Gazeteciliğe ilkbaşladığım zaman, Ak Parti’nin de ilk iktidar olduğu yıllardı. Ben Konya'da yayınlanan ve haftada bir kez köşe yazarlığı yaptığımız Memleket Gazetesin’in Seydişehir Temsilciliğini de yapmaya başlamıştık 13 yıl önce.
O tarihte şehrimizden birde milletvekilimiz vardı.
Yazımızda; “Seydişehir sahipsiz mi?” diye soruyorduk ve arkasından da onca resmi kurumun hantallığı yüzünden yaşanan olumsuzlukları ve sistemin işleyişindeki aksaklıkları dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışıyorduk.
Yazı yayınlandıktan sonra, “Seydişehir’in bir sahibinin olduğunu”, çok sert bir şekilde uyarılarak kısa sürede öğrenivermiştik.
Kimden bahsettiğimizi anlamışınızdır. Basın aracılığı ile de defalarca söylediğimiz üzere; Seydişehir’in sorunlarını dile getirdiğimiz için, bu sorunların acilen çözümü gerektiğini dillendirdiğimiz için o gün bu gündür zatıalileri ile yıldızımız hiç barışmadı. Ne de olsa biz bir “maraba”, kendileri ise “Seydişehir’in yegâne sahibiydiler.”
O günlerden buyana tam 13 yıl geçmiş. 13 yılda 676 köşe yazısı ve yaklaşık 30bine yakın haber 200 bin fotoğraf ile kesintisiz bir şekilde hala gazeteciliğe devam ediyoruz.
Nedense 13 yıl sonra aynı soruyu tekrar sorma ihtiyacı hasıl oldu.
Sizi fazla bekletmeden konuya girelim artık.
Seydişehir Beyşehir yolunun belirli bir kısmı “kırmızı çamur”kaplamış…
Onu da sizin için kısaca araştırdık. Kırmızı Çamur Nedir?Çoğunlukla boksit artığı; silika, alüminyum, demir, kalsiyum ve titanyumun yanı sıra sodyum, potasyum, krom, vanadyum, nikel, baryum, bakır, mangan, kurşun ve çinko içeren bir bulamaçtır.
Eğer uygun prosedürler izlenerek depolanmaz ise , sızan ağır metaller toprağa geçip bitkiler tarafından emilirler ve çevre üzerinde uzun süreli etkiye yol açarlar, on yıllarca doğada kalabilir ve gelişim bozuklukları gibi ciddi etkilere neden olabilirler.
Dahası var. Şimdilik bu kadar yeter sanırım.
Şimdi;
Mahalle mahalle dolaşıpahaliyle hasbihal eden zatı muhteremler! Her geldiğinde “bakanımız”diye anons edilen zat-ı muhterem! İktidar partisinin ,muhalefet partisinin değerli yöneticileri ve sivil toplum örgütleri!
Bu durum huzurunuza arz olunur.
Bu şehri, dağı ile taşı ile çevresi ile doğası ile insanı ve hayvanı ile birlikte seven ve bu şehirde yaşayamaya kararlı olan üstelik de bu şehirde gazeteciliğe soyunmuş olan birisi olarak;“dağdaki kızıl şahininin neden vurulup bir dala asıldığı”,“şehirde çevreye neden kimyasal atıkların döküldüğü” gibi cevabı zor soruları da, bu şehirden oy devşiren ya da devşirmeye talip olan herkese sorma hakkımız vardır diye düşünüyoruz.
“Düşünüyoruz, öyleyse varız”