banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Hayatın doğasının ne olduğunu sokaktaki insana sorsak, bu soruya nasıl bir cevap alacağımızı az çok tahmin edebiliriz. Bunun doğumla ölüm arasında bir şey olduğundan hareketle açıklamaya çalışacakların cevapları ekseriyeti teşkil edecektir ihtimal. İhtimal diyorum; zira herkesin yaşına, mesleğine, bilgisine ve içinde bulunduğu duruma göre farklı hatta şaşırtıcı cevaplarının olması da pekâlâ sorunun doğası gereğidir.

        Kendime sordum. Birkaç karşılık buldum âcizane. Önce Peygamberimiz Hz. Muhammed (AS)’ın “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışınız” hadisi geldi aklıma. Hayatın doğası bu olsa gerek diye düşündüm.

        Sonra İnşirah suresinin yedinci ayetinde Rabbimizin “O halde boş kalır kalmaz yeni bir şeye başla!” buyruğunu hatırladım. Hayatın doğasının kararlılık, süreklilik olduğu levhasıyla karşılaştım.

        Doğayla uyumlu bir hayat tarzını bütün hücrelerimizde içselleştirebilmek de hayatın doğası olabilir, dedim.

        İnsanın nereden geldiğini ve nereye gidiyor olduğunu bilmesi olabilir mesela hayatın doğası.

        Sözün buraya nasıl evirildiğine gelince…                             

        Hayat denilen şeyin ‘insanın eksikliklerini tamamlama ve orayı buraya yetirmeye çalışma çabasından ibaret’ olduğu şeklinde oldukça farklı ve bana göre hoş bir tanımını yapan Yazar Taha Kılınç “İnsana Umut Veren Şeyler” başlıklı yazısında bahsediyor hayatın doğasından. (Yeni Şafak,18 Kasım 17) Ona göre hayatın doğası her şeyin aynı anda ve sürekli biçimde mükemmel olmadığıdır.

        Yazar bir grup arkadaşıyla katıldığı etkinliklerle ilgili izlenimlerinden ve sponsorluğunu Konya Büyük Şehir Belediyesi’nin üstlendiği üç ciltlik İslam Düşünce Atlası isimli ansiklopedik eserden bahsettiği yazısının son kısmında önümüzdeki genel manzaraya bakarak ümitsizliğe kapıldığımızı oysa gerçeğin böyle olmadığı sadedinde bahsediyor hayatın doğasından ve nihayetinde çoğu zaman göz ardı ettiğimiz şu değerlendirmeye ulaşıyor:

“Maddî imkânlar ve konfor arttıkça üretimin düşmesi, genç nesillerin imkânların kıymetini yeterince bilememesi, iktidarın ve gücün bünyede sebep olduğu manevî eksiklikler, kültürel iktidar alanında bir türlü üstünlük sağlanamaması vb. konular, sohbetlerimizin klâsik gündemi bugünlerde. Kimimiz, önümüzdeki genel manzaraya bakıp hepten ümitsizliğe düşmeye ve her şeyin mahvolduğunu düşünmeye de meyyal üstelik.

Oysa hayatın doğası böyledir. Her şey aynı anda ve sürekli biçimde mükemmel olmaz. Aslına bakarsanız, “mükemmel” diye bir şey de yoktur. Hayat, eksiklikleri tamamlama ve orayı buraya yetirmeye çalışma çabasından ibarettir. Emek verdiğimiz birçok şeyin nereye gittiğini ve sonuçlarının ne olduğunu görmeye ömürlerimiz yetmeyecektir. Bunu bilmeden çalışınca yapılan işler derme-çatma ve geçici / uçucu olurken, ironik biçimde sonuca odaklanmadan ve sonrasını hesaplamadan deli gibi çalışanlar başarıya ulaşmaktadır. Hayatın doğası böyledir.

Sen, ben, o, biz… Hepimiz, bulunduğumuz alanlarda, elimizden ne gelirse yapacağız. Kolektif bir birikimin oluşması, ancak böyle gerçekleşebilecek. Gelecekte birileri, bugün şikâyet ettiğimiz şeyleri düzeltmek üzere kolları sıvayacak. Bizim bugün yaptıklarımız, işte o gelecek nesillerin işlerini kolaylaştıracak, yollarını aydınlatacak. Medeniyet dediğimiz şey de zaten böyle meydana gelmiyor mu?”

Yerden göğe hakkı var. Çoğumuza göre söyledikleri malumun ilamı gibi; lakin gerçekte işin doğrusu da doğası da böyle değil mi?

Çoğu zaman olmasını çok istediğimiz şeylerin hemen oluvermesini istiyoruz; oysa hayatın doğası küçük adımlarla da olsa sabırla yürümektir hedefe. Ulaşıp ulaşamayacağımızı asla dert etmeden…

Nihayet…

Hayatın doğası Allah’ın arzında sadece O’nun hoşnutluğunu gözeterek sorumluluk bilinciyle yaşayabilme becerisi kazanmaktır.

Hayatın doğası sevmektir.

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal          

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.