Bir önceki seçimi temel alacak olursak, Ak Parti Türkiye genelinde yüzde 7’lik bir düşüşle karşılaştı.
Konya’da 1 Kasım seçimlerinde yüzde 74,4 olan oyları yüzde 59.42 düştü ve bu düşüşle iki milletvekilini kaybetti.
Seydişehir’de ise Ak Partinin1 Kasım’da yüzde 60,03 olan oyları, 24 Haziran’da 47,96’ya düştü.
Bu durum için birçok şey söylenebilir, söyleniyor da… Eğer Parti liderinin kişisel ve liderlik oyu ile parti arasında yüzde 10’luk bir fark var ise, bu demektir ki; parti teşkilatları Recep Tayip Erdoğan’ın söylemlerinden uzaklaşmış, uyarılarına yeterince kulak vermemiştir. Reisin kazanımlarını kendi kazanımları zannederek Partiyi babasının malı gibi kullanmaya devam etmişler.
Konya’da ise 24 Haziran seçimlerinin en çok konuşulan konusu Milletvekili listeleri olmuştu. Konu,bizzat parti idarecilerine iletildiği zaman, “FETÖ propagandası olarak değerlendirmeler yapılmış, ama sonucun öyle olmadığı 2 milletvekili kaybedilerek görülmüştür.
Oy kaybı için bir çok sebep sayılabilir biz bazılarını sıralamakla yetineceğiz. Bunlar İl-ilçe Teşkilatlarındaki bölünmeler, iç muhalefet, açık edilmese de eski yeni milletvekilleri arasında her zaman devam eden güç çatışmaları neden olmuştur.
Bundan başka, kamu ve parti görevlerinde liyakatin değil de ahbap çavuş ilişkilerinin dikkate alınması da bu başarısızlığın nedeni olmuştur.
Ak Partinin 2001 yılında kurulurken var olan düşünce üretiminin yerini yalakalığın ve şakşakçılığın alması da başarısızlıkta önemli bir etkendir.
Ak partinin kuruluşunda ve zorlu yollarında, gönüllüleriyle, yürekleriyle yer alanların basit koltuk hesabı ile küstürülüp partiden uzaklaştırılarak, yerlerine vasıfsız, fotoğraf çektirme meraklarından başkaca bir özelliği olmayan insanların yönetim kademelerine alınmalarını da unutmamak gerekiyor.
“Mevcut yöneticilerin uygulamalarının özgürlüklerin genişletilmesi yerine bazı uygulamalarının 28 Şubat dönemi uygulamalarından farksız olması” hususu da sürekli olarak konuşulan konular arasındadır.
Hizmet anlayışından çok, kamuda israfa kaçan harcamaların oluşturduğu rahatsızlık ve benzeri daha bir ok etken bu başarısızlığın sebepleri arasındadır.
Adeta bu günlerin habercisi durumunda olan ve sonbaharda başlayan AK Parti ilçe Başkanının belirlenme sürecinde yaşanan o iğrenç mücadele, secim sürecinde rafa kaldırılsa da her zaman tazeliğini ve canlılığını korumuştur.
Ak partiyi daha iyi yönetmekten öte, oturduğu sandalyeye sahip olma derdinde olanlar için her zaman her olay, altındaki sandalyenin birileri tarafından çekilecek korkusu yaşatır insana…
Her şeye rağmen koltuğa sahip olma, başka kaygıların üzerinde bir kaygı düşüncesi yaratır ki, en tehlikeli olan durum da budur.
Bizlerin, o süreçte sesimizi çıkartmayışımızın nedeni, “önümüzde hayati bir seçimin var kişiler yüzünden parti zarar görmesin” kaygısıydı. Ama artık konuşmak zorundayız.
Kaybedilen bir yüzde 12’lik oy potansiyeli var. Önümüzde yapılacak bir yerel seçim var… Yerel seçim de ya kazanırsın ya kaybedersin, bunun için konuşmalıyız..
Malumunuz O zaman Seydişehir ilçe başkanlığı seçimi süreci yaşanırken konuyu bir siyasi mesele olmaktan çıkarıp insanları kategori eden bir anlayış vardı.
Bunlarda kendi gibi düşünmeyen insanları;“mealci”, “sünnetsiz”, “şucu bucu” denildiği zamanları unuttuğumuz zannetmeyin. Sırf “birileri yönetime girmesin” diye Konyalara kadar taşıyan bir zihniyet ve sosyal medyada yönetim kurulu üyelerinin yaptığı paylaşımların da hafızalarda tazeliğini koruduğunu unutmayın.
AK Parti İlçe teşkilatında görev yaptığım hiçbir dönemde ve kuruluşundan bu yana taşra teşkilatında cereyan eden böyle bir garabet örneği hiç yaşanmadı.
Ömrüm boyunca mücadelesini verdiğim ve hainliğinden hiç şüphe duymadığım ihanet şebekesinin gerçek suçluları yurt dışlarına kaçıp, ihanetlerine ihanetler eklerlerken, yurt içinde hainlikleri mahkemelerce tescillenmiş bir sürü FETÖ’cü varken, mütedeyyin çevrelerin evlatlarını, bu partiye gönül vermiş, çilesini çekmiş gönül erlerini yaftalamak ahlaksızlığın daniskasıdır.Genel Merkez tarafından atanmış kişileri sırf “koltuğumu alacaklar” diye Ak partiyi Seydişehir de temsil eden sayın zatı muhteremin FETÖ’cü damgasını vurmaya çalışması asla kabul edilir bir davranış olmamıştır.
Siyasi ikbal uğruna ortaya konulan senaryolarla girilen Haziran seçimlerini ve sonucunu gördük.Seydişehir çok kan kaybediyor ve önümüzde de yerel seçim var.Allah muhafaza…
AK Parti saflarında bulunan ancak AKPartili bir kısım müfteri, suni bir biçimde “mealci”, “sünnetsiz” ve mesnetsiz “FETÖCÜ” suçlamaları üreterek bireyleri ve bazı kurumları mücadele alanı ve hedefi seçip kendi yandaşlarını itibarlı kılmaya çalışmanın sonucunu gördünüz.
Bu parti 70 milyonun partisidir ve bu toplumun yüzde ellisi bu partiye oy veriyordu.Halada güvendiği Reis’e oy vermeye devam ediyor. Bunların içinde Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan Müslüman’ı Gayri Müslümi, Türkü, Kürdü, Lazı , Çerkezi,Doğulusu, Batılısı ve her Mezhepten her meşrepten insan bu partiye oy veriyorlardı ama tablo ortada .
Çok yazık, çok ayıp... Ak Parti kimsenin babasının malı değildir…
Reis’in oylarına sahip çıkıp, o oyları da kendi hanesine yazma gayretleri; “Yörük sırtından kurban kesmeye benzer” ki, bu çok ayıp ve günahtır.