Haberler bültenlerinde yıllarca dikkatimi çeken, çektiği kadar tüm hücrelerime huzursuzluk yayan (bir usul mü, zorunluluk veya haber paylaşımı mı bilmiyorum) tam olarak adlandıramadığım bir olgu bilirim.
Neredeyse her saat başı verilen haberlerin çoğunda Amerika Birleşik Devletleri adı zikredilir. Bu, memleketimizin en önemli kurumunun üstüne vazife midir yahut böyle bir yükümlülükleri vardır da biz mi bilmiyoruz, bilmiyorum. Bildiğim Şu: Neredeyse bir ibadet aşkıyla iki haberden birinin ABD ile ilgili olmasına özel bir önem verildiğini düşündüren bir hal bu diye düşünüyorum. Bu yolla insanların bilinçaltına bir şekilde bir heyula, bir dev, karşı konulmaz, isteklerine asla itiraz edilemez, haşa Allah gibi gücünün sınırları tasavvur dahi edilemeyen bir üstün varlık algısı yerleştirmeye çalışırlar gibi gelir bana.
Bu ülkenin haritadaki yeri okyanusun öbür yakası ve bizden on bin kilometre uzakta. Bu ülkenin dostumuz ve müttefikimiz olduğunu söyleyen devlet ağzı ‘manda’ kelimesini gizlemek için mi böyle söyler, bilmiyorum. Değilsek Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış milletimizin şüheda gövdesi topraklarında o kadar silahlı unsurlarıyla, askeri üsleriyle, her yerde cirit atan ajanlarıyla ne işleri var? Allah’ın her günü her saat başı iki haberden birinde neden Amerika vardır?
Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir olay veya durum üzerine ABD başkanlarının ne dedikleri, Pentagon’un nasıl bir adım atmaya hazırlandığı, ülkemizdeki büyükelçilerinin ne yaptıkları, nerelere gidip kimlerle görüştükleri; bu ülkenin uzay çalışmaları merkezi olan NASA’nın faaliyetleri, Hoolliwod yıldızları vs, vs… Bizi ilgilendirsin ilgilendirmesin, her şeyleri neden haber yapılır, memleketimizin milli bir kurumu İslam düşmanlığı aleniyet kazanmış bir ülkenin ve kültürünün propagandasına neden alet olur, anlamış değilim.
İlk dersimizin haritaya bakmak olduğunu düşünüyorum. Haritadaki yerimiz, yakın- uzak komşularımız, bunlarla dün bugün ilişkilerimiz önemli. Harita üzerinde her bir şey açık seçik anlatılmalı, hiçbir ayrıntıyı atlamadan, hiçbir şeyi saklamadan… Belki yaşadığımız en önemli sorunların temel nedeni bu. Bilsek, on bin kilometre ötelerden gelip sınırlarımızda harita mühendisliği yapan ülkelere sesimizi çıkarmazken evi başına yıkılmış komşularımıza el uzatmayı bile üstümüze vazife olmayan işler diye kıyasıya eleştirmezdik.
Atatürk’ün mili eğitimimizle ilgili bir tavsiyesinin bağlamda ne kadar hayati önem taşıdığını hatırlamakta sayısız yararlar olduğunu düşünürüm. Diyor ki: “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbâline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzûmu öğretilmelidir.” (1 Mart 1922 TBMM açış konuşmasından)
Ülkemizin istiklaline ve istikbaline düşman olan unsurlar konusunda gaflete asla yer olmadığını 15 Temmuz darbe girişimiyle öğrenmiş bulunuyoruz. Başarsalardı işgal edecekler ve lime lime edeceklerdi cennet yurdumuzu. Hem de bu ülkenin çocuklarından devşirip köleleştirdikleriyle.
Çocuklarımız fizik, kimya, matematik gibi bilimlerde başarılı olabilirler, olimpiyatlarda derece yapabilirler; lakin harita bilmezlerse, mili benliğine, ülkesinin istiklal ve istikbaline düşman olan unsurları tanımamışlarsa bir gün aklını ve iradesini suret-i haktan görünen düşmanlarımıza teslim edebilir. Nitekim 15 Temmuz’dan bu yana yaşadığımız vahşetin derecesi anlatmaya kelimeler kifayet edemez oldu. Üzerinden iki aydan fazla bir süre geçmesine rağmen travmanın etkisinden hala çıkabilmiş değiliz.
Bu nedenle haritaya, coğrafyamıza iyi bakalım. Haritaya iyi bakmak korkulu rüya görmektense uyanık kalmaktır.
Uyanık kalmak kendini bilmektir.
Buna mecburuz; zira çektiğimiz yeter.
Rahmetli Abdürrahim Karakoç’un ‘Uyan Türkiye’ adlı şiirinin birkaç bendi ile bitiriyorum.
“Aldanma yalancının yalanına bir daha
Sarılma denenmişin yılanına bir daha
Yol verme haydutların talanına bir daha
Bayrağın boyun büktü, uyan artık Türkiye! .
İzmit'te şafak söktü, uyan artık Türkiye! .
Avrupa sevdalısı âşıktan hayır gelmez
Ayının elindeki kaşıktan hayır gelmez
Teslim tünelindeki ışıktan hayır gelmez
Uyurken yılan soktu, uyan artık Türkiye! .
Mersin'de şafak söktü, uyan artık Türkiye!
Doktor bizden olmalı, ilaç bizden olmalı
Başımıza giyecek her taç bizden olmalı
Ufuk bizden olmalı, miraç bizden olmalı
Dağlara sisler çöktü, uyan artık Türkiye! .
Konya'da şafak söktü, uyan artık Türkiye! .”
Selamların en güzeliyle… 24 Eylül 16