Başımıza gelenlerin, çektiğimiz sıkıntıların birçoğunun adresinin dikkatle bakarsak bu iki organımızı gösterdiğini biliriz. Biliriz bilmesine lakin bu durum yine de yanlış yapmamıza mani olmaz.
Hayatını vahiyle inşa eden “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyen Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bu nedenle Müslümanı tanımlarken bu iki organla yapılan eylemlere dikkat çekerek şöyle buyurmuştur: “Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden kimse zarar görmez.”
İlahi vahiyden habersiz olduğumuz gibi Peygamberimizin vahiy süzgecinden geçirerek söylediklerini de bir türlü içselleştiremediğimiz için elimiz dursa dilimiz, dilimiz dursa elimiz durmuyor. Yahut istenilen kaliteye yükseltemediğimiz inancımız onları bir disiplin içinde hareket ettirmeye yetmiyor. Yasa başka türlü işlemediği için nihayet seçimini hür iradesiyle yaparak kendi eliyle kendini tehlikeye atan insandan özeleştiri niyetine şu acı feryat kalıyor geriye: “Kendim ettim, kendim buldum… Eyvah!”
Ülkemizde Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle birçok etkinlikler düzenleniyor, özü sevgili Peygamberimizin mesajlarından oluşan sevgi, birlik, kardeşlik olan konuşmalar yapılıyor. Bu etkinliklerden biri de ilçemizde faaliyet gösteren “Gönül Bağı” derneğinin ilk ve ortaokul öğrencilerimizin katıldığı Kırk Hadis yarışmasıydı. Dün dernek binasında yapılan bu yarışmada iki kategori için belirlenen kırk hadisi ezberleyen sevgili öğrencilerimizin heyecanlarına, coşkularına şahit oldum.
Çocukları çok sevmiş, sevindirmiş; yetim başlarını okşamış sevgili Peygamberimizin her biri huzur ve mutluluğun anahtarı olan sözlerinin çocukların dilinden ifadesi o kadar duygu dolu, o kadar etkileyiciydi ki! Doğrusu bu etkinliğin büyük bir salonda yapılarak halkımızın çoğunun bu duyguya ortak olmasını düşündüm. Umarım bu emekler halkla buluşur.
Bugünlerde gezip dolaştığımız tepeden tırnağa çiçek açmış ağaçları görüp de etkilenmeyenimiz olmaz değil mi? Derim ki siz asıl Peygamberimizin sözleriyle renk renk coşmuş bu çiçekleri görün! Bakın nasır tutmuş yüreklerimiz onlardaki saflık ve güzellik karşısında nasıl yumuşayacak; sahip olduklarımızı ihtiyacı olanlarla paylaşmayı, kardeşliği iyiliği nasıl hatırlayacak, nasıl özleyecek!
Çocukların dillerinden dökülüp nisan renklerine karışan şu solmaz çiçeklere bakar mısınız? Bakın her biri ne kadar da canlı!
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız kendi haline bırakmaz.” Hz. Muhammed (SAV)
“Mü’min mü’mine karşı, parçaları birbirini tutan bir bina gibidir.” Hz. Muhammed (SAV)
“Kim bir mü’minin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.”
“Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmiyorsa kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.” Hz. Muhammed (SAV)
Elimizden, dilimizden…
Başımıza gelen veya gelebilecek kötülükler ve fenalıklar ellerimiz ve dillerimizle işlediklerimiz yüzünden ise eksik tarafımızın ne olduğunu da elbette en iyi kendimiz bilip duruyoruz.
Vahyin penceresinden süzülüp gelen ışık huzmesinin yansıdığı ayna ellerimiz ve dillerimizin önemini daha iyi gösteriyor.
Nasıl göstermesin? Şu boy aynasına bakar da kim kendini görmez Allah aşkına?
“Onlar Kur’an okurlar; fakat (okudukları) boğazlarından aşağıya geçmez. Hz. Muhammed (SAV)
Rahmetli Abdürrahim Karakoç’un münacatıyla bitiriyorum:
“Elimizden, dilimizden
Bizi sen kurtar Allah’ım
Azad eyle bizi bizden
Bizi sen kurtar Allah’ım
Şer mülküne açtık hasır
Sırtımızda günah, kusur
Nefsimize olduk esir
Bizi sen kurtar Allah’ım
Menfaat başımızda taç
Gözümüz aç, gönlümüz aç
Aklımız törpüye muhtaç
Bizi sen kurtar Allah’ım”
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal 11 Nisan 16