Bir ticaret erbabı, kendisi gibi aynı ürünü üreten diğer ticaret erbabına karşı üstünlük sağlamak amacıyla o firmayı kötülemeden, kendisini ve ürününü tanıtarak yeni müşteriler elde etme gayreti güder.
Bu durum çok sağlıklı bir durumdur. Zira bu durum, şirketlerin giderek büyümelerinin, pazar paylarının artmasının en önemli nedenidir.
Ne yazık ki siyasette ise, yönetim kademelerinin ve özellikle de liderlerin, mensubu oldukları partilerin seçmenlerini elde tutmak kaygısından başka bir kaygıları görülmemektedir. Sürekli olarak karşı cenahı kötüleyerek, daha önce kendisine oy veren kitleyi ellerinde tutmak istiyorlar. Ticarette olduğu gibi, yeni pazarlar yeni müşteriler elde etme yöntemlerine hiç başvurmuyorlar. Varsa yoksa kendi seçmenlerinin sayısını korumak derdindeler.
Karşı cenahın seçmenlerinin gönlüne girme gayretleri yerine, o seçmenlerin gönlündeki liderlere hem de ahlaki sınırları zorlayarak, sürekli bir şekilde belden aşağı vurarak, aslında vurdukları hedefe oy veren seçmenleri de kendi yakınlarından uzaklaştırmaktalar.
"Bana bu kadar müşteri kitlesi yeter. Şirketim batmasın, günü kurtarayım o bana yeter" şeklinde yanlış bir hesabın içindeler.
Ticari firmalar, kendi firmalarının ve ürünlerinin reklamını yaparlarken karşı firmaları ve o firmaların ürünlerini kötüleyemezler. Bunun yapılması, Ticaret Kanunu hükümlerine de aykırıdır ve cezai müeyyideye tabidir. Ama kendisini ve ürününü sınırsız bir şekilde övebilir, reklamını yapabilir.
Merak edenler; TTK(Türk Ticaret Kanunu)'nun 55. Maddesini inceleyebilirler.
Ben acilen, ticarette olduğu gibi siyasette de bir ETİK KANUNU çıkarılarak, rakibi kötülemenin, onu, seçmen nezdinde hakir görmenin, iftiralarla karalamalarla eleştirmelerin yasaklanmasını öneriyor ve arzu ediyorum.
Zira, doğumdan itibaren bizlere her kademde öğretilen; insani, dini, milli, ahlaki ve hukuki kuralların aksine, kocaman kocaman önderlerin, liderlerin ağızlarından çıkan sözler, milletin sinirlerini yıpratmakta, bu durumda da toplumun huzur, barış ve mutluluğu tehlike altına girmektedir.
Sokaktaki insan bile artık yek diğerine karşı benzer ifadelerle hitap etmekte, yıllarını birlikte geçirmiş, saygı ve sevgi temelinde dostluklar kurmuş olanlar dahi yukarıdaki; çoğu mesnetsiz, ispatsız tepişmeler yüzünden, aslında hukukun ve kanunların konusu olması gereken iftiralar ve hakaretler nedeniyle onlar da birbirlerine negatif bakış açıları geliştirmekte ve sokaktaki huzurun da bozulmasına zemin hazırlamaktadırlar...
Demem o ki; herkes kendi ürününü üzerinden siyaset yapmalı. Başkalarının ürününü kötüleyerek yapılan siyaset, "kirli siyasetten" öteye geçememekte ve dönüşüme, değişime de bir katkı sunamamaktadır.
“Hayal âleminde” yaşıyor olduğumun farkında olsam da, hayalsiz yaşanamayacağının da bilincinde olan bir insanım.
Har şeyin hayırlısı...
Tayyar Yıldırım