören Mehmetlerin matarasını kanla doldurduğu şehitler diyarıdır. Her adımda bin şehit, her karış toprak bin şehidin teri, kanı ve kemiği ile sulanmıştır.
Çanakkale şehitlerinin maneviyat iklimini ve destan yazan kahramanların ruh hâlini anlatabilmek için Matarama Kan Doldu’yu kaleme aldım. Çanakkale zafer çerağını gönüllerde yakmak için.
Çanakkale ruhunu yüreğimizde yaşatalım diye.
Çanakkale’de Mehmetçik, İlahi yardımlara mazhar oldu ve destanlar yazdı. İman, tekniğe meydan okudu. Ölümü şehitlik mertebesi olarak görenler, hayata tutunmaya çalışanları yendi. Makineli tüfeklerle taranan ve siperden dışarı çıkmada zorlanan ordumuz, 253 bin şehidin kanı pahasına muhteşem bir zafer kazandı. Çanakkale asla unutulmaması gereken bir şahlanış destanı. İman ve cesaretin, dinsizliğe meydan okuduğu yer. Doğum yapan eşini görmeye gitmeyen Üsteğmen Hasan Hulusi’yi, cephede oğluna ağıt yakan İsmail Çavuş’u, sipere girmeye lüzum görmeyen Diyarbakırlı Yüzbaşı Hasan’ı ve binlerce şehidi unutmamalı; unutturmamalıyız.
Beyin Vitamini: İmrenilecek, nesilden nesile aktarılacak bir fedakârlık destanı olan Çanakkale zaferini Matarama Kan Doldu’da romanlaştırdım. Çanakkale’de matarasına kan dolduran yiğitlerin destanını okumak isteyenlere Nesil yayınları arasında çıkan kitabımı tavsiye ederim.(İrtibat-Nesil: 0212 5513225)