Şahsen, BATI'ya hitaben, çok söz söyleyip onlardan bu sözlerimize karşılık Ülkemiz menfaatine tavır beklemek beyhude bir bekleyiştir. Bütün bunları bırakıp, şu an itibariyle, onların yöntemleriyle hatta onların yöntemlerinin de üzerine çıkarak kendi tavrımızı belirleme gayreti içine girmemiz gerekir.
Mesela şu andan itibaren genç bilim adamlarımıza her türlü maddi ve manevi imkânları sağlayıp onları, bir nevi ÇİLEHANE'ye alıp, yeryüzünde mevcut ne kadar teknoloji varsa, onların da üzerine çıkacak yenilikler geliştirmek üzere yetiştirmeli ve 50 yıl sonra da olsa Ülkemizi "1 numara" yapmak için hedef koymalı ve o doğrultuda çalışma içine girmeliyiz.
Budüşüncem kesinlikle bir ütopya değildir. Zira teknolojiyi arayıp yenisini bulma imkânlarımız her dönemdekinden daha fazla ve ulaşmak daha kolaydır.
Güçlü olmadıktan, bu hedefe ulaşmak için çalışmadıktan sonra ne yapsak boşadır.
Şu andan itibaren sözlü mesaj vermeyi bırakıp, tabi ki tedbiri de elden bırakmadan gizemli,gizemli olduğu kadar da etkili işlerin içine girmemiz ve 2071'de "dünyanın 1 numarası" olmak için var gücümüzle çalışmamız lazımdır.
Tabi bunun da en önemli şartı; siyasilerimizin öncelikle kırklanıp, temizlenmeleri, durulanmaları ve silkelenip kendilerine gelmeleri gerekir.
Zira; Cehennem hikayesini boşa çıkarmamız lazımdır.
Hepimizin malumu olan o hikâye şöyleydi biliyorsunuz.
“Cehennemde kaynayan üç kazandan her birinin içinde Fransız, Alman ve Türk vardı. Fransız ve Almanın kaynadığı kazanın başında da birer Zebani vardı. O Zebaniler hem kazanın altına odun atıyorlar ve hem de “yandım anam” çeken Alman ve Fransız’ın ayağından çekerek kazanın dışına çıkmalarını önlüyorlardı.
Türkün kaynadığı kazanın başında ise bir Zebani yoktu. Sordular, “Türkün kazanının başında neden bir Zebani yok?” diye…
Oradakiler cevap verdi. “Türklerin başına bir Zebani koyup da ekstra bir masraf yapmaya gerek yok ki. Zira onlar zaten kendi kazanlarının altına odun atmayı ve ayaklarından çekmesini iyi becerirler.”
Öncelikle bu hikâyeyi lügatimizden kaldırmamız lazımdır.
Benim bu tezime, bıyık altından gülenleri görür gibiyim.
Unutmayın, "son gülen iyi güler."
Tayyar Yıldırım
