Cumhuriyet, “Öğretmenler işsiz, derslere imamlar giriyor” şeklinde manşet atmış.(10.10.17)
Haberi Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan’ın açıklaması ile desteklemiş.
Eğitim Sen genel başkanı şöyle demiş:
“Kartal Öğretmen Selma Akay İmam Hatip Ortaokulu’nda mahalle imamı derslere giriyor. Okullarda din kültürü öğretmenlerinin büyük çoğunluğu yönetici olarak atandığı için ciddi anlamda din bilgisi öğretmeni açığı var. Sadece İstanbul ve Ankara’da değil, Türkiye’nin pek çok yerinde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olmayan yerlerde imamlar derse girebiliyor. İmamların imam hatiplerde bile derse girecek olması doğru değil. O öğrencilere de yazık. Pedagojik formasyonu, alan bilgisi almayan, bu süreçlerden geçmeyen hiç kimse sınıflara girmemeli.”
Gazete hükmü vermiş: İmamdan öğretmen olmaz.
1988 yılında Almanya’nın Nürnberg şehrindeki Pirckheimer Gymnasium’da derse başladım. Beni öğretmenler odasına girer girmez kravatlı, güler yüzlü, beyaz saçlı, centilmen bir arkadaş karşıladı ve heyecan dolu bir sesle:
“Her Kavakli, herzlich wilkommen.”(Sayın Kavaklı, bütün kalbimle hoş geldiniz diyorum.)
Protestan dersi öğretmeni Wolfgan Meier ile böyle tanıştık. Ben edebiyat derslerine giriyordum. İslam dersinin öğretmeni olmadığı için o dersler de bana verilmişti. Böylece Wolfgan Meier ile zümre arkadaşı olmuştuk.
Meier papazdı, okul müdürü Dr. Gunst, okulda bir papaz öğretmen olmasından dolayı duyduğu memnuniyeti çeşitli vesilelerle dile getirirdi. Bay Meier sevilen bir öğretmendi, diğer meslektaşlarla samimi dostluklar kurardı. Sonraki günlerde samimiyetimiz ilerledi, iyi birer arkadaş olduk ve birbirimizle yardımlaştı.
Almanya’da papazlar, okullarda derse girer ve bu durumdan okul yönetimi memnun.
Eğitim Sen ve Cumhuriyet imamın okulda ders vermesine karşı çıkıyor. Yıllarca medeni dünya diye anlattıkları Avrupa’yı tanımadıkları anlaşılıyor.
İmamların ve müezzinlerin okullarda derse girmesi çok iyi bir gelişme. Hele imam hatiplerde derse girmeleri daha da iyi.
İmam hatip lisesi öğrencisi son sınıfa gelince camiye gidecek; Kur’an, Arapça ve hitabet dersinde öğrendiklerini camide uygulayacak ve hutbe verecek, namaz kıldıracak. Öğrencinin bu konuda kendisine örnek alacağı kişi şüphe yok ki imam ve müezzin. Onlarla okulda tanışması öğrencinin hem dersini hem ilerideki işini kolaylaştırır. Öğrenci bir mümin olarak günlük hayatta camiye gidecek, imam veya müezzini tanımalarında fayda var.
İslam’ın cami-okul geleneğini düşündüğümüzde de imamların okullarda ders vermesi çok önemli. Peygamberimiz (sav) sadece cami imamı değildi. Medine’ye hicret ettikten sonra Mescid-i Nebevî’nin arka tarafına Suffe Okulu kurmuş ve orada öğretmenlik yapmıştı. İmamların öğretmenlik yapması Hz. Muhammed’in (sav) örnek alınmasıdır.
Pedagojik formasyon meselesi önemli. Derse girecek imam ve müezzinlere hizmet içi eğitim verilerek öğrenci psikolojisi, sınıf sosyolojisi, ders anlatma metotları, ölçme ve değerlendirme sistemi anlatılmalı.
Almanya örneği dikkate alınarak din eğitiminde atmamız gereken daha çok adım var. Yeri gelmişken sıralayayım:
1. Religion (Din dersi) Almanya’da ilkokul birinci sınıftan başlar ve lise sona kadar haftada iki saattir. Bizde ilkokul 4’te başlar, ortaokulda iki, lisede bir saattir. Bir saatlik din dersi birçok problemi beraberinde getirir. Öğretmen sınıfı tanıyana kadar okulun sonu gelir. Bu durum, derste verimsizliğe yol açar, mutlaka iki saate çıkarılmalı.
2. Kiliselerin yanı başında Kindergarten (çocuk yuvaları) vardır. Orada Hıristiyanlık ahlakı esas alınarak çocuklara eğitim verilir. Camilerimizin yanı başında çocuk yuvaları yok, Diyanet bu konuda yeni ve geç kalmış bir çalışma yürütüyor.
3. Bayern’de okullar kilisedeki dua töreni ile açılır, karne tatilinden önce yine kiliseye gidilir, program yapılır ve dua edilir. Okulun kapanış günü da kilisedeki tören ve dua ile biter.
Kalkınmış ülkelerdeki din eğitiminin veriliş seviyesine gelmediğimiz ortada.
Din eğitimi sadece inanç ve ibadet bilgisinden ibaret değildir. Din, toplumu bir arada tutan ahlak ve değerler sisteminin çimentosudur. Ahiret inancı, insanların haksızlık, adaletsizlik, kötülük ve zulüm yapma duygularını frenler. İnsan haklarına uymada insanı daha hassas hâle getirir. İnsanı vicdan sahibi yapar, başkasının hakkını yememeyi tavsiye eder.
İslam, vicdanımıza; insanlara iyilik yapmayı emreder.
Peygamberim (sav), insanların hayırlısı insanlara faydalı olandır, buyurur.
Faydalı olma kavramı, yol sorana yardım etmekten tutun da yoldaki taşı ve engeli kaldırmayı bile kapsar. Yoksula yardım etmek, fakiri doyurmak, misafire ikram etmek, komşusuna iyi davranmak, çocuklara ilim öğretmek, fakir öğrenciye burs vermek, kitap okumak, okutmak, ders vermek, iyi şeyler yapmak, kötülüklerden kaçınmak…
İyilik kavramı hayatın her safhasını kapsar.
Dini eğitim vicdanı hassaslaştırır, toplum hayatını daha yaşanabilir bir hâle getirmeye katkı sağlar. İnsan, dinimizin tavsiye ettiği iyi şeyleri yaparsa sevap kazanır, Allah sevdiği bir insan olur.
Din eğitimi, ahlak eğitimini de içine alır.
Peygamberimiz (sav), ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim, din güzel ahlaktır, buyurur.
Toplum hayatına yardımlaşma, dayanışma, selamlaşma, huzur ve barışın hâkim olması için ciddi bir din eğitimine ihtiyacımız var. İnsan, sevap kazanma duygusuyla iyilik yapmalı. İyilik yapmak; Allah’ın emri olarak algılanırsa toplumsal değerler hayata daha kolay geçer.
Beyin Vitamini: Peygamberimizin (sav) öğretmenliği ve eğitim metotları konusunda geniş bilgi edinmek isteyenlere En Sevilen Öğretmen Hz. Muhammed (sav) ve Eğitim Metotları isimli kitabımı tavsiye ederim. Tel. 0212 5513225; www.kitapyurdu.com