Hamza Resuloğlu
KANDİL GECELERİNE FARKLI YAKLAŞIMLAR
23 Şubat 2024 11:37Manevi cemrelerin düşmesinden yani üç ayların girmesinden sonra, maddi cemrelerin de ilkinin 20 Şubat itibariyle düştüğü güzel bir bahar mevsimi arifesindeyiz. Senenin ilk kandilleri olan Regaib ve Miraç gecelerini ihya ettik. Nasip olursa artık sırada Ramazan ayı ve Kadir gecesinin atmosferinin provası diyebileceğimiz Beraat gecesini idrak edeceğiz.
Mevlid gecesinin dışındaki kandil gecelerinin tamamı üç aylar diye bildiğimiz aylarda gerçekleşir. Recep ayının hemen girişinde idrak edilen Regaib gecesi, yine Recebin 27. Gecesinde idrak edilen Miraç gecesi, Şaban ayının ortasında ihya edilen Beraat gecesi ve Ramazan’ın son on gününde aranması gereken Kadir gecesi zikredilen kandil geceleridir.
Bu gecelerin ihyası ile alakalı bazı ihtilaflar söz konusudur. Bunun sebebi naslarda bu gecelerin bir kısmı ile alakalı bir bilginin bulunmaması, ilk İslam toplumunun bu gecelere özel bir anlam yüklemeyip rutin ibadet ve işlerine devam etmeleridir. Bu gecelerin çok sonraları resmi bir şekilde ve törensel anlamda kutlanması bazı ihtilafları da beraberinde getirmiştir. Anadolu'da Osmanlı Devleti Padişahı II. Selim'den itibaren bu kutlama gün ve geceler, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır.
Kandil diye anılan bu beş geceyi hatırlayalım öyleyse; Kadir gecesi Kuran ve sünnette geçtiğinden dolayı bu gece ile alakalı çok fazla bir ihtilaf bulunmamaktadır. Sadece belki şekli ve belirli bir gün olarak kutlanması tartışma konusu olabilmektedir. Beraat gecesi ile alakalı da Duhan süresinden ve bazı hadislerden işaretle bahsedilmektedir. Regaib gecesi ile bağlantılı olmadan haram aylardan olması dolayısıyla Kur’an’da Recep ayından bahsedilir. Hadislerde de Recep ayında tutulacak olan oruçlardan bahsedilir. Regaib gecesinin ihyası ile alakalı doğrudan bir rivayete rastlanmamaktadır. Recebin 27. Gecesinde gerçekleştiği rivayet edilen Miraç hadisesinin haberlerini de siyer ’den bulmak mümkündür. Mevlid kandili de efendimizin doğum günü olan Rebiyülevvel ayının on ikinci gecesi kutlanmaktadır. Efendimizin doğumu da siyer kaynaklarımızda birçok ayrıntısıyla beraber yer almaktadır. Mevlid kutlamalarını ilk kez resmi olarak gerçekleştiren zatın miladi 13. Asırda hüküm süren Erbil Atabegi Muzafferüddin Kökböri veya Mısır Fatımileri olduğu kayıtlarda geçer.
Bütün bunları bir arada değerlendirdiğimizde Kandil diye idrak edilen beş gecenin rivayetlerde bir şekilde geçtiği, ilk İslam toplumunun bunlardan haberdar olduğu kanaatine ulaşmaktayız. Belki de ihtilaf edilen tek şey bu gecelerin değerlendirilme şekli ve bu gecelere atfedilen anlamlardır. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi ilk İslam toplumunun hayatının tamamına dokunan bir din söz konusu olduğu için ibadeti, ahlakı, muamelatı sadece bazı zamanlarla sınırlandırmıyorlar bütüncül ve kapsamlı bir şekilde dini hayatın her alanında yaşıyorlardı.
İşte günümüzde bu sebeplerle sonraları kutlanmaya ve idrak edilmeye başlandığı için kimi çevreler bunu bidat olarak adlandırmış, kimi gruplar olmazsa olmaz ve dinin erkanından bir parça telakki etmiş, kimileri de bu geceleri insanlara ulaşmada ve öze dönüşte bir fırsat olarak değerlendirmişlerdir.
Bu üç farklı yaklaşımlardan birincisi olan bidat iddiasını ele aldığımızda bir defa bidat olarak tanımlamak için ibadetlere ek bazı yükümlüklerin getirilmesi gerekir. Mesela Beraat gecesini idrak eden biri yatsı namazını camide kılıp vaaz ve nasihat dinlemekte, dua edip, belki de daha önce kılamadığı namazlarının kazasını kılıp camiden ayrılmaktadır. Yatsı namazının farzına bir ek, son sünnetine bir ek, rükû ve secdesine bir ekleme yapılmıyor. Yine bu geceler dinin olmazsa olmaz bir parçası görülmediği için bu gecelere bidat demek zor mümkün görünmüyor.
İkinci yaklaşım birinci yaklaşımın zıddı olup bu gecelere tamamen büyük anlamlar yükleyip bu geceleri piyango gecesine ve bu geceleri değerlendirip diğer günlerde normal hayatına devam edenleri de büyük bir kazancın talihlisine benzetmektir. Bu anlayışta yanlış ve noksandır. Bir gece tamamen yorulup binlerce rekât namaz kılıp, sabah namazını kaçırmak ölçüyü kaçırmaktır. Sadece beş geceyi ve Ramazan’ı değerlendirip kalan 330 günü keyfince yaşamak Allah’ın yaratılış ve hikmet kanununa uymamaktadır.
Üçüncü yaklaşım gelince bizim de katıldığımız Kandil geceleri ile ilgili en ideal bakış açısı bu geceleri istiğfar, tövbe ve yeni bir manevi hayata başlamanın vesilesi kılmaktır. Zira dünyevileşen ve dijitalizmin kıskacına giren insanlığın tüm zamanları işgal edilmiştir. Bu çalınan vakitleri onlara tekrar bahşetmek, maddi tarafın yanında onları ruhi ve zihin dünyalarıyla tekrar buluşturmak, bu geceleri gündem etmek ve idrak etmekle mümkün hale gelebilir. Diyebilirsiniz ki bu beş gece ile mi zamanlarını kurtaracağız. Evet bu beş geceyi değerlendirip bununla yetinmeyeceğiz. Mesela son yıllarda Müslümanlardaki bilincin ve alternatif arama çabasının sonucu olan güzel gelişmeleri hatırlatmak gerekir. Ramazan ayına girmeden üç aylar gibi bir hazırlık sürecinin geçirilmesi. İnsanımızı Yıl başı rezaletlerinden kurtarmak için Mekke Fethi geceleri, Mevlidi Nebi haftasının tüm hafta olarak kutlanması, hatta siyer yarışmalarıyla bir aya yayılması. Zilhicce günleri olan (leyalil aşr) on günün İbrahimi Hac bağlamında gündem yapılması. Din görevlileri haftasında bir konunun bir hafta boyunca ülke gündemine getirilmesi gibi faaliyetler yine buna örnek verilebilir. Bu tür etkinlikler insanımıza vakit bilinci kazandırma amacı gütmekte, onların zihnini ve kalbini diziden, futboldan, sosyal ağlardan yapay ve suni gündemlerden uzaklaştırabilmektedir.
İşte yarın idrak edeceğimiz Beraat gecesini de bu duygu ve ideallerle idrak edebilirsek Ramazan öncesi kalbi ve zihni bir hazırlık olur. Rabbimizle, kendimizle, toplumla yeniden bir bağ kurabilme iradesi ortaya çıkar. İslam alemini ve ülkemizi kıskaca alan modern virüslerin açtığı yaralara tiryak ve derman olur. Vehn hastalığımıza bir ilaç, hamiyeti diniyemize, kardeşlik gayretimize tazen kan ve heyecan olur.
Bu vesileyle Leyle-i Beraatinizin istiğfara, tövbeye, hedef ve idealleri gerçekleştirmeye, nafileleri arttırmaya, şer ve kötülükler arasına mesafe koymaya, dua ile Rabbe yaklaşmaya, şirk, küfür ve su-i ahlaktan teberri edip beraate medar olmasını Rabbim rahimden temenni ederim.
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
KUŞ, AĞAÇ BİLMEYEN GÜNEŞEHASRETBİR ÇOCUK!
14 Aralık 2024 11:37
ALLAH’I UNUTTUK!
02 Aralık 2024 11:37
Harcanmayan Kaç Hocamız Kaldı?
17 Kasım 2024 11:37
Tarih Üzerine Mülahazalar
04 Kasım 2024 11:37
Her Hesabın Üstünde Bir Muhasip Var!
04 Kasım 2024 11:37
YAHYA ŞEHİD OLUR, TUFAN DİNMEZ!
04 Kasım 2024 11:37
ÖMÜR BOYU BOYKOT
11 Ekim 2024 11:37
NEBEVİ ŞAHSİYET İNSAŞINDA MERHAMETİN ROLÜ
18 Eylul 2024 11:37
DİNDARLIĞINLA GURURLANMA!
07 Eylul 2024 11:37
KABİR KOMŞUNUZU HİÇ MERAK ETTİNİZ Mİ?
24 Ağustos 2024 11:37
ÜÇ SEVGİNİN ÖNÜNE BAŞKA ŞEYLER GEÇİRMEYİN!
17 Ağustos 2024 11:37
PİRE KANININ HÜKMÜ!
10 Ağustos 2024 11:37
SEYDİŞEHİR’E VEDA EDERKEN!
18 Temmuz 2024 11:37
2024 HACCININ ARDINDAN
13 Temmuz 2024 11:37
Atanmış, Adanmış ve Dadanmışlar!
14 Nisan 2024 11:37
Kim Cebrail’e Düşmansa!
18 Mart 2024 11:37
Sen Ramazan’a Şahid Ol ki, O’da Sana Şahid Olsun
09 Mart 2024 11:37
Olanda Hayır Vardır
10 Şubat 2024 11:37
DİYARBAKIRLI RAMAZAN VE İZMİRLİ GARİBAN!
03 Şubat 2024 11:37
Kime Beddua Edilir?
31 Ocak 2024 11:37
Dertsiz Dava Olurmu?
25 Ocak 2024 11:37