Hamza Resuloğlu
Harcanmayan Kaç Hocamız Kaldı?
17 Kasım 2024 10:38Harcanmayan Kaç Hocamız Kaldı?
Hocaların, alimlerin, aydın ve münevverlerin birbiri üzerinde hakları olduğu gibi müntesipleri ve muhiplerinin üzerinde de bazı hakları vardır. İlmi, irfanı ve bunların taşıyıcısı olan alimleri severken onlardan istifadeyi öncelemeli, beşer olduklarını unutmamalı, onları başka hocalarla mukayese ederken insaf sınırlarını aşmamalı ve hocalar arasında olumsuz laf taşıyıp onları birbirine düşman edecek tavırlardan uzak durulmalıdır. Sosyal medyada ve kamuya açık yerlerde birini diğerine karşı överken veya yererken insaf ve adalet sınırlarını aşmamalıdırlar.
Bir hatıratta okumuştum; Hacı Veyiszade merhumun talebelerinden birisi hocası Hacı Veyiszade Mustafa Efendi’ye, Akşehirli Hoca efendinin kendisi hakkında ilmi bir konuda anlaşamadıklarını ve bir hususta ona muhalefet ettiğini söylediğini haber verdi. Bunu duyan Mustafa Efendi’nin bir an gül yüzü kararıverdi: “Rica ederim. Üç hoca kaldık ortada yahu! Bizi böyle birbirimize düşürmeyin. Allah için bizi birbirimize düşürmeyin! Elinizden gelirse, bana deyin ki: Hocam, Akşehirli Hoca size dua ediyor. Üç hoca kaldık, birisi de Mustafa Efendidir. Sağ olsun çırpınıyor; batmakta olan gemiyi kurtarmak istiyor, say’i meşkur olsun diyor... deyin. Rica ederim hocaların birbirine sövdüğünü görseniz, duysanız dahi, hocam filan size dua ediyor; Allah ömrüne bereket versin, sağ olsun, var olsun, diyor...deyin. Yahu şurada üç hoca kaldık! Yahu siz hoca düşmanı mısınız? diye beni azarladı.
Bu olgun ve örnek davranışın nasıl bir şuurun, nasıl hikmetli ve ferasetli bir davranışın, nasıl dert ve dava sahibi bir hassasiyete sahip olmanın göstergesi olduğunu anlatmaya hacet yok sanırım.
Her insanın ve Müslüman'ın kendisini yakın hissettiği, ilminden istifade ettiği, mizacını ve yöntemini tasvip ettiği bir hoca efendiye ve onun çevresinde kümelendiği yapıya muhabbet beslemesi doğaldır. Çünkü insan sosyal bir varlık olması hasebiyle kendisini sosyal teşekküllerin içinde bulabilir. Ayrıca insanlar fıtri özelliklerinin çeşitliliği bakımından tek düze duygu ve zihinsel yapıya sahip olmadığından farklı meşrep ve mizaçlara yönelmesi doğal ve normal olandır. Ancak kendine yakın gördüğü meşrebin hocasına duyduğu ihtirambaşka cenahtaki bir hocaya karşı konumlanmasına sebebiyet vermemelidir. Aynı coğrafyada aynı hedefe farklı usullerle tevessül etmiş kanaat önderi, vakıf ve kurumlar hakkında kendi meşrebine bilgilendirme yaparken yapıcı olmakta yine Müslüman’ın görevlerindendir. Hocaları yapay ve suni gündemlerle oyalamak, insanların ne dünyasına ne de ukbasına fayda vermeyen fer’i ve ihtilaflı meseleleri gündeme getirip hocaların da cemiyetinde enerjisini tüketmek Müslüman ahlakına yakışmaz.
Benim hocam senin hocanı katlar, dürer, arka cebine koyar
Gördün mü bizim hoca kapak yapmış
Bizim hocanın ilmi karşısında sizinki-si halt etmiş
Bizim hocanın ilminin zekâtı sizin tüm hocalarınıza yeter
Bizim hoca vehbi bir ilme sahip, sizin hocanın literatür bilgisi bile yok vb. çirkin sözler hocalar arası ve müntesipler arası kutuplaşma ve düşmanlığı arttırmakta, toplumda İslam ve Müslümanlar algısına büyük zararlar vermektedir.
Sevdiğimizi zannettiğimiz hocalara en büyük zararı aslında çoğu zaman kendimiz veriyoruz. Bazen onları hatadan beri beşer üstü değerlendirerek, sevgide, itaatte, hükümde onları Allah ve Peygamberin bir adım önüne geçirerek sınırları ihlal edebiliyoruz. Üstelik “Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin” emri ilahisine rağmen.
Haddimiz olmadan bir sözümüzde hoca efendilere gelsin!
Lütfen müritlerinizin gazına gelip inanan gönülleri karşı karşıya getirebilecek eylemlerden uzak durun.
Hacı Veyiszade kıssasında olduğu gibi, talebe ve danışanlarınız size olumsuz bir haber getirdiklerinde onları ikaz edip deyiniz ki: Benim tanıdığım Hoca Efendi veya camia bu sözü söylemez. Başka bir bağlamda söylemiştir. Siz yanlış anlamışsınızdır. İnsanlar fevc fevc inkara saplanıyorlarken bizim yapay gündemlerle uğraşmamız bize fayda sağlamaz.Üstelik İslam alemi yangın yeri iken şimdi bu tür teknik konuların zamanı değildir diyerek talebelerinize erdemli bir duruş ve ihtilaf ahlakı kazandırmak öncelikli görevleriniz arasında olmalıdır.
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Tarih Üzerine Mülahazalar
04 Kasım 2024 10:38
Her Hesabın Üstünde Bir Muhasip Var!
04 Kasım 2024 10:38
YAHYA ŞEHİD OLUR, TUFAN DİNMEZ!
04 Kasım 2024 10:38
ÖMÜR BOYU BOYKOT
11 Ekim 2024 10:38
NEBEVİ ŞAHSİYET İNSAŞINDA MERHAMETİN ROLÜ
18 Eylul 2024 10:38
DİNDARLIĞINLA GURURLANMA!
07 Eylul 2024 10:38
KABİR KOMŞUNUZU HİÇ MERAK ETTİNİZ Mİ?
24 Ağustos 2024 10:38
ÜÇ SEVGİNİN ÖNÜNE BAŞKA ŞEYLER GEÇİRMEYİN!
17 Ağustos 2024 10:38
PİRE KANININ HÜKMÜ!
10 Ağustos 2024 10:38
SEYDİŞEHİR’E VEDA EDERKEN!
18 Temmuz 2024 10:38
2024 HACCININ ARDINDAN
13 Temmuz 2024 10:38
Atanmış, Adanmış ve Dadanmışlar!
14 Nisan 2024 10:38
Kim Cebrail’e Düşmansa!
18 Mart 2024 10:38
Sen Ramazan’a Şahid Ol ki, O’da Sana Şahid Olsun
09 Mart 2024 10:38
KANDİL GECELERİNE FARKLI YAKLAŞIMLAR
23 Şubat 2024 10:38
Olanda Hayır Vardır
10 Şubat 2024 10:38
DİYARBAKIRLI RAMAZAN VE İZMİRLİ GARİBAN!
03 Şubat 2024 10:38
Kime Beddua Edilir?
31 Ocak 2024 10:38
Dertsiz Dava Olurmu?
25 Ocak 2024 10:38