2013 yılıydı galiba. Der Spiegel’de Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı genel sekreteri Cemal Uşak’ı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, hükümet ve DieCemaat’i konu alan bir yazı.
Cemaat, henüz ihanet ve cinayet örgütü olan yüzüyle tanınmıyordu.
Yazıyı okuduktan sonra Cemal’i aradım.
-Spiegel’de senin de fikrine başvurulan bir yazı var. Hükümetle aranızın koptuğunu, artık görüşemediğinizi söylüyorsun. Siz diyalog ve hoşgörü cemaati olduğunuzu söylersiniz. Birden bire neden hükümet düşmanı kesildiniz? Neden diyalog kurmak yerine kavga yolunu tuttunuz?
-Reis telefonlara cevap vermiyor. Görüşmek için gönderilen Ekrem Dumanlı gibi adamları kabul etmiyor.
-Öyle de olsa hoş görmeniz ve diyalog imkânları aramanız gerekmez mi? Sizin ilkeleriniz bunlar. Hizmette müspet hareket etmek en temel prensip değil mi?
-O eşik aşıldı abi.
-İkna olmadım. Ne demek bu? Hem hoca neden dönmüyor, hâlâ Amerikalarda?
-Pavlos gibi bir yol tuttu. Bu onun tercihi.
-Pavlos mu? Bu ne biçim örnek? 11 sene ak dediğiniz Ak Parti’ye sizin medya neden birden bire kara demeye başladı?
-Abi, bu konular uzun zaman ister, telefonda olmaz.
Şok edici Pavlos örneğini duyduktan sonra Cemal ile bir defa daha görüştük. Cemaatin aşağıdaki ilkeleri terk ederek, Risale-i Nur talebelerinin takip ettiği hizmet düsturlarına ters düştüğünü söyledim:
1. Müspet hareket, yani kendi hizmetiyle meşgul olup başkalarının eksik ve kusurları ile uğraşmamak.
2. İhlası esas almak, sadece Allah rızasını esas maksat yapmak.
3. Dünyevî maksatlar takip etmemek.
4. Muhabbet fedaisi olmak, husumete vakit bulamamak.
5. Siyaset ve şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak, siyaset dışında kalmak. Seçim zamanı dine, millete, vatana faydalı olabilecek en olumlu partiyi seçmek ki Üstat Bediüzzaman, CHP din yıkıcı bir partidir deyip onlar iktidara gelmesin diye Demokrat Parti’ye oy vermiştir.
“Ayrıca siz hoşgörü ve diyalog prensipleri de ortaya attınız. Yıllarca takip ettiğiniz bu metotları çiğniyorsunuz. Zaman gazetesi banka reklamı alıyor, CHP için Türkiye’nin birleştirici gücü yazıyor. Bunları nasıl açıklıyorsun?”
-Abi, müsait bir zamanda konuşalım. Bunlar telefonda açıklanabilecek şeyler değil. Hem kanser hastayım. Artık Vakıf’ta mesai yapmıyorum.
Cemal ile son görüşmemiz oldu. Medyadan yurtdışına gittiğini öğrendim. Sonra bir tanıdık, hastalığının ilerlediğini, yurda dönmek ve burada ölmek istediğini, yardımcı olup olamayacağımı sordu.
Adliyeye ve emniyete sözüm geçmez, dedim.
Alternatif Aktif Eğitim Sen’i kurma, dershane tartışmaları, beddua seansları ile yüzünü gösteren ihanet şebekesi, nihayet ülkeyi 15 Temmuz’da gözü dönmüş cinayet ve katiller çetesi ile yüz yüze getirdi.
15 Temmuz’da sabaha kadar eli silahlı askerler karşısında AKOM önünde nöbet tuttum. Gözümün önünde istiklal ve istikbaline sahip çıkmak isteyen insanlarımız vuruldu. Bana da isabet edebilirdi, Allah korudu. Millet olarak en uzun geceyi yaşadık ve unutulması mümkün olmayan bir kâbus gecesi geçirdik.
Ne uğruna?
Pavlos’un örnek alınması mı bu felâkete yol açtı?
Bilindiği gibi Pavlos, Yahudi din adamı. Başlangıçta Hz. İsa’ya karşı çıkıyor, O’nun ölümünden sonra bir rüya görüyor, Hıristiyan oluyor. Yeni dini yaymak için o zamanın en büyük devleti olan Bizans’a gidiyor ve orada Hıristiyanlığı yaymaya başlıyor.
F. Gülen, yıllarca vaaz kürsülerinden Hz. Muhammed’in (sav) hayatını anlattı, sahabe-yi kiramın örnek hayatlarını dillendirdi, Risale-i Nurlardan aldığı fikirleri yaydı.
28 Şubat zalimlerinin baskısı ve 1999’da Ecevit’in de telkinleri ile Amerika’ya gitti, Pavlos’u örnek aldı, cemaati örgüte dönüştürdü, 40 yıl takip ettiği müspet hareket ederek dine ve millete hizmet etme davasını terk etti, işi çığırından çıkardı. Sonunda CIA ekmeği yiyip CIA davulu çalmaya başladı.
Gladio örgütünü kullanarak NATO ülkelerinde darbe organize etme işinde CIA’ye maşa oldu.
Hz. Peygamberi (sav), sahabeleri, Risale-i Nurları ve milletimizin dini duygularını istismar etti, elini kana buladı.
Yatacak yeri yok vesselam.
