Modern kölelik sistemi olan kapitalizmin küresel emek sömürüsüne ses çıkarmayan seküler, ruhsuz kişiliklerin, köleliği tedrici olarak kaldıran ve köleyi efendisine büyük bir sorumluluk yükleyerek özgürlüğe teşvik eden İslam’ı, sanki köleliği bizzat ihdas etmiş gibi göstermesi çirkin bir tutumdur. Aslında, kölelik üzerinden İslam’a nefret kusanlar, bu söylemle kendi yaptıkları sömürü ve işgalleri perdelemeye çalışmaktadır.
Üstelik sadece işgal ve fiziki eziyetlerle değil, ruhlarını esir aldıkları insanları sağlıkta kobay olarak kullanarak, sermayedarların mengenesinde ezdirerek, kültürel emperyalizm yoluyla kimliksizleştirerek, eğitim ve medya araçlarıyla bilinçlerini sömürerek, insanları açlık ve borç kıskacında modern kölelere dönüştürerek bu sömürü düzenini sürdürmektedirler.
Sadece son yüzyılda gerçekleşen Atlantik köle ticareti, Belçika’nın Kongo soykırımı ve kauçuk üretiminde zorla çalıştırılan milyonlar, Güney Afrika'daki Apartheid Rejiminin Afrika’da ki siyahileri zorla çalıştırması, Fransız sömürgeciliği ve milyonlarca insanı soykırımdan geçirip zorlayarak düşük ücretlerle çalıştırması, ABD’nin Siyahi Mahkumları Köle Olarak Kullanması (Günümüzde Devam Ediyor) ABD'de özel hapishane sistemleri, siyahi mahkumları büyük şirketler için zorla çalıştırması, Adidas, Victoria’s Secret gibi büyük markalar, bu mahkûm emeğini ucuz iş gücü olarak kullanması, Büyük Şirketlerin Asya ve Afrika'daki Modern Köle İşçiliği gibi sayacağımız onlarca örnek köleliğin kimin tarafından hala modern araç ve argümanlarla kullanıldığının göstergesidir.
Ancak İslam medeniyetine bakıldığında daha ilk yüzyıldan 21. Yüzyıla kadar kölelik sistemi tasvip edilmemiş atılan adımlarla kölelik sistemi önce zayıflatılmış daha sonra fiilen ortadan kaldırılmıştır. Hâkim olduğu coğrafyalarda bunu başarabilen İslam medeniyeti doğal olarak müdahil olamadığı coğrafyalarda bunu deneyimleyebilme imkânı bulamamıştır. Savaşlarda cari olan köle ve cariye uygulaması da buna benzer özellikler arz etmektedir. Bundan dolayı İslam’ın nüfuzunun olmadığı coğrafyalarda ve yapılan savaşlarda genel geçer örfe uyulmak durumunda kalınmıştır.
Kölelik, İslam’dan Önce Küresel Bir Vakıaydı
İslam geldiğinde kölelik, Arap Yarımadası’nda ve tüm dünyada yaygın bir uygulamaydı. Roma, Pers, Hint, Çin ve Afrika medeniyetlerinde kölelik, ekonominin ve toplumsal düzenin ayrılmaz bir parçasıydı. İslam, bu köklü yapıyı bir anda kaldırmadı ama onu tedrici (kademeli) bir şekilde yok etmeyi hedefledi.
Köleliği Kaldırmaya Dönük İslami Hamleler
İslam’ın iki ana esas kaynağı Kur’an ve sünnette köleliği teşvik eden, tavsiye eden, vasiyet eden bir emire rastlayamazsınız. Tam aksine gerek Kur’an gerekse de onun yaşamsal pratiği olan Hz. Muhammed Mustafa’nın sünnetinde köleliği tedricen kaldıran kurallar ve emirler vardır.
Köleyi özgürleştirmeyi teşvik etti: Birçok ayette ve hadiste köle azat etmek büyük bir erdem olarak gösterildi. Örneğin, Kur’an’da şöyle buyrulur:
"Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmak..." (Beled Suresi, 13)
Kefaret olarak köle azat etme: Yanlışlıkla adam öldürme (Nisa 92), yemin bozma (Maide 89) ve Ramazan orucunu bilerek bozma gibi durumlarda köle azat etmek bir kefaret yolu olarak sunuldu. Böylelikle neredeyse tüm dini yaptırım ve cezaları kölelerin azat olması şartına bağladı.
Kölelerin insan yerine konulmadığı anlayışı sona erdirildi: İslam, köleleri sadece “mülk” olarak değil, insan olarak ele aldı. Efendilere, kölelerine iyi davranmalarını, onları kardeşleri gibi görmelerini, aynı yiyecek ve giysiden vermelerini emretti. (Buhari, İman 22) Bu zaviyeden bakıldığında İslam’ın 1400 sene önce ki kölelerin standardına bugünkü hür olduğu bilinen kimseler dahi kavuşabilmiş değildir. Hangi işveren işçisiyle ayını yiyecek ve giyeceği paylaşabiliyor veya onunla aynı hayat standardına sahip olabiliyor.
Mükâtebe sistemi getirildi: Kölelerin, belirli bir ücret karşılığında özgürlüklerini satın alabilecekleri bir sistem getirildi. Devlet ve zenginler de onları özgürleştirmeye teşvik edildi.
Aniden Yasaklamak Yerine Kademeli Çözüm
Toplumun ekonomik ve sosyal yapısına köklü şekilde işlemiş olan bir uygulamayı bir anda yasaklamak, kölelerin aç kalmasına ve toplumda büyük bir kaosa yol açabilirdi. Bu yüzden İslam, köleliği bir “zorunluluk” haline getiren sebepleri ortadan kaldırarak ve köle azat etmeyi teşvik ederek onu zamanla yok etmeye çalıştı.
Savaş Dışında Esirler Alınmadı
İslam, köle edinme yollarını ciddi şekilde sınırlandırdı. Savaş esirleri dışında köleleştirme yasaklandı. Küresel sistem içerisinde savaş kurallarını İslam belirlemiyordu. O dönemin dünya konjonktürü savaşın, barışın, diplomasinin, köleliğin kurallarını dayatıyordu. Ancak savaş esirleri meselesinde de İslam, esirlerin fidye karşılığında serbest bırakılmasını veya karşılıksız azat edilmesini önerdi. (Muhammed 4)
İslam Dünyasında Köleliğin Sonu
İslam’ın köleliği kaldırmaya yönelik attığı adımlar, zamanla İslam toplumlarında köleliğin ortadan kalkmasına yol açtı. 19. ve 20. yüzyılda Müslüman ülkeler, köleliği tamamen yasaklayan resmi kararlar aldılar. Ancak bu kararlar tek taraflıdır. Bugünkü küresel sistem şimdilik köleliğe sıcak bakmıyor. Ancak yarın çıkarlarına ne uygun düşerse onu yapmayacaklarının dolaysıyla kölelik sistemini geri getirmeyeceklerinin garantisi yoktur.
Sonuç olarak İslam, köleliği bir anda kaldırmadı çünkü sosyal ve ekonomik yapıya zarar vermeden bunu tedrici bir şekilde çözmeyi hedefledi. Ancak getirdiği reformlarla köleliğin yok olmasını sağladı ve insan onurunu esas alan bir sistem inşa etti.