Can sıkıntısına gerçekten iyi gelen bir ilaç bulunur mu dostlar? Bilen, bulan varsa insaniyet namına haber versin; çünkü ona çok ihtiyacım olduğunu bilmenizi isterim.
Yani can sıkıntısın sayılamayacak kadar çok çeşidi olabilir; lakin canımı bu sıralar fena halde sıkan şeyler öyle her zaman vukua gelenler gibi değil dostlar. Memleket meseleleri değil, trafik terörü değil, orman yangınları hiç değil. Hakeza Amerika, İngiltere, İsrail gibi devletlerin ülkemizin güney sınırları boyunca kurma hesabı yaptıkları PKK/PYD terör devleti olmadığı gibi 15 Temmuz gecesi her naneyi yediği halde görmedim, duymadım, bilmiyorum ayaklarına yatıp milleti enayi yerine koyanlar da değil bu defa canımı sıkanlar.
Ne ya?
Hatırladım: Arayıp bulamayınca dostlara sorduğum şey tabi ki!
İlaçlar ve yan etkileri…
Siz kendiniz veya yakınlarınızdan biri için aldığınız ilacın reçetesini baştan sona okudunuz mu hiç?
Geçen gün oturdum, eşimin birkaç senedir kerhen kullandığı bir ilacın sayfa düzeninde ve okunabilir puntolarla yazılsa herhalde on sayfa edeceğini düşündüğüm reçetesini okudum. Netice felaket! Hangi rahatsızlık için kullanılacağını araya araya zor buldum. Ama yan etkileri öyle birkaç kelimeyle filan değil tam iki sayfadan fazla yer tutacak şekilde sıralanmış. Ne var bunda diyorsanız işte size bir ilacın şimdilerde en çok söylenen adıyla prospektüsünde sıralanan yan etkilerden bir demet:
-Baş dönmesi, istemli hareketlerde bozukluk.
-Bulantı
-Baş ağrısı
-Çift görme, bulanık görme ve görme keskinliğinde azalma dahil görme bozuklukları
-Kan basıncında düşme
- Kabızlık, kusma
-Bitkinlik, vücut dokularında sıvı birikimi (ödem)
-İştah azalması dahil kilo kaybı
Bunlar olası yan etkilerin yaygın olanlarıymış. Yaygın olmayanları da pek masum durmuyor:
-Akciğer iltihabı (zatürre)
- Antidiüretik hormon salgısında bozukluk (vücutta su dengesi düzensizliği)
-Aşırı yemek yeme, mantıksız ve yanlış düşünceler…
-Bellek kaybı, ani uyku çökmesi, bayılma
- Kalp yetmezliği
- Nefes darlığı, hıçkırık
- Aşırı duyarlılık, kaşıntı, döküntü
-Kilo artışı
…
İnsaf ve izan sahibi hangi insan bu kadar tahribata yol açması ihtimali reçetesinde yazılı bir ilacı şifa umuduyla kullanır? “Faydasından geçtim, yeter ki başka zarar vermesin” demez misiniz Allah aşkına yukardaki listeyi gördükten sonra? Sahi, bu kutudaki nesnelerin ilaç olduğundan nasıl emin olabiliriz ki!
Milli savunma sanayimiz konusunda önemli hamlelerimiz oldu millet olarak. Milli güvenliğimiz gibi en hayati bir konuda hiç de güvende olmadığımızı darbe üstüne darbe yiyerek öğrendik yıllar yılı; lakin milli güvenliğimiz kadar belki ondan daha önemli bir açığımız daha var ki bu, Kanuni Sultan Süleyman Han’ın deyişiyle bir nefes sıhhat yani sağlıktır.
Maddi olarak gelişip, güçleniyoruz; lakin yan etkileri vereceği şifayı neredeyse ona katlamış ilaçlar yüzünden kırılıp gidiyoruz! Aldığımız ilacın derdimizi azdırmasını değil şifa vermesini istiyoruz.
Ülkemizde tüketilen ilaçların ne kadarı yerli ve milli üretim? Milli savunma konusunda gösterilen haklı refleksin ilaç gibi tıbbi konularda da gösterilmesini umuyoruz.
Neyzen Tevfik’in 1933’lu yıllarda derdine deva ararken doktor milletinden çok çektiğini eskisinden daha beter hale geldiğini şu sözlerle hicvetmişti:
“Bir hazakat-zedeyim midemi tıp tepti benim,
Kırk katır tepse yıkılmazdı şu aciz bedenim.
Kapladı her yanımı sancı, elem, ağrı, bere,
Bir mezar oldu cihan, sanki etibba haşere!”
2017’lerin Türkiye’sinde hiçbirini tam olarak kullanamadığımız için dolaplarımıza sığmaz hale gelen ilaç reçetelerine bakarak da olsa Neyzen Tevfik’i hatırlamak çok can sıkıcı ve çok acı.
Ne diyelim, sağlık olsun!
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal 15 Eylül 2017
