Sahi, neyin eksilir onca zaman canın ne isterse her şeyini yüksünmeden taşıyanlara bir teşekkür etsen?
Şair Yahya Kemal ünlü bir hırsızla karşılaşır. Elindeki paketleri zorlukla taşıdığı belli olan hırsıza nereden geldiğini sorar. Adam son derece rahat, alış verişten geliyorum deyince şairden şu tarizi işitir: Yok yahu, seninki sadece alıştır!...
Bu fıkrada olduğu gibi kimileri hep almaya endeksli bir hayat tarzı geliştirmiştir. Fıtratı öyle değildir oysa. Bir şeyler yapılıp bir an önce fabrika ayarlarına döndürülmelidir böyleleri; çünkü bu tek yönlü alış-verişten pardon hep alıştan dolayı pek hoşnut da değillerdir aslında.
Hâlbuki gücün ve imkânın olduğu sürece ‘yük olan değil, yük alan ol’ denmiştir ve doğru olan, insani olan yol yordam budur bana göre.
Özelliklerini Allah’ın tanıttığı insanın en başta Rabbine karşı çok nankör olduğu üstelik kendi nefsinin buna şahitlik ettiği gerçeği Rabbimiz tarafındanAdiyat suresinin 5. 6. Ayetlerinde beyan edildiğine göre istifade ettiği her nimet ve iyilik için teşekkür etmeme tavrı kulun bilerek yaptığı bir seçimin sonucudur.
İnsanlarla geliştirdiği ilişkinin temeline doymak bilmez egosunu yerleştirdiği için “Hepsi benim, senin kazandığın da benim, benim kazandığım da benim!” anlamına gelebilecekbir anlayışı hayat tarzı haline getirenlerin tipik örnekleriyle her yerde her zaman karşılaşmak mümkündür. Meşhur meseldir: Adam evladına bağ vermiş de evladı babasına bir salkım üzümü çok görmüş. Adamın üzüme ihtiyacı da olmayabilir,belki içten bir teşekkür yetip artacak, sevinçten göklere uçacak.
Bir teşekkürden ne olurmuş demeyin, işin özü de hikmeti de kupkuru bir sözden ziyade teşekkür tavrında, makamında, duruşunda saklı. Derler ki nimetin devamı şükürde, teşekkürdedir. Keşke şuurunda olabilsek!
Kur’an-ı Kerim’de birçok surede zikredilen şükür sözden çok iman ve bu istikamette bir duruşu ifade etmektedir. Bu duruş samimiyettir, sadakattir, vefadır, kadir-kıymet bilmektir.
Sebe suresi 15. Ve 16. Ayetler. Diyanet meali: Andolsun, Sebe’ halkı için kendi yurtlarında bir ibret vardı: Biri sağda biri solda iki bahçe bulunuyordu. Onlara şöyle denilmişti: “ Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Beldeniz güzel bir belde, Rabbiniz de çok bağışlayıcı bir Rabdir.”
“Fakat onlar yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların bahçelerini ekşi meyveli ağaçlar, acı ılgın, ve biraz da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.”
İbrahim suresi 7. Ayet: Hani Rabbiniz şöyle buyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” Diyanet meali
Nisa 147: “ Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki? Allah şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir.”
Lokman suresi ayet 14: “İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.”
Lokman suresi 12. Ayet: Andolsun biz Lokman’a “ Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye layıktır.
İnsan suresi ayet 3: “Gerçek şu ki biz ona yolu/ yöntemi gösterdik; şükredici, ya da nankör” (olması artık kendisine kalmıştır)
İnananlar yaptıkları hasenatı yani cümle iyilik ve güzellikleri Allah için yaparlar, bunun için teşekkür dâhil hiçbir karşılık beklemezler elbette; lakin kullara yakışan hiç olmazsa kullarını bir iyiliğe seferber ettiği için semavat ve arzın Rabbine “Bütün bunlar, sendendir Allah’ım, Rahman ve Rahim olan yegâne varlık sensin ve her daim aklımdasın.” Diyebilme duyarlılığı taşıyabilmesidir diliyle, gönlüyle ve en önemlisi lisan-ı haliyle.
Bu sorumluluk bilincinin ilişkilerimizi de dünyamızı da güzelleştireceğine inanıyorum; zira…
Zira gönülden bir teşekkürle gönül köprüleri daha kolay kuruluyor ve bu hepimiz adımız gibi bilip duruyoruz.
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal
19. 05. 17