banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Rabbimizin Kur’an’da kulları için birçok ayetiyle belirlediği bir daire vardır. Bu dairenin çizgilerini ‘en’ kelimelerinin kullanıldığı ayetleri takip ederek görebiliyoruz. Allah’ın içinde kalmayı başarmamız halinde huzur bulacağımızıbeyan ettiği bir daire var ki bu bana göre edep dairesi, bunun dışı da zulüm…

        Mesela düşüncelerimizi dile getirmek için ağzımızdan çıkan sözler, sabahtan akşama bir şekilde dinlediğimiz konuşmalar, her gün her saat her konuda yazılı basında neşredilen yığınla fikir, yorum… Bunlardan hangilerinin nerede durduğunu şu ayete bakarak görebiliyoruz:

        “Allah’a çağıran, dürüst ve erdemli davranan ve “Elbette ben kayıtsız şartsız Allah’a teslim olanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?”Fussılet/33

        Ayette söz ve eylemin aynı istikameti göstermesi ne dikkat çekici!

        Huzur, barış sulh ve selamet dairesinin çevresini en net çizgilerle gösteren ayetlerden biri de şudur:

 “Hani bir zaman da İsrailoğullarından yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana babaya, yakınlara, kimsesizlere, yoksullara iyilik yapacaksınız, insanlara güzel söz söyleyeceksiniz, salatı ikame edeceksiniz, zekâtı vereceksiniz diye söz almıştık. Sizden birkaç istisna dışında hepiniz sözünüzden dönmüştünüz ve siz pek dönek bir toplumsunuz.”Bakara/ 83

Her dairenin bir bedeli var elbette.Ahzab suresinin 70. Ayetine göre mutluluk dairesinin bedeli insanın fıtrat sözleşmesine sadakati yani söz ve eylemleri ile sorumluluk bilicine sahip olarak yaşamasıdır Allah’ın arzında.

“Siz ey iman edenler! Allah’a karşı sorumlu davranın ve sözü yerinde ve dosdoğru söyleyin!”

Böyle bir duruşun karşılığının huzur dairesi olduğunu aynı surenin 71. ayetinin beyanıyla öğreniyoruz.

“(O zaman) O da sizin işlerinizi yoluna koyar ve günahlarınızı bağışlar. Zira her kim Allah’a ve rasulüne uyarsa, iyi bilsin ki o nihai ve büyük kurtuluşa ermiştir.”

Bu o kadar kolay mı?  Bunun kolay olmadığını yani insanın emanete riayet ile ihanet arasındaki ince çizgide yani ‘sorumluluk bilinci’ ile yürümesini gerekli kıldığını, emanetinse insanı beşer olmaktan çıkarıp insan eden irade ve iradenin sonucu olan ahlaki sorumluluk olduğunu önceki ayetlerin devamında buluyoruz:

“İşin gerçeği Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk; onlar emanete ihanetten kaçındılar; nihayet onu insan yüklendi: ne var ki o da zalim ve cahil biri olup çıktı.”

Gökler, yer ve dağlar Kur’an’da sıkça görülen emanetin yani sorumluluk bilincinin önemini belirtmek için kullanılan benzetmeli anlatımlardandır. Emanetin muhatabı biliriz ki irade sınavına tabi olanlardır.

İradesini kullanarak zalim ve cahil biri olup çıkanlar zulüm dairesinin sakinleri olarak tanıtılmaktadır ayetlerde. Kur’an penceresinden o dairenin halleri de şu ayetlerde sergilenmiştir:

“Hem kendi uydurduğu yalanları Allah’a yakıştırandan, ya da O’nun mesajlarını yalanlayandan daha zalim biri olabilir mi? Gerçek şu ki günaha gömülenler asla iflah olmaz.” Yunus 17

“Yoksa siz “İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve onların neslinden gelenler Yahudi ya da Hristiyan’dılar” mı demek istiyorsunuz? Söyle onlara: Siz Allah’tan daha mı iyi biliyorsunuz? Kendisine Allah’tan gelen bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Ama Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.”

Sözlerin en doğrusu ve en güzelini söyleyen Allah, şu ayette de zalimden öte zalimlerin Pavlos ve türevleri gibi daha çok din kisvesiyle ortaya çıkan bozgunculara dikkat çekiyor sanki.

“Allah hakkında yalan uyduran ya da kendisine hiçbir şey indirilmediği halde “Bana da indirildi” diyen ve “Allah’ın indirdiğine benzer şeyleri ben de indirebilirim” iddiasında bulunan kimseden daha tahripkâr biri olabilir mi?” En’am/93

İnsana şahdamarından daha yakın olduğunu, nefsinin ona ne fısıldadığını en iyi bilendiğini söyleyen Rabbimiz kurtuluşumuzu takvamızda görür. Takvaya en yakın hal de adalet ve sorumluluk bilincidir:

“Siz ey iman edenler! Allah için, hakkı ayağa kaldırarak adaletin timsali olun ve birilerine olan nefretiniz sizi adaletten sapmaya sevk etmesin. Adil olun, bu Allah’ın denetimi altına girmenin en kestirme yoludur. Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Şüphe yok ki O bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”

Selamların en güzeliyle…

H. Halim Kartal                               27 Ekim 18

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.