Facebook, her konuda güya kişiliğinizi ortaya koyan, sizi sevenleri ya da sevmeyenleri, sevdiğiniz ya da sevmediğiniz yemekleri, düşmanlarınızı, dostlarınızı, ırkınızı, dininizi, mezhebinizi, meşrebinizi ve daha birçok yönünüzü ortaya çıkarmak ve tüm âlemle paylaşmak üzere sorular sorarak, sizi tanımlamaya çalışıyor.
Fotoğraflarınızdan soy kütüğünüze ulaşmaya çalışıyor mesela...
Size; "bir fotoğraf seçmenizi ve bu fotoğraf üzerinden soy kütüğünüze ulaşacağınızı ve bu yöntemle; ırkınızı, şecerenizi çıkaracağını" falan söylüyor.
Siz de bir fotoğrafınızı seçiyorsunuz ve karşınıza bir şecere, diğer bir fotoğrafınızı seçiyorsunuz bir başka şecere çıkıyor güya...
Bazı fotoğraflarınızı tahlil edip (kendi yönetmelerine göre tabi) "yüzde 75 şusunuz, % 25 busunuz" gibi saçmalıklar seriyor önünüze...
Eğer bu yüzdelerinizi beğenmedi iseniz bir başka fotoğrafınızı seçip yüzde 100 bir oranla istediğiniz soy kaynağına ulaşıncaya kadar adeta toto oynamaya devam ediyorsunuz.
Hoşunuza giden sonucu bulunca sıra "paylaş" butonuna basmaya kalıyor ki, işte en zevkli ve gurur duyulacak bölümü nihayet yakalamış, bütün âlemle paylaşma imkânına kavuşmuş oluyorsunuz.
Bu "harika" buluşçu, mesela şöyle bir soru soruyor size:
"Size kin ve nefret duyan kimseleri görmek istemez misiniz?"
Hemen merak ediyorsunuz ve basıyorsunuz butona.
Karşınıza çıkacak isimleri görme arzusuyla yanıp tutuşuyorken birden isimler sıralanıyor ve göz bebekleriniz dışarı fırlayacak gibi oluyor, yüz hatlarınız geriliyor, ve sizin de nefret duygularınız kabarmaya ve içinizdeki kötülüğün sizi kıvrandırmaya başladığını hissediyorsunuz.
İlk önce, sizin bu halinizden ve çıkan sonuçtan hiç bir şekilde haberi olmayan sayfa arkadaşlarınızı sayfadan atıp, arkadaşlığınıza son verme eylemini gerçekleştiriyorsunuz acele ile...
Böyle kalsa iyi…
İleri ki bir günde yüz yüze karşılaştığınızda da onu karşınıza alıp teessüflerinizi bildirirken, belki de sinirinize hâkim olamayıp işi fiili taarruza hatta daha ileriye gidip cinayete kadar uzanmaya sebep olabilecek durumlar yaşama ihtimalinizi artırıyorsunuz...
Siz siz olun bu saçmalıklarla mukabele edip de FACE denen "Uluslararası Gizli İstihbarat Birimi’nin (!) bu oyunlarına gelip böylesi olaylara sebebiyet vermeyin.
Her şeyin "sanal bir kandırmaca", bir "algıdan" ibaret olduğunu aklınızdan hiç çıkarmayın.
Durun hele! Beni kimler kıskanıyormuş bir bakayım, sonra hemen yine dönerim size..." :)
Tayyar Yıldırım