banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Kurallarla ilgili olarak internet ortamında “kim ne söylemiş?” diye şöyle merak edip bir baktım da, genel olarak neredeyse kuralsızlığı öğütleyen sözlere rastladım.

“Kurallar çiğnenmek için vardır” şeklinde bir söz koymuşlar mesela. Altına da “anonim” şeklinde yazmışlar. Demek ki toplumun ezici çoğunluğu bu sözü kullanmakta ve adeta “ışıltısına” kapılmakta… Aslında sözün nereye gittiğinin bile farkında değiller ama kullanıyorlar işte. Kuralsızlıkların hüküm sürdüğü bir toplumu düşünebiliyor musunuz?

“Annemin özenle uyduğu basit kural, bütün ruhuyla sevmek ve gerisini kadere bırakmaktı” demiş Vladimir Nabokov isimli bir zat. Bence doğru olan yaklaşım da bu olmalı. Hani bizde de vardır benzer bir atasözümüz.

“Eşeğini sağlam kazığa bağla Allah’a öyle yalvar”

Okullar açıldı. Zaten yoğun olan şehirlerin trafiğine okul servisleri de eklendi. Okulların açıldığı ilk gün toplu taşıma araçlarının kalabalıklığı yüzünden araca binemeyen oğlumun talebiyle okula kendi refakatimde bırakmak için ben de aracıma binip düştüm yollara.

Hani “kurallar çiğnenmek için vardır” demiş ya birisi? Hani toplumun büyük bir ekseriyeti de lafın nereye gideceğini düşünmeden bu sözün peşine takılmış ya? Kendi gözlerimle bir kez daha gördüm ki, trafikte durum “eski hamam, eski tas…”

İçinde yarı uykulu yarı uykusuz olmak üzere okul yollarına düşmüş çocukları taşıyan ve arkasında “okul taşıtı” yazan ve azami dikkati göstermesi gereken okul servis sürücüleri, yine dönüşlerde sinyal aletine müracaat etmemekte ve bu şekilde ani sağa sola dönüşlerde inat etmekte ısrarlılar gibi görünüyorlar.

Anlaşılır gibi değil. “Kuralları çiğnemekten zevk almak” diye bir olgu var da ben bunun farkında mı değilim acaba? Bu kadar kuralsız bir toplumun hala öyle ya da böyle yaşam faaliyetlerine devam etmesi aklın alacağı bir şey midir Allah aşkınıza?

Böyle yapan sürücülere “yaptıklarının hatalı olduğunu” söylemeye kalksanız yiyeceğiniz lafın hatta dayağın haddi hesabı olmaz. Hatta ve hatta ölüme bile götürebilirler Allah muhafaza. Abarttığımı düşünmeyin lütfen, yaşanmıyor mu sanki böylesi vakalar?

Çocuğumu aracımla okula bırakıp evime geri dönerken, ışıklarını yakıp tali yoldan ana yola çıkmak isteyen bir ambulans, sükûnetle bekliyor yolun kenarında. Önümde seyreden en az on aracın hiçbirisi konuya duyarlılık göstermeyip geçip gittiler. Arkamdaki araçların tepkisini göze alarak yavaşladım ve ambulansa yol verip anayola çıkmasını sağladım. Sürücünün benim bu hareketimden dolayı şahsıma gösterdiği sevgiyi mimiklerinden ve el işaretinden anladım. O da çok memnundu bu durumdan ben de… İçimde bir ferahlık oluştu. Ama ne yazık ki arkamdaki araç sürücüsünde de öfke ve nefret oluşmuş ki, önce sinyalini gözüme gözüme çaktı. Ardından da kornasını kullandı acı acı.  Neyse yoluma devam ettim.

Sonra bir okulun önünden geçerken bir anne iki yavrusunun elinden tutmuş, karşıya geçmek için bekliyordu kenarda. Yine aracımı yavaşlatıp onların karşıya geçmesini bekledim. Arkadaki bir aracın selektör aleti gözlerimi kamaştırırcasına kornayla karışık yine faaliyetteydi. Dedim ya bizler korna ve selektör aletini diğer aletlerden çok daha fazla kullanmayı tercih eden bir toplumuz. Mesela sinyal aletini kullanmanın “benzin sarfiyatını artıracağını ya da zamanından önce bozulabileceğini” mi düşünüyoruz nedir, neredeyse on araç sürücüsünden sekizinin bu aleti kullanmamakta ısrar ettiğine defalarca yaptığım gözlemlerle şahitlik ettim.

Biraz ileride kırmızı ışıkta durdum ve yanı başıma hızla bir aracın yanaştığını ve durduğunu gördüm. Kendi aracının camını açıp bana işaret etti. Ben de aracımın camını açtım ve sürücünün; “âlemin dürüstü, kuralcısı sen misin birader, iyilik meleği misin sen? Durup durup trafiği kesiyorsun?” demez mi?

Adamın birisi çölde giderken bir kuyuya rast gelmiş. Devesini bırakıp kuyunun ipini aşağıya salıp su çekmiş. Hem kendisi su içecek hem de devesine su içirecekmiş. Kendisi suyu içip devesine içirecekken bir de bakmış deve kuyudan uzaklaşıp ot aramaya koyulmuş. Su kovasını bırakıp devesini tutup getirmiş kuyunun başına. Sonra deveyi bırakıp kuyudan su çekmiş ama deve yine uzaklaşmış yanından. Bir müddet uğraşıp zorda olsa devesine de nihayet suyu içirebilmiş.

Adamın aklına, heybesinde duran ve devesini bağlamak için taşıdığı kazık gelmiş. “Şu kazığı buraya çakayım da gelen geçen devesini bağlayıp uzaklaşmadan onu rahatlıkla sulayabilsin” diye düşünmüş ve düşündüğünü de uygulayıp kazığı kuyunun yanına çakmış.

Daha sonraki bir gün bir başka yolcu kuyunun başına gelmiş ve o kazığa ayağı takılıp kuyunun içine düşmüş.

İşe bakın şimdi… İyilik için yapılan kazık, bir başkasının kuyuya düşmesine neden olmuş. Ama sonraki adamın dikkatsizliği yapılan bir iyiliğin kötü sonuç vermesini sağlamış.

Ben her şeye rağmen kuyuların başına kazık çakmaya ve uzun tecrübeler sonucu ortaya çıkmış ve insanların hizmetine sunulmuş kurallara uyulmasına devam edilmesini yeğliyorum. Zira kurallara uymanın dayanılmaz ağırlığı vardır.

Bu vesileyle, eğitim ve öğretime başlayan on sekiz milyonu aşkın öğrencimize ve bir milyonu aşkın öğretmenimize ve tabi ki vefakâr, cefakâr ailelerimize yeni eğitim yılının başarılı ve hayırlı olmasını Allah’tan temenni ediyorum.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.