Olağan üstü durumlar yaşıyoruz. Bırakın "olağanüstü hali" bir tek bile canın yok olmasını önleyecekse eğer, en sıkı yönetimin dahi getirilmesi lazım.
"O ne der, bu ne der, Batı ne der, Doğu ne der?" Kim ne derse desin, her saat ölmektense topyekun bir kez ölelim ve bu işi bitirelim. Zaten onlar, her gün her şeyi demiyorlar mı? Ağzımızla kuş kapsak yine diyeceklerini demeyecekler mi?
Bakın, bugün bir pazar sabahında dokuz fidanı daha devirdiler.
Bu fidanların kendi evinizin bir ferdi olduğunu düşünün ve ondan sonra karşı çıkın bu teklifime.
Kalleşçe kurulan tuzaklarla paramparça edilen dokuz fidan daha yok edildi.
Onların anası olduğunuzu, babası olduğunuzu, kardeşi, eşi, çocuğu olduğunuzu düşünün de ondan sonra ahkam kesin, olmaz mı?
Bu işi nasıl bitireceğimize kesin bir önerim var... On bin kişi mi olur yüz bin kişi mi olur...
Hani bir tarlanın en başından en sonuna kadar "kirizmana alma" diye bir işleme yöntemi vardır. Öyle derler bizim oralarda.
En baştan girilir tarlaya, ne bir zararlı ot ne bir zararlı taş parçası bırakılmadan temizlenir ve yerin kahrına gömülür bu zararlılar. Tarlanın etrafı da dikenli tellerle çevrilir tekrar zararlılar girmesin içeriye diye...Sonra da tarlaya ne ekilecekse ekilir ve o yıl ve ondan sonraki yıllar hasat da çok verimli olur.
Aylar mı sürer, yıllar mı sürer, aynısını, Edirne'den Kars'a kadar uygulamalı, girilmedik delik, açılmadık kapı bırakılmamalı ve sorulacak, daha önceden seçilmiş on adet isabetli soruya olumlu cevap verenleri bir tarafa, diğerlerini diğer tarafa ayırmalı ve bir daha anasından doğduğuna pişman edilecek derecede yerin kahrına gömülmeli zararlılar.
Bakın o zaman siz elde edilecek hasadın kalitesi, nasıl olurmuş görün.
Sizin de bir yönteminiz var mı bundan başka? Söyleyin başka bir yönteminiz var mı?
Elli senedir yok ki, bu fidanlar devrilmeye devam ediyor.
Horoz dövüşü yapan siyasiler vicdanınız rahat mı? Sizin evlatlarınız ne diyorlar bu işlere?
Siz horoz dövüşü yapmaya devam edin. "O olmaz", "bu olmaz", "gak" deyin "guk" deyin, "hak" deyin "hukuk" deyin, ölen ölsün kalan sağlar da sizin olsun.
Yeter be!
Tayyar Yıldırım
