Anadolu’muz şüheda yurdu…
Sadece Çanakkale’de iki yüz elli bin şehidi olan bu milletin her bir ferdi şehit torunu olduğunu unutmaz, unutamaz; çünkü her dem dedemiz Akif’in“Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı” diyenvasiyeti dalgalanır al bayrakla birlikte hür ufuklarımızda.
Bakmayın gündelik işlerimizin telaşında zaman zaman birbirimizi kırıp döktüğümüze. Şüheda yurdumuz, aziz vatanımız ve milletimizin bekası bahis konusu olduğunda “Arkadaş, yurduma alçakları uğratma, sakın!” diyen bir ses duyar da bastığımız toprağın altını düşünür, anında çeliğe kafa tutan bir imanla Çanakkale’de ölüme meydan okuyan dedelerimizin ruhaniyetiylehaykırırız yedi düvele evvel Allah: ”Cehennem olsa gele göğsümüzde söndürürüz!”
18 Mart’ın 102. yıl dönümüne doğru tekmil Avrupa’nın İslam’ı boğma hırsıyla her zaman olduğu gibi kan damlayan dişleriyle blok halinde bir kez daha saldırıya geçtiğine şahit oluyoruz.
Dedemiz Akif 100 yıl önce Çanakkale Şehitleri için yazdığı abide şiirinde Mehmetçiğin karşısına dikilen işgal kuvvetlerinin sayıca çokluğunu ve çeşitliliğini“Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela…” mısraıyla ifade etmiş, en önemli özelliklerini de“yırtıcı his yoksulu, sırtlan kümesi”diye tanıtmıştı. İşte aslında hiçbir zaman değişmeyen bu Avrupalının medenilik makyajının altındaki gerçek yüzünü esefle görerekbir kez daha hak veriyoruz istiklal aşığı şairimize ve 100 yıl sonra ‘şüheda yurdu’ Anadolu’da sesimizi onunla birleştiriyoruz:
“Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz/ Medeniyet denilen kahpe hakikat, yüzsüz.”
Sesimizi bu zor zamanlarımızda Mehmet Akif dedemizle daha çok birleştirirken şimdi onu daha çok anıyor ve başta istiklal olmak üzere uğruna mücadele ettiği değerleri daha iyi anlıyoruz.
Hayatı boyunca ‘medeniyet denilen maskara mahlûk ’un, gerçekte ‘tek dişi kalmış canavar olduğunu o öğretmişti bize. Tükürmemizi istediği ‘asrın maskeli vicdanı’nıunutanlar olmuşsa 15 Temmuz’dan beri şüheda yurdu Anadolu’mdan yükselen sesler, yıllardır katılmak için kapılarında beklediğimiz Avrupa Birliği’nin aslında bir Haçlı-Siyonist ittifakı olduğunu haykırıyor.
Mehmet Postallı kardeş 15 Temmuz konulu şiirinde, bu şer ittifakının Türk milletinin boğazını sıkmak için içimizden devşirdikleri ajanlardan birini şöyle tanıtır:
“Papanın elini yalar, öper o
Hak yemenin âlâsını yapar o
Şeytanlığın her yoluna sapar o
Yaptığı iş Müslüman’a uymuyor,
Bu alçaklar ihanete doymuyor.”
Duası, vatanına ve milletine gönülden bağlı her ferdin yegâne arzusudur Postallı’nın:
Minareden ezan, salâ dinmesin
Şanlı Bayrağımız yere inmesin
Hainler, bu millet öldü sanmasın
Düşünsün! Azmini, gücünü gören
Dik dur, ey Türk halkı darbeye diren.”
Usta sanatçı Ahmet Selçuk İlkan da 15 Temmuz gecesi 'darbeye hayır' deyip meydanlara çıkanlardan, şüheda yurdunda Mehmet Akif gibi bu topraklar için toprağa düşenleri dile getirerek Anadolu’dan yükselen seslere ses katanlardan.
“Yıldızları yağdırsak azdır senin üstüne,
Bak adını nakşettik gönlümüzün büstüne.
Şehitler asla ölmez, ölümsüz her biriniz,
Bil ki mahşere kadar kalbimizde yeriniz..”
Geçen hafta 12 Mart günü İstiklal Marşı’mızın kabulünün yıl dönümüydü. Bu vesileyle sosyal medyada milli marşımızın önemine dair çok güzel yorumlar paylaşıldı. Bunlardan birinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğan:“Millet olarak İstiklal Marşı gibi bir metne sahip olduğumuz için ne kadar gurur duysak, ne kadar şükretsek azdır.” demişti.
Bana göre de şüheda yurdu Anadolu’muzdan bu güne kadar yükselen en gür seda en güzel, en mükemmel bir milli mutabakat metni diyebileceğimiz İstiklal Marşı’dır. Bizi birbirimize bağlayan en güçlü rabıtadır. Yeter ki tefrikaya düşmeyelim. Her zaman, her zorlukta muhtaç olduğumuz kudret Akif’e göre birliktedir:
“Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!”
Şüheda yurdu Anadulu’muzu vatan kılan tüm şehitlerimize gani gani rahmetler diliyorum. Allah milletimize zeval vermesin.
Selamların en güzeliyle… 16 Mart 17
