Çetin geçen kıştan sonra doğa, kendi kendini tam olarak temizlemese de yine de kısmen temiz bir görüntü ile tekrar karşımızda. Doğaya insanoğlunun bıraktığı ve doğanın uzun sürede yok edemediği plastik ve cam gibi her türü meta belki kış şartları ile bulunduğu yerlerden başka yerlere savruldu ama asla yok olmadılar. Bir yerlerde tehlike saçmaya devam ediyorlar.
Doğa canlanırken bizler ne yapıyoruz? Rabbimizin verdiği bu nimetleri hemen kirletip tertemiz doğayı bir çöplük haline getirmek için elimizden geleni yapıyoruz… Bu konuda fazla söz söylemenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Tek çare insanı insan gibi yetiştirmektir.
Kendisi ile barışık olmayan insanlar çevre ile barışık olabilirler mi hiç? Kendine, ailesine, toplumuna, ülkesine, eşine hatta çocuğuna zarar veren adama; “çevre nedir?”, “temizlik nedir?” nasıl izah edilebilir ki?
Şehrin hemen dışına çıktığınız zaman bunu rahatlıkla görebilirsiniz. O dağların en ücra yerlerinden evimizin ve dükkânımızın önüne denizimizin gölümüzün parkımızın bahçemizin bir köşesine baktığımız zaman bir sorumsuzluk bir kirlilik almış başını gidiyor.
O güzelim ormanları en yüksek yerlerindeki tüm çöpünü hem de ne çöpler (Bunun içinde tabiatta yüzyıllar boyu kalacak plastik, cam şişe kola ve bira kutuları vs) bırakabiliyor. Açık alana çöpünü bırakan zihniyetle, fabrikalardan çıkan her türlü atığı doğaya bırakan zihniyet aynı değil mi? Ava gidip de tüm eti yenen yenmeyen hayvanlara tüfek atan kafa yapısıyla, balık tutmak için su kanallarını bombalayan kafa arasında ne fark var? Isınmak için sobasında lastik yakanla, fabrikasının bacasından zehirli gaz çıkaran fabrikatör arasında ne fark var? Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Nereden tutsan elinde kalıyor. Şurası burası kötü diye sınıflandırma şansımız kalmamış. İnsanların en çok kullandıkları mekânlarla en az gidip geldikleri mekânlar aynı. Günde yüzlerce kişinin ziyaret ettiği mesire alanlarımıza bir bakın, her tarafı pet şişelerle doluysa, Seydişehir’de dağların tepeleri de aynı şekilde boş şişelerle dolu.
Bu ülkede sokaklara bırakılan bombalar çocukların oynarken elinde patlamıyor mu, bu ülkede denize girmek isteyen vatandaşlara ‘Dikkat! Sağlık açısından tehlikelidir’ girilmez diye uyarıda bulunuluyor mu? Bu ülkeyi çöplük sayıp yabancı bandıralı gemiler her türlü tehlikeli atıklarını bizim karasularımıza bırakmıyor mu? Demek ki olay tabandan başlayıp yukarıya doğru gidiyor. Pekâlâ, çözüm ne? Tüm sorun insanın kendisinde başlıyor ve kendisinde bitiyor. Zihinlerimizi değiştirirsek kirden pastan arındırırsak, temiz bir insan olur, temiz bir insandan temiz bir toplum oluştururuz. Temiz bir toplumun kendisi de temiz olur çevresi de.
Sonuç olarak ;Hayvan gibi yer, biraz sonra da yediği yere pisler, kirletir sonrada arkasına bile bakmadan çekip gider.
Hayvanlara hakaret ettiysem onlardan özür diliyorum.
Hoş kalın, temiz kalın…