Beşiktaş’taki terör saldırısının ardında dün ülkemizin birçok il ve ilçesinde şehitler için cenaze törenleri yapılırken her fırsatta terör örgütlerine arka çıkan ülkelerin konsolosları, çoğu polis kırktan fazla insanımızın can verdikleri yere çiçek bıraktılar.
Bu durum, yayın organlarında “Terör örgütlerine silah, bize çiçek!” diye yorumlandı. Konsolosların olay yerine çelenklerini bıraktıkları esnada orada bulunan bazı vatandaşların bu aleni gâvurluğa “Öldürdüler, çelenk gönderiyorlar; katiller burada!” haykırışıyla tepkileri yansıdı ekranlara.
Sözde üzüntülerini bildirmeye gelmişlermiş(!) Mafya babalarının infaz ettikleri kurbanların cenaze törenlerinde en önde görünmeleri gibi…
Yahu daha dün toplu halde milletimize hesapsız acılar yaşatmış terör örgütlerinin meclisimizdeki siyasi uzantılarına destek amacıyla grup toplantısı yaptıkları salonda en ön sıralarda görüntü vermiştiniz. Bu bomba yüklü araçlarla şehirlerimizi kan gölüne çevirenler kimler?
Gazete manşetlerinde birçok cevap var. İşte bunlardan biri ki hepsinin özeti gibi de okunabilir: Suriye’de dört bölgeden sevkiyat ABD PKK’yı SİLAHA BOĞDU. Ve başlığın altında ‘silaha boğmak’ deyiminin aslında uzun zamandır bildiğimiz ve aslında yadırgamadığımız anlamı şu cümleyle verilmiş: “ABD, Beşiktaş’taki alçak saldırılarda 44 kişiyi şehit eden terör örgütü PKK’ya yoğun silah sevkiyatı yapıyor. “
Söz konusu ülkeden veya benzerlerinden “dost!” ve “müttefik!” diye söz edilmesini oldum olası içime sindirebilmiş değilim. Her tarafından gâvurluk sızan bu diplomasi dili uluslararası bir gereklilik belki; ama bu dili ömür billah sevmedim, sevemedim.
Şehitlerimiz var. Cenaze törenlerinde cami avlularına, meydanlara sığmaz oluyoruz. Her olayda artık bir şeyi de daha iyi görüyoruz: Eş zamanlı bir gâvurluk bu!
İçeride şehitlerimize yanarken dışarıda mesela Türkmen nüfusun yoğun olarak bulunup şu saatlerde son nefeslerini vermekte oldukları Halep’te savunmasız kadınlar, çocukların ateşe atıldıkları, birçok insanın kurşuna dizildikleri haberleri “Halep yanıyor” manşetiyle düşüyor ajanslara. Bir zalimin ayakta kalması için dünyayı ateşe vermeye azmetmiş Moskofuyla, İran yanlısı milisleriyle; PKK’sı ve Hizbullah’ıylayani rahmetli M. Akif’in Çanakkale’ye gelen Haçlı sürülerini tarif ederken “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela/ Hani tauna da züldür bu rezil istila!” dediğine benzer bir ordu günlerdir katliam yapıyor Halep’te.
Terörle mücadelede yüzlerce şehit verdik. Son bir yılda birçok şehirde patlatılan bombalarla yüzlerce masum insanımız can verdi. Numan Kurtulmuş patlatılan bombaların, bomba düzeneklerinin, teröristlerin kullandığı silahların marketlerde ve Çarşamba pazarlarında satılmadığını söylüyor, bunları koruyanların olduğunu işaret ediyor. Avrupa Parlamentosu denilen yeri terör örgütlerinin yöneticileri mesken tutmuş durumda. Çavuşoğlu Halep’ten kaçamayan yüzbinlerce insanın topyekûn katledilmeden kurtarılabilmeleri için yırtınıp duruyor ateşkes sağlansın diye. Dünya Noel kutlamalarına hazırlanıyor. Müslümanların üzerine yağan bombaları havai fişek gösterileri başlamış kabul ediyor.
Şu tabloda görünen savaştan başka nedir Allah aşkına!
Kanal A Genel Yayın yönetmeni Alper Tan’ın 12 Aralık 16 tarihli 3. Dünya Savaşının Adı “Terör” başlıklı analizi bölgemizde ve coğrafyamızda yaşananların ne olduğunu çok net çizgilerle seriyor gözler önüne. Bize saldıranların Irak Ve Suriye’de üstlendiklerini ve Batılı Haçlı devletlerce buralarda eğitilip ellerine silah, bomba verilerek ülkemize salındıklarını dolayısıyla düşmanlarımızı iyi tanımamız gerektiğini dile getiriyor acı acı.
“Cerablus’tan başlayarak El Bab ve Münbiç’e doğru yol alan TSK’nın önünü bu bölgede kesmeye çalışan DAİŞ, PKK/PYD gibi örgütler, gerekli başarıyı sağlayamayınca bu sefer ülkemize içeriden saldırıyorlar. PYD/PKK’yı müttefik ilan edip bağrına basan, besleyen ABD ve AB’nin artık ipini çekmekte, NATO dâhil Batı’nın tüm kurumlarından birer birer çekilmekte zaruret var. Yoksa bu kadar şehidin ve ailelerinin vebali hepimizin üzerinde olacaktır.
Evet, 3. Dünya savaşı başladı ve devam ediyor. Tekrar vurguluyoruz. Bölgemizi ve ülkemizi vuran terör örgütleri bu savaşı başlatan Batı'nın Tapınak Şövalyeleridir. Artık düşmanımızı çok net tanımlamakta ve her türlü karanlık oyunlarını bir bir ortaya çıkarmakta mecburiyet var.
Bu savaş büyük bir savaştır. Yüz yıldır böyle bir savaş yaşanmadı. Ancak şundan emin olun artık Müslümanlar, bu oyunu, bu savaşı çok iyi bilmekte ve en kısa sürede hak ettikleri dersi Haçlılara vermeyi sabırsızlıkla beklemektedirler.
Ey şehitlerimiz, gazilerimiz, gönlü yaralı, ruhu iman dolu vatandaşlarımız, esir olmaktansa şehadeti tercih edenler. Allah’a ve Muhammed Ümmetine güvenin. Yılgınlığa ve umutsuzluğa düşmeyin. Bu savaşı, bu imtihanı mutlaka kazanacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
Eş zamanlı gâvurluk… Bu belalardan en az zararla kurtuluşun, vatan ve istiklalimiz söz konusu olunca her türlü siyasi mülahazadan uzak olarak eş zamanlı bir silkinişte ve sadece Allah’ı dost kabul eden eş zamanlı bir tavır alış ve dirilişteolduğuna inanıyorum.
Selamların en güzeliyle…
13 Aralık 16