Aziz dostlar ...Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda yıllardan beri hep dağlardayız. Şehir dışında olan bazı dostlarımız arayınca şakayla karışık nerdesin dağ damısın işyerinde misin diye soruyorlar. Biz haftanın altını günü rızkımızın peşinde sadece bir gün doğa ile iç içe olmanın tadını keyfini çıkarıyoruz. İnanın tüm haftanın yoğunluğunu- yorgunluluğu biz yorularak! gidermeye çalışıyoruz bu konuda son derece başarılıyız.Çünkü eski fotoğraflarıma bakıyorum on yıllardır gezi düzenlediğimizi fark ettim...Rabbime binlerce kere şükür bana o dağlara çıkacak sağlık, sıhhat ve güç verdiği için ne kadar şükretsem az.
İnanın bir bilseniz Sabah gün doğumu zirvede karşılamanın keyfini, zirvelere çıkarken harcadığınız efor sonrası nasıl rahatladığınızı tabi bunlar tarifi mümkün olmayan duygular...Şehir hayatı insanı çürütüyor desem doğrudur, şehir hayatı insanı bitiriyor desem doğrudur, çünkü bir çok insan bunun fark etmiş ki hafta sonları doğa ile iç içe olmaya çalışıyor...
Bizlerde bunu bir tık ilersini yapıyoruz.. Gezerek yöremizin gidebildiğimiz kadarı ile çevremizdeki o eşsiz güzelliklerini keşfediyoruz bunu yaparken o anı yaşarken ne kadar mutlu oluyoruz bir bilseniz. Acizane dedim ya uzun yıllardan beri devam eden bir süreç ...
On binlerce fotoğraf çekmişim , bölgede bir çok yeri gezip görme fırsatımız olmuş bu güzellikleri zamanla sosyal medya ve basın aracılığı ile paylaştığımız oluyor birde bunu kalıcı hale getirme düşüncem var..
Başarılı olur muyuz bilmem ama yola çıktık.. Zaman zaman bu köşeden bu çalışmanın parçalarını göreceksiniz.
Her türlü yardım ve görüşe muhtacım yardımlarınız ve destekleriniz bana güç verecektir ...
Gezgin gözüyle Torosların Güzellikleri (1)
Son yıllarda baş döndürücü bir şekilde gelişen iletişim imkânları; aynı zamanda tanıtıma da büyük katkı sağlamaktadır. İnternet veya telefonda; arkadaş olduğun bir kişinin paylaştığı resimlerle o arkadaşın yaşadığı şehrin; ovasını, dağını, suyunu, çiçeğini, böceğini, yaylasını, obasını, hulasa doğal güzelliklerini ve kültürünü, tarihini, geleneklerini, adetlerini, yaşam şekillerini kısa sürede görüntülü olarak yaşayıvermen ve tanıyıvermen imkân dâhilindedir.
Acizane bizlerin kendi çabalarımızla oluşturduğumuz bir ekiple, fırsat buldukça yaz kış demeden düzenlediğimiz gezi ve tırmanışlar sırasında çektiğimiz resimlerle Seydişehir’in tanıtımına bir nebze de olsun katkı sağlamaya gayret ediyoruz.
Deyim yerindeyse Seydişehir'in batısında olan Toroslar olarak tarif edilen bölgede ayak basmadığımız zirve ,gitmediğimiz dağ , konaklamadığımız yayla , suyunu içmediğimiz çeşme kalmadı desek abartmış olmayız.
Bu süreçte gezdiğimiz gördüğümüz yerlerden en çok hangisi daha çok ilgini çekti derseniz bizim gibi doğaseverlerin gözünü ayıramadığı yüksek, keskin ve sarp dağlar.
Bunların bizim gözümüzün önünde olanı ise ,bölgenin en yüksek dağları ile zirvelerinde 12 ay kar eksik olmayan Seydişehir'in batısında bulunan Seydişehir -Gökçehüyük- Taraşçı-Yeniceköy çevreleyen kuşak derim.
Coğrafi kaynaklarda Batı Toroslar olarak tarif edilen bu bölge karışık bir görünüm arz ederken Beyşehir Gölü ile Antalya Körfezi doğusunda kadar uzanan kuşak içinde yer alır.
Kışların bol yağışlı geçtiği bölgede kar kalınlığı dağlarda 3-4 metreyi aşabilir. İlk baharda karların erimesi pınarlar coşar ve akarsu haline gelir. Coşkun akan bu sular çoğunlukla bölgeye yapılan barajlarda toplanır, barajlar dolduktan sonrada ,Suğla barajı Beyşehir gölünden Çarşamba çayına buradan Konya ovasını besler. Sizin anlayacağınız Toroslar o çok verimli Konya ovasını besleyen ana damarlardır.
Ulaşılmaz zannettiğimiz üzerinde kara bulutlara dolaşan dağların her mevsim ayrı bir tadı vardır. Bu dağlara çıkanlar Yükseldikçe Seydişehir’i, Beyşehir’i, Beyşehir Gölü’nü, Suğla Gölü’nü, Üzümlüyü aynı anda görmeleri mümkün hale gelir.
Yüzlerce endemik bitki popülasyonu barındıran bölgede en bilinenleri Dünyanın en iyi kekiklerinin bu bölgede olduğudur. İlk baharla karları delerek açan kardelenler, karın kalkması ile açan çiğdemler dillere destan olmuştur. 50 yıl önce bu dağlara gidenler kedi türünden olan vaşak görürlerken bilinçsiz av ve eline aldığı tüfekle her canlıya ateş edenlerin çoğalması ile son yıllarda dağlar da canlı türü bitmiştir. Bölgede sayıları 40-50 adet olan boz ayı , 2000-2500 arasında bulunan yaban keçisi Milli parklar tarafından koruma altındadır. Tabiatın dengesinin bozulması ile en çok domuz popülasyonu çoğalmış ve yerleşim yerlerine kadar inerek ekili alanlara zarar verir hale gelmiştir.
Bölge eskiden her köyde yapılan küçük baş hayvancılık ile , yaylalar hep canlı ve kalabalık olurken , son20 yılda küçük baş hayvancılığın azalması ile yayla hayatı da bitme noktasına gelirken bölgenin kekik kokulu o verimli arazileri Antalya bölgesinden gelen göçebelere kalmıştır.
Devam edecek...