banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Küçük büyük fark etmiyor, toplum olarak çok kullandığımız kelimelerden biridir keşke. Hangi ağızdan çıksa biliriz ki orada yaptığından pişmanlık duyan, üzgün bir kalbin sahibi konuşmaktadır:

        -Ah keşke o sözü söylemeseydim!

        -Ellerim kırılsaydı da dokunmasaydım keşke!

        - Keşke hastalandığını duyduğum an her şeyi bırakıp ziyaret etseydim.

        -Sınav gecesi o filmi seyretmeseydim keşke!

        - Annemi, babamı hiç üzmeseydim keşke!

        -Keke o kadar çok haylazlık etmeseydim okulda!

        - Keşke o garibanlara biraz vakit ayırıp ellerinden tutabilseydim!      

        Keşke…

        Bunun gibi içinde keşke bulunan nice cümle kurar veya işitiriz kısa zaman aralıklarında!

        Kerim kitabımız Kur’an’da da yapıp ettiklerinden pişman insan halleri kendi sözleri, kendi itirafları olarak dile getirilir şu ayetlerde:

        “Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!” Furkan 28

İnkar edenler, “Keşke Müslüman olsaydık” diye çok arzu edeceklerdir. Hicr suresi 2

        “Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcıların, “Keşke toprak olaydım!” diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık. Nebe suresi 40

        O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: “Ne olurdu ben de peygamberlerle beraber aynı yolu tutsaydım!” Furkan suresi, ayet 27

        (Lut da): ”Keşke sise karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı, ya da sağlam bir desteğe dayanabilseydim” dedi. Hud suresi 80

        Rivayet olunur ki ‘eğer’ ile ‘meğer’i evlendirmişler; bu izdivaçtan ‘keşke’ isimli nur topu bir çocukları doğmuş.Eğer ile meğer var olduğu sürece de ‘keşke’lerimiz ayaklarımıza dolanıp duracak demektir.

        İnsan olan yerde her şey olur. Hata yapmaktan hali varlıklar olmadığımıza göre bu kelimeyi tedavülden tamamen kaldırmak da o kadar kolay olmayacak elbette. Tamamen kaldırmak mümkün olmadığına göre hiç olmazsa azaltmanın bir çaresi olabilir mi sadedinde düşünürken zorama imkânsız olmayan şu nebevi formülü hatırladım: Her işimizi son işimiz gibi yapmak… ‘Keşke’lerimizi azaltırsa bu azaltabilir dedim içimden yeni bir şey keşfetmiş gibi. Oysa sadakatlerini imanlarına şahit kılmış, sorumluluk sahibi örnek şahsiyetler bu hali yaşama biçimine dönüştürmüşlerdi.

        Kıldığı namazı son namazı gibi eda eden bir insanın halini Rabbine arzı nasıl olur bir düşünsenize! Saygısı, samimiyeti, saflığı… Bu mülahaza ile önce, Allah’ın insanı ‘bütün çirkinliklerden, aşırılıklardan ve nankörlüklerden alıkoyar’ dediği namazın böyle bir ibadet olduğu fikri ile sarsıldım.  

        Sonra… Sonra bu anlayışı hayatımızın görev ve sorumluluklarımızla ilgili her alanına tatbik etmekle nasıl bir değişim- dönüşüm yaşayabileceğimizi düşündüm.Mesela bir yoksula vereceğimiz sadakayı son sadakamız gibi vereceğiz, bir hastayı ziyaretimizi son ziyaretimiz gibi yapacağız. Bu şekilde bir dersi son dersimiz, tutacağımız bir nöbeti son nöbetimiz, ilgimize yardımımıza muhtaç birine son yardımımız, bir görevi yerine getirirken son görevimiz, nihayet bize emanet olan ne varsa hepsine karşı tutumumuzun istisnasız bu şuurla olduğunu tahayyül edebiliyor musunuz?

Böyle bir yaklaşım içinde yapılan her iş; her yönüyle tartılarak, hakkı verilerek yerine getirilmiş olmayacak mı?

İnsanların herkesle ve her varlıkla ilişkisine adına ister sorumluluk bilinci densin ister ‘son… gibi’ ,bence ikisi de aynı kapıya çıkar, ne pahasına olursa olsun bu ilkeyi yerleştirme eğitiminin  ‘keşke’lerimiziazaltacağına inanıyorum.

Savsaklayarak yaptığımız hangi iş ayağımıza dolanmadı?

“Bu pek işe yaramadı; ama yarın daha iyisini yaparım.”         

  “Sonra bakarız bir çaresine canım!”                                       

  “Şimdi işim çok, bir ara uğrar, gönüllerini alırım…”

Diyenlere şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın bir cevabıvar:

“Bel bağladığım tepelerden gün doğmayabilir bir daha”

Huzurlu bir toplum inşası için her an her işimizi son işimizmiş bilinciyle (sorumluluk bilinci) yapma anlayışını çoğaltalım derim.

Selamların en güzeliyle…

H. Halim Kartal  

   18 Kasım 16

        

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.