banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Dostlarım bu aciz kardeşinizin sürekli bir duası var onunla başlama istiyorum. “Ya Rab beni ne evlada, nede avrada muhtaç etme, muhtaç isem sana muhtaç olayım.” Diye dua ederim. ÂMİN. ÂMİN. ÂMİN…

         YALNIZLIK. Yalnızlık gece ayazında sabaha kadar bekler ve ısınmak için güneşin doğmasını beklersin ama o güneş asla doğmaz…
         Yalnızlık, bulmadığın sevgiyi başka yerlerde aramaktır… Ne yaparsan yap, onu bulamayacağını bildiğin halde, yine de belki de belki de diyerek ümitlerle denemekten vazgeçmezsin...

         Yalnızlığın gitmesi için o boşluğu hep başka şeylerle, başka yerlerde arayıp durursun. Ama kendi yanındakiler sizi yalnız bıraktılarsa başkalarının pek mi umurunda senin yalnızlığın...

         Yalnızlık aynı havayı, aynı mekânı soluyup, paylaştığında halde bir türlü yan yana, omuz omuza, diz dize, gönül gönüle gelmemektir yalnızlık.

         Aldığın her nefeste ulaşabilmek istediğin şeyin kokusunu duymak istersin amma, ne alabilirsin ne de veren birini bulabilirsin.

         Aldığın her nefes, ciğerini taaa derinden yararak acıtmaya başlar var görünüp yokluk verenlerindir ki eski bir sandalyenin gıcırdaması gibi herkes duyar veya hisseder amma, kendi kendine sanki herkes terk edip gitti beni der saçlarını alırsın parmaklarının arasına kafanı duvarlara vurarak şikâyet edersin yeri göğü yaratan Hz. Allah (c.c.)’a... Öyle ki kaburgaların bile firar eder bedeninden Kâbe’ye benzeyen kalbin ve kırılmış gönlün gittiği yere…

         Ve öyle bir gidiş ki zaman bile yetmez yalnızlığın verdiği çile ve ıstırabını unutmaya. Oysa ne kadar da isterdim herkesin saçlarını okşamayı… Ellerimi bırakanların ellerini tutmayı...

         Boynuma kılıç vuracakmış gibi fırsat bekleyenlerin boyunlarına salırmayı…

         Gülerek karşılamayı… Uğurlamayı yalnızlık içinde…

         Her zaman derim ya; Ya Rabbi ölürken bile bizleri güldür. Gülecek amel işlemeyi nasip eyle. İşleyenlerden eyle… Çünkü Efendimiz (s.a.v.) buyurmadı mı ki:  “Gülmek sadaka vermektir” bu sözler Câmiü’s-Sağîr’de şu sözler zikredilmektedir. “Güler yüzle insanlara selâm vermen sadakadır.” “Allah yumuşak ve güler yüzlü kimseyi sever.”  “Siz mallarınızla bütün insanları memnun edemezsiniz. Öyle ise, güler yüzlülüğünüz ve güzel huyunuzla onları memnun ediniz.”  “Allah müslüman kardeşine surat asan kimseye buğz eder.”  bakın dostlar cepten bir şey çıkmaz gülün diyor Efendimiz (s.a.v.) gülünki müslaman kardeşin,     eşin, dostun, evladın, için sadaka olsun…

         Bu konuda cimrilik yapmayın vardır bunda bir hikmet. Fakat sakın ha sakın kahkahalarla gülmeyin sonra kalbiniz kararır var olan nesliniz nefsiniz gibi. Efendimiz (s.a.v.)’in  “Az gül. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür.” buyurduğu gibi kalbiniz, kalbimiz ölür.

         İşte budur yalnızlık. Özlemek, arayıp da bulamamaktır yalnızlık…  

         Ne de güzel demiş; “Yalnızlık zannetmeyin ki kimsesiz olmaktır. Asil yalnızlık kimsen var iken kimsesiz kalmaktır.” sanki beni okumuş gibi bu söz söylenmiştir…

         Rabbimin Yüce Kitabı Hz. Kur’anın İsra Suresinin 14. ayeti bunlara şahitlik edecektir… Ne diyor Yüce Rabbim (c.c.) “Kitabını oku! Bugün hesap görücü olarak sana nefsin yeter deriz.” O defterde denilecek ki; Ey kulum neden yalnız kaldın. Sorusuna garibane, boynu bükük bir nida ile Ya Rab (c.c.) ben zatınızı anlatırken anlayanı bulamadım. Çırpındım amma olmadı olmadı olmadı.

         Sözümü dinlettiremedim. Biraz ileri gittiğimde kuru ağaçlar gibi kırılıveriyorlardı. İşte bu var olanlara Allah (c.c.)’dan Peygamberden (s.a.v.)’den, Hz. Kur’an’dan, İcmadan ayrılmayın. Sarılın Allah’(c.c.)’a… Sarılın Kur’an’a… Sarılın Namaza sarılın… Çünkü namaz “Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.”Ankebut/45 de duyurulduğu gibi bir insan namazını kâmil manada eda ederse, onun hayatındaki nurlu zaman dilimleri alabildiğine genişler; zulmetli ve karanlıklı anları yok olur. İç dünyasında şeytanlığa giden yollar daralır ve hatta kapanır. Öyle ki melekliğe açılan kapıları görürsünüz. Dolayısıyla kötülüklere sarıldığınızdan daha çok sarılın cennete götürecek olan amellere. Modadan, İslam olmaz, don düşükten İslam ümmeti olmaz. Dazlak tipi saç-sakaldan İslam ümmeti olmaz. Süs yerlerinizi süslenerek değil, süs yerlerinizi Allah için örtünün sorusuna verilen cevap ağustos ayındaki eriyen kar gibi eritiyorlar insanı. Neymiş de; nice başörtülüler var ki neler yapıyorlar neler diyerek üç noktayı bırakıyorlar. Oysa bunlar günahkâr da olsalar en azından dışarı çıplak şekilde çıkanlar kadar erkeklerin şehevi arzularını kabartma günahından uzak kalıyorlar.  Yüce Rabbimiz (c.c.) En’am /151. Mealen şöyle buyurmaktadır. "Fuhşun açığına da, gizlisine de yanaşmayınız."  Buradaki açık fuhuş zina, gizli - saklı; fuhuş deyimi ile de öpüşme, elleme ve bakışma kaydediliyor olmalıdır.  Nitekim Peygamber'imiz (s.a.v.) bir Hadisi Şeriflerinde “Eller de, ayaklar da, gözler de zina işlerler.”buyurmuşlardır. Bir rivayete göre Hz. Musa (a.s.) Yüce Allah (c.c.)'a Ya Rabbi zina edene ne ceza verirsin? Diye sorar.  Cenab-ı Allah (c.c.) Ya Musa ona yüce bir dağin üzerine atılsa daği küle çevirebilecek olan ateşten bir zırh giydiririm buyurur. Rabbim muhafaza eylesin. Dolayısıyla gizli ve aşikâr olarak işlenen günahları Hz. Allah (c.c.) bilir desek bile Kâbe’yi yıkar gibi aldığım cevaplarla kalbimi gönlümü yıkanlara ey kardeşlerim cennete böyle gidilmez haaa. Denildiğinde; tekrar alıyoruz cühela bir cevap efendim sen cennete gitte, bize Allah kerimdir.  Amenna Allah (c.c.) kerimdir fakat kerimin kuyusu derindir bir düştüysen çıkmak ya zor yâda ne mümkün. Çünkü şimdilerde ne Yusuf var ne de Yusuf’u kuyudan çıkaran kervancılar… Böyle şeyleri duyunca yetiş Efendim (s.a.v.) o asude sevdaları kuşanalım sezinle, hüzünlü bulutlar vuslatınla yağmura dursun, arınsın kirli ruhlarımız, yeşersin artık umutlarımız baharın ekilen bir fidan gibi.

         Çünkü sen; ‘Rahmeten lil âleminsin.’ Çünkü sen Hz. Allah (c.c.) Kur’an da “Habibim biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik” hitabının muhatabısın.

         Çünkü sen; ‘Levlake Levlake lemma halaktul eflaksın’ Amentü billâh.

         Çünkü sen; Ahmet’sin ve sen; yerdekilerin ve göktekilerin methettiği, Muhammed Mustafa (s.a.v.)’sın.

         Çünkü sen; fakirlerle oturur, açları doyurur, yetimleri giydirir, yani kimsesizlerin kimsesi idin. Aç kaldığın halde ikram ederdin elinde ve cebindekilerini.

         Çünkü sen; Yaratılmışların en merhametlisisin.

         Çünkü sen; Ümmetini korumak için gittiğin Taifde bile o azgın, o kızgın insanlıktan nasibini almamış olanların attıkları taşlardan muzdarip olup ve mübarek gözlerinden o inci gibi gözyaşlarını dökerken, size bu muameleyi reva görenlere beddua etmez ve o billur dudaklarınızdan mahzun bir halde  “Allah (c.c.)’ım! Kuvvetsiz ve çaresiz kaldığımı, halk nazarında hor ve hakir görüldüğümü, ancak sana arz ve şikâyet ediyorum buyuransın.

         Rüzgârın hırsı sanki banadır. Öyle ki; kara tren olmuş benim ömrüm. Mahşerde buluşmak temennisiyle, kimlerin daha güneş doğmadan, kesmişler yaşam biletimi çok iyi biliyorum. Tabi beni bilenlerde bilir. Ey Kara taşın üzerindeki kara karıncayı gören Rabbim (c.c.) hayat mı? Poyraz bey yani rüzgâr git başımdan diyemedim. Keşke bedenleri kesilen insanlar gibi benimde dertlerim sıkıntıların hüzünlerimi biçen birileri olsaydı. Kimsesiz hiç kimse yok var herkesin kimsesi, kimsesiz kaldım medet eyle ey kimsesizler kimsesi. Bazen dizime, bazen gözüme, bazen de kafama vurarak teselli ettim kendi kendimi. Derman ararken derdime, derdim bana derman imiş. Sözüyle yoğrulup gitti memat denilen hayatım. Ya Rabbi her şeyi bilen gören sensin. Mükâfatlandır bu garip aciz kemter kulunu ve zatına havale ettiğim insanların listesini. Selam ve dua ile…

 

                                                                                                           Yusuf ÇAKICI

                                                                                                       Yalıhüyük / KONYA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.