banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Bir kaçgündür bir yakınımın rahatsızlığından dolayı Seydişehir/Konya hastanelerine gidip geliyorum. Hastanelerin genel yapısı,sağlık sistemi vs. bu konulara hiç girmeyeceğim.

Benim dikkatimi çeken konu;“bize ne olduda bu kadar yoğun bir şekilde hastanelerle içi içeyiz?” ya da “bize neden bu yoğunlukta hasta oluyoruz?”

Sorularım haksız bir şekilde sorulan sorular mı sizce de?Hastanenin oto parkından başlayarak devam ediyor yoğunluklar. Sıra  alma, poliklinik  önlerindeki kalabalıklar, bekleme  salonları,laboratuvarlar,  acil girişleri, sonuç gösterme, muayene  olabilme, ilaç yazdırma hulasa her yerde izdiham…

Bu durumu, hastane sitemi,sağlık sistemi gibi kavramlarla açıklamamız mümkün değildir. Bir bu kadar daha hastane yapsanız, değişen bir şey olmayacağını düşünüyorum.

Pekala   bizi  bu kadar hasta   yapan konu nedir ?

Bu kadar çok hastamız varsa eğer,  bu milletin topyekun hasta eden ve ortak kullandığı bir nesnenin bulunması gerekiyor…

Milletimizin vazgeçilmez ortak kullanım maddeleri,; ekmek, su ve havadır.

 Kapitalizmin dayatması ile maalesef;"insanı yaşat ki devlet yaşasın" desturumuz,"insanı hastalandır ki ilca satılsın, paralar hastanelere aksın, bize muhtaçlıkları hiç eksilmesin” durumuna dönüşüyor.

Önce ekmeğimizi bozdular. Sırası ile yiyip içtiklerimize müdahale  ettiler,  sonra, soluduğumuz havaya, içtiğimiz suya  müdahale ederek, damarlarımızda kan yerine mikrop dolaşmasını sağladılar.

Çok üret,çok  sat… Çevre,  doğa dolayısıyla insan ve canlı sağlığı  hiç önemli değil.Yeter ki kapitalizmin çarkları çalışsın. “Üretim olsun, ucuz olsun"mantığı  sürsün. Ama şimdi gerçekleri sanki görmeye başladık.

Gelişmiş (sömürgeci ) ülkelerin “gelişme”  adı altında   pompaladıkları sistemlerle fabrika ve sanayi dumanları, soluğumuz havaya, içtiğimiz suya, dokunduğumuz her şeye sirayet ediyor ve hastalanmamıza neden oluyor.

Evlerimize  kadar   giren  endüstriyel   malzemelerle, çocuklarımızın oyuncaklarına, çamaşırlarına   kadar   bize  nüfuz ettiler…

 Kimyasal madde üreticileri;  denizlerimizi,  tatlı su kaynaklarımızı,  akar sularımızı,göllerimizi kirlettikleri gibi   evlerimizin bahçesine dahi kimyasal atıkları bıraktılar.

Yediğimiz içtiğimiz besinlerin içine; koruyucular, kıvam arttırıcılar, parlatıcılar,tad vericiler, lezzet yükselticiler, sentetik/kimyasal maddeler katarak raf ömürlerini uzattılar,hasta ettiler.

Genetiği ile oynanmış besinleri daha çok yiyip içmeye başladık. Hormonlar, antibiyotikler, böcek ilaçları, daha besinlerin üretilme aşamasında iken yiyeceklerin içine karıştırılan maddelerin yaydığı hastalığı tedavi etmek için başka kimyasalları bize satmaya başladılar.

Onun için, biz hasta oluyoruz; kapitalizm para kazanıyor.

Bizler de gönüllü olarak bu sisteme köle oluyoruz

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.