Konya ve Antalya arasında uzanan ve Orta Torosları oluşturan Giden Gelmez Dağları, kış aylarında sürücülerin korkulu rüyası, yazın ise sahilde sıcaktan bunalanların serin hava deposu, güzellikleriyle yaz kış doğa tutkunu ve fotoğraf sanatçılarının ilgi odağı olan bir yer…
Konya-Seydişehir, Antalya-Akseki güzergâhında bulunan ve Sosyal Medyada da fazlaca yer alması sebebiyle, kilometrelerce uzaklıklardan gelip, “Alacabel Rakım 1825” levhasının önünde fotoğraf çektirenlerden tutun da, Antalya'dan; kışın o muhteşem güzelliklerini görmek ve üşümek maksadıyla ailecek gelenlerin sayısı her geçen gün artmakta ve Alacabel ününe ün katmaktadır.
Eski tarihlerde burası; kervan yolunun, şimdilerde ise kış aylarının, karayolu ve hava raporlarının her zaman konusu olan Torosların zorlu bir geçidi olarak anılır.
Eski tarihlerde, sahilden İç Anadolu’ya gelen kervanların güvenli halde bu beli aşabilmesi ve barınması için kullanılan “Nodarhan” diye bir hanın kalıntılıları, bu gün hala tarihe şahitlik edercesine bölgede kendini göstermektedir.
Nodarhan’ın kalıntılarını görmek isteyenler; Alacabel-Antalya istikametinde tırmanmaya başlanılan vadinin Akseki tarafından gelen kısmının bittiği yer ile dağın birleştiği kesimin alt kısımlarında bulabilirler.
17 ve18. Yüz yıllarda yapıldığı tahmin edilen hanın bu gün maalesef sadece yıkıntıları ve tek kemer bölgesine ait kalıntıları mevcut haldedir.
40-50 m uzunlukta dikdörtgen şeklinde kaba yontulu taşlardan yapılmış bir yapı olan Nodarhan, Alacabel’in tek sığınma noktasıdır.
Alaca bel rakım 1825 m. olup tepe noktasının rakımı ise 2200-2300 m. civarındadır.
Alacabel, Orta Torosların önemli dağlarından olan Geyik Dağlarının silsilesinden olup her bölgesinde yaylaları ile meşhur, kışın bol karlı, yazın ise oldukça serindir. Şöyle açıklamak daha yerinde olur sanırım… Antalya bölgesinden klima kullanarak gelen araç sürücüleri, Alacabel’e geldiklerinde bir anda kaloriferlerini çalıştırmak zorunda kalabilirler.
Alacabel’in bulunduğu Giden Gelmez Dağları bölgesi, yüksek tepeler ve derin vadilerden oluşan “karstik” yapısı ile onlarca mağaranın bulunduğu bir bölgedir.
Küçüklü büyüklü Yüzlerce Endemik çiçeği ve bitkiyi bünyesinde barındıran Alacabel bu konuda da oldukça zengindir. Bunun yanında, yılın her mevsiminde 2200 m. yi bulan yüksekliği nedeniyle buralarda kar bulmak mümkündür.
Geyik Dağları olarak literatüre geçen bölgenin güney yamaçları, tarihi ören yerleri açısından oldukça zengindir. Zirveye yakın yerlerinde ise en çok bilinen adlarıyla; Eğri göl, Çakallar gölü, Küllü Göl, Susam gölü, ve İlvat gölü bulunmakta ve bu göllerin suları yıl boyunca hiç tükenmemektedir.
Suları yazın çok azalan ve ağustos aylarında biten bazı göller ise; Koca göl, Orta göl, Gelin Boğulduğu, Aşağı Duruca, Yukarı Duruca, Kara göl, Kuruca Göller, Dipsiz göl, Kızıl Geriş Dipsiz gölü ve daha bir çok isimle anılan göllerdir.
Geyik Dağı tepe noktası ve kuzey yamaçları Konya bölgesine doğru karasal iklimin tipik özelliklerini taşımaktadır. Güney yamaçlarında ise Akdeniz’in etkisiyle ılıman iklim sürmektedir.
Yaz aylarında sıcaktan bunalan İç Akdeniz havzasında yaşayanlar ve iç Anadolu İnsanları için serin havası, buz gibi suları ve geniş otlakları ile binlerce yayla ve obalar, şimdilerde büyükşehirlerde yaşayanlar için hafta sonu dinlenme ve temiz hava alabilmek için gelenlerin tatil mekanı durumundadır. Buralara gelenlerin sayıları her geçen gün katlanmaktadır. Hatta bazı bölgeler yayla vasfını yitirerek modern evler elektrik su ve yolları ile bağlı bulunduğu bölgenin mahallesi görünümüne dönüşmüşlerdir.
Zorlu Alacabel Geçidi’nin, bugünlerde, devletimizin güçlenmesi ile sürücülerin kışın yaşadıkları zorlukları aşmak açısından büyük kolaylıklar sağlayacak olan tüneller ile geçilmesi çalışmaları hızla devam etmektedir.
Kısaca bahsettiğimiz bölge doğal turizm bakımından ülke zenginliklerimizin en başında gelen yer olma özelliğine yeni güzellikler katmakta ve insanları kendisine çekmeye devam etmektedir.
Devam Edecek…
Dipnot:* Torosların Sesi Hasan Sayın ağabeye konuya sağladığı destekten dolayı teşekkür ederim.