16 Haziran 656 Halife Hz. Osman’ın şehit edildiği gündür.
En uzun düşmanlıkların temeli o gün atıldı.
En kanlı fitne hareketleri o gün başladı.
Bu tarihe kadar birlik içinde olan Müslümanlar bu korkunç cinayetten sonra dini, siyasi kamplara bölündüler.
Sunni-Şii, Alevi, Harici gibi fırkalara ayrıldılar.
Her fırsatta bir taraf diğerinden acı intikamlar almaya kalkıştı.(İslam Tarihi Hayatı Ülkü Cilt:1, Sayfa:356)
Peygamberimiz (S.A.V) bir hadislerinde “Birtakım fitnelerin yağmur selleri gibi evlerinizin arasında aktığını görüyorum.” Buyurarak, Hz. Osman’ın şehit edilmesiyle başlayıp sonraki dönemlerde devam eden kargaşa ve iç savaşlara işaret etmiştir.
Fitne bir felakettir. Fitne bir bela selidir. Önüne geleni götürür ve derin bir batağa batırır.
Fitne, uyuyan bir yılandır. Uyanırsa ne karşı duranlar kurtulur, ne de fitneyi uyandıranlar selâmet bulur. Peygamberimizden (S.A.V) rivayet edilir ki “Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah-u Teâla lânet etsin.” (Kısas-ı Enbiya Cilt:1, Sayfa:454)
İslam’da fitne kendiliğinden ortaya çıkıvermedi. Fitne ateşini tutuşturanların başında Abdullah İbni Sebe vardı. İbni Sebe gayet akıllı, derya gibi ilim sahibi bir Yahudi âlimiydi.
Hz. Ali ile yaptığı bir tartışmada mağlup olunca Müslüman oldu. Halife Hz. Osman’dan bir makam mevki umdu. Fakat hiç itibar görmedi.
Son derece zahid ve inanmış gibi görünen bu mel’unun asıl amacı, İslam’ı yıkmak, inanç sistemini bozmak, Müslümanları mezheplere ayırmaktı.
Hz. Ali’nin koyu taraftarı gibi göründü ve şu sapık fikirleri ortaya attı.
- Hz. Muhammed’den (S.A.V) sonra halifelik Hz. Ali’nin hakkı idi. Bu hakkın gasp edildiğini söyledi.
- Ahir zaman peygamberinin aslında Hz Ali’nin olması gerektiği fakat Cebrail’in yanlışlıkla Hz. Ali yerine peygamberliği Hz. Muhammed’e (S.A.V) getirdiğini iddia etti.
- Daha da ileri gitti; Hz. Ali’ye (hâşâ) Allah’lık sıfatı verdi ve Sebeiye diye batıl bir mezhep icat edip İsrailiyyatı İslam’a soktu.
Kötü niyeti anlaşıldı fakat iş işten geçti. Basra’ya sürüldü. Oradan Şam’a, Kûfe’ye, Mısır’a sürgün edildiyse de, sebep olduğu fitne ve fesadın önüne geçilemedi.
Sapık fikirleri cahil halk tarafından müthiş itibar gördü. Büyük kalabalıklar etrafına toplanınca, İslam dininden ve Halifeden intikam almak için harekete geçti ve halkı isyana teşvik etti. Böylece İslamiyet’te fitne ve fesat kapısı bir daha kapanmamak üzere açılmış oldu.(İslam Tarihi 348)
İbni Sebe’nin tutuşturduğu fitne ateşi gittikçe yayıldı. Müslümanların birliği bozuldu. Güzide sahabiler çaresiz kaldılar. Çok uğraşmalarına rağmen fitne ateşi söndürülemedi. Artık olacağa çare yoktu. Kader hükmü yerini bulacak ve Hz. Osman şehitlik derecesine erişecekti.
İsyancılar kanlı fitne hareketini başlattı. Hem Hz. Osman’ın arkasında namaz kıldılar, hem de Hz. Osman’ı ablukaya aldılar.
Muhasara tam 40 gün devam etti. Hz. Osman susuz kaldı. Su vermek isteyenlere mani olundu. Yardım etmek isteyenler ağır hakarete uğradı. Gittikçe kızışan anarşistler evin kapısını kırdılar, 82 yaşında ve Kur’an okumakta olan Hz. Osman’ı şehit ettiler. Evini ve beytül malı (hazineyi) yağmaladılar.
Halk bu korkunç cinayetten dehşete kapıldı. Kimse korkudan dışarı çıkamadı. Hz. Osman’ın cenazesi üç gün ortada kaldı. Kimse defin işine cesaret edemedi. Nihayet cesur dört fedakâr, cenazeyi kanlı gömleği ile (yıkamadan) geceleyin acele ile evden çıkardılar. Defin işini gerçekleştirdiler. Büyük Halife Hz. Osman’ın cenaze namazını sadece 17 kişi kılabildi. (İslam Tarihi 356-357)
Hz. Osman ki;
- Hz. Peygamberimizin (S.A.V) “kendisinden melekler bile hayâ eder” dediği nazik, mahcup büyük sahabi.
- Dünyada iken “cennetle müjdelenen” muhterem zat.
- Medine’de Rûme kuyusunu satın alıp, su sıkıntısı çeken Müslümanlara bağışlamıştı.
- Bir kıtlık yılında bin deve yükü yiyeceği muhtaçlara dağıtmıştı.
- Tebük Savaşı’nda orduyu donatmıştı.
- Mescid-i Haram’ı kendi malından genişletmişti.
- Kur’an’ı ezberlemiş ve Kur’an’ı çoğaltmıştı.
- Hz. Peygamberimizin (S.A.V) iki kızıyla evlenmiş “zûn nûreyn” lakabıyla meşhur olmuştu.(İslam Ansiklopedisi Cilt:33, Sayfa:443)
Bir cennet adamının zulme uğrayarak şehit olması Müslümanları ağlattı, yasa boğdu. Fitne, zulümdür, canilik ve dinsizliktir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de (Bakara 191): “Fitne öldürmekten daha şiddetli bir suçtur.” Buyrulur.
Fitne günlerinin nasıl tehlikeli olduğunu tarihten okuduk. Bugün de görüp yaşıyoruz.
O gün fitne başı İbni Sebe idi, bugünün fitnecisi ise İbni Sebe’nin soyundan olan İsrail + ABD dir. Bunlar İbni Sebe’den bin kat daha güçlüdür. ABD yerkürenin büyük şeytanıdır. Ve süper güçtür, kolu uzundur, tavırları mafyavaridir. Menfaatine direneni mahveder, süründürür.
ABD müthiş İslam düşmanıdır. İslam ülkelerini sırayla birer birer yok etme peşindedir. Direnenleri “teröre destek veriyor” bahanesiyle cezalandırır. Müthiş vicdansızdır. Bütün terör örgütlerinin arkasında o vardır. Dünyanın gözüne baka baka yalan söyler ve herkesi kendi yalanlarına inanmaya zorlar. “Korku boyun eğdirir” Derler ya. Mesela Körfez Ülkelerine telkin eder, onları tehdit eder, “on taneniz bir araya gelin, küçük kardeşinizi ablukaya alın, ümüğünü sıkın” der, Arap diktatörler de toplanır söyleneni yaparlar.
Müslüman Türk kimliğiyle dik duran Türkiye’yi terör ve fitnelerle sarsmaktadır. Fitnenin biri savulsa ötekini musallat ederler. Galiba Allah (c.c) bizi fitnelerle imtihan ediyor. Sabır ve dine bağlılığımızı deniyor.
Kur’an-ı Kerim’de (Al-i İmran 175) Müslümanlara korku salmak, birliklerini bozmak, azimlerini kırmak için görevlendirilen “NUAYM” isimli şahıstan “şeytan” diye bahsedilir. Nuaym ve müşrikler Müslümanları “toptan yok etme” tehdidinde bulununca Müslümanlar “hasbünâllâhû ve ni’mel vekil” (Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir.) (Al-i İmran 173) diyerek imandaki samimiyetlerini ispat ettiler.
Hz. İbrahim ateşe atıldığı zaman “hasbünâllâhû ve ni’mel vekil” demiştir. Sıkıntılı zamanlarda ve büyük işlerde bu kelimeyi söylemek müstehaptır. (Safvetüt-Tefasir Cilt:1, Sayfa:446)
Fitnelerle kuşatılmışız, sıkıntılı günler geçiriyoruz. “hasbünâllâhû ve ni’mel vekil” (Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir.) ayetini dilimizden eksik etmeyelim.
Allah (c.c) Muhammed Ümmetini fitnelerden kurtarsın. Âmin.