Aşı mı hasta ediyor, Covid'in kendisi mi?
TÜRKİYE, 02 Ağustos 2023 13:45Aşı pişmanlığı bir sonraki pandemi için ne anlama geliyor? Aşı mı hasta ediyor, Covid'in kendisi mi? Uzmanlar tek tek anlattı!
HÜRRİYETTE Selin Irmak Kaçmaz YER ALAN HABERDE
Covid-19 aşıları ilk çıktığı günden beri 'aşı karşıtları' vardı. Şimdi ise pandemi sürecinde aşı olan ve sonrasında "Keşke olmasaydım" diyen 'aşı pişmanları' ortaya çıktı. Bu kişiler, pişmanlıklarının en temel sebebini aşı olduktan sonra hastalanmaları olarak anlatıyorlar. Uzmanların ise bu kaygıya çok net yanıtları var. Öte yandan aşı karşıtları ve aşı pişmanlarının sayısının hızla artması "Olası yeni bir pandemide aşı olacak insan kalmayacak, bizi aşılar da mı kurtaramayacak?" sorusunu beraberinde getiriyor. Aşı karşıtlarının ve pişmanlarının iddialarını/endişelerini konunun uzmanlarına sorduk, bilimsel cevaplarla konuya noktayı koyduk
Haberin Devamı
2019 yılı sonunda Çin'de ortaya çıkan SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu Covid-19 salgını tüm dünyaya hızla yayılmış ve 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi ilan edilmişti. Aynı tarihte Türkiye'de ilk resmi Covid-19 vakası kaydedilmişti. Ardından gelen karantina önlemleri, sokağa çıkma yasakları, artan vakalar ve nihayetinde aşıların bulunması Covid-19 pandemisinde tünelin sonundaki ışığı görmemizi sağladı.
YAKLAŞIK 14 MİLYAR AŞI YAPILDI
DSÖ verilerine göre, dünya genelinde 13.474.348.801 doz Covid-19 aşısı yapıldı. Toplam aşı sayısı ülkemizde 139.694.693 olarak kaydedildi.
Hem rakamlar hem de konunun uzmanları Covid-19 pandemisinden aşılar sayesinde kurtulduğumuzu söylüyor. Ancak süreç bu kadar hızlı ve kolay ilerlemedi. Aşı çalışmalarının başladığı andan itibaren güvenmeyenler, aşıların insanların genlerini değiştirmek için ortaya çıktığına inananlar ve hatta Covid’in değil aşının öldürdüğünü söyleyenler vardı, hâlâ da var.
Pandemi boyunca kullanımı artan sosyal medya, aşı karşıtlarının da seslerini en çok duyurabildikleri alan oldu. Sosyal medya salgınla ilgili kontrolsüz yanlış bilgilerin, virüsün teşhisi, tedavisi, önlenmesi, kaynağı ve bulaşmasına ilişkin asılsız iddiaların, komplo teorilerinin ve sözde bilime dayalı tedavilerin de hızla yayılmasına yol açtı.
Pandemi nedeniyle başlatılan kapanmalar ve alınan sosyal mesafe tedbirleri nedeniyle sosyal medya platformlarının bilgilendirme amaçlı kullanımı arttı. 2021 verilerine göre dünya genelinde sosyal medya kullanımı bir önceki yıla göre yüzde 11 artarak 4,2 milyar kullanıcıya (yüzde 54) ulaştı. İlginç bir şekilde Türkiye'de sosyal medya kullanımı yüzde 13 artarak 60 milyon kullanıcıya (yüzde 70,8) ulaştı.
‘AŞI OLDUĞUMDAN BERİ HIZLI YORULUYORUM’
Öte yandan aşıya güvenen ve sırası geldiğinde tüm dozlarını eksiksiz yaptıranlar olduğu gibi, tek doz aşı olan, iki dozdan sonra hatırlatma dozunu gereksiz bulanlar da vardı. Şimdilerde ise ‘aşı pişmanlığı’ diye bir terim ortaya çıktı. Pandemi sürecinde aşı olup şimdilerde aşı olduğuna pişman olan insanlar söz konusu.
Aşı Pişmanlığı yaşayan insanlar, bunun sebebinin aşının kendilerini hasta etmesi olduğunu söylüyor. Aşı pişmanları, “Aşı oldum kalp hastalığım çıktı, aşı yüzünden tansiyon hastası oldum, aşılar yüzünden hemen yoruluyorum, aşı oldum saçlarım dökülmeye başladı” gibi söylemlerde bulunuyor. Deyim yerindeyse ayakları taşa takılsa koronavirüs aşısından bilenler dahi var. Şimdi tüm bu endişelerin, iddiaların yanıtlarını uzmanlardan dinleme vakti…
Konuyla ilgili en net 4 soruyu Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Aydın ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Önder Ergönül yanıtladı.
SÜREKLİ YORGUNLUK, NEFES DARLIĞI, ÖKSÜRÜK, DEPRESYON
1- COVID-19 SONRASI MEYDANA GELME RİSKİ OLAN SORUNLAR NELER?
Bülent Ertuğrul: Covid-19 sonrası durumu iki gruba ayırabiliriz: Post Covid ve Long Covid.
Post Covid sendromu hastalık geçtikten 12 hafta sonra devam eden ve başka bir durumla bağlantı kurulamayan yakınmaların olduğu bir durumdur. Buna uzamış Covid-19 da diyebiliriz. Hastaların çoğunda mikrobiyolojik iyileşmeyi gösteren PCR negatiftir. Long Covid terimi (uzun süreli covid), akut Covid-19'dan sonra devam eden veya yeni gelişen semptomları ve bulguları tanımlamak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Hem devam eden semptomatik Covid-19’u (4 ila 12 hafta arası); hem de Covid-19 sonrası dönemi (12 hafta veya daha fazla) kapsamaktadır.
Long Covid, kalıcı bağışıklık yanıtının baskılanmasının yanı sıra akciğer, kalp ve vasküler etkilenim dahil olmak üzere Covid-19'u takiben kalıcı fiziksel, tıbbi ve bilişsel sekelleri içeren patolojik bir durumdur. Semptomlar sürekli veya tekrarlayıcı olabilir. En bilinen belirtileri sürekli yorgunluk hissi (yüzde 60 hastada), nefes darlığı (yüzde 50 hastada), öksürük (yüzde 20 hastada), eklem ağrısı (yüzde 30 hastada), göğüs ağrısı, kas ağrısı, mide barsak sorunları, baş ağrısı ve bazı psikiyatrik sorunlar (depresyon, unutkanlık, odaklanamama, vb).
KORONAVİRÜS ATLATILDIKTAN SONRA EN AZ 6 AY YAKINMALAR SÜRÜYOR
Yapılan çalışmalar Covid-19 geçirildikten sonra bireylerin yüzde 15-76'sının en az 6 ay süreyle kalıcı yakınmalar yaşayabileceğini göstermektedir. Oranın bu kadar geniş aralıkta olması çalışmaların yapıldığı hasta gruplarının farklılığından. Örneğin altta yatan hastalığı olanlarda bu oran yüksek iken sağlıklı bireylerde daha düşük. Ancak yine de ortalama yüzde 50 civarında hasta, hastalığı geçirdikten sonra bile yakınmalarının sürdüğünü ifade ediyor. Yine bu hastaların yüzde 20'si tekrar hastaneye yatmak zorunda kalmıştır.
COVID SONRASI KALP KRİZİ RİSKİ 20 KAT ARTTI
Covid-19 sonrası özellikle kalp krizi riskine de dikkat çekmek gerekiyor. Çalışmalar Covid-19'un sadece akciğerleri etkileyen bir hastalık olmadığını ve temel olarak damar yapılarında da ciddi hasra yol açtığını gösterdi. Bu da doğal olarak kalp krizine yol açan mekanizmaları tetikler. Yine çalışmalar Covid -19 sonrası kalp krizi riskinin özellikle ilk bir ayda normal topluma göre yaklaşık 20 kat arttığını göstermiştir.
EN SIK GÖRÜLEN YAN ETKİLER AŞI BÖLGESİNDE KIZARIKLIK VE ŞİŞLİK
2- COVID-19 AŞILARININ OLASI YAN ETKİLERİ VE SEBEP OLABİLECEĞİ SAĞLIK SORUNLARI NELERDİR?
Faruk Aydın: Pfizer-BioNTech Covid-19 aşısının yan etkileri ayrıntılı olarak araştırılmış ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yaş gruplarına göre sınıflandırılmıştır. 18 yaşından büyük bireyler irdelendiğinde en sık görülen yan etkinin yaklaşık yüzde 85 oranda aşı yapılan vücut bölgesinde kızarıklık, şişlik ve hassasiyet olduğu belirlenmiştir. Aşı olanların yaklaşık yüzde 77’sinda en az bir sistemik yan etki görülmüştür. Yan etkiler ikinci dozda birinci doza göre daha yüksek oranda görülmüştür. Ateş (yaklaşık yüzde 16), yorgunluk (yaklaşık yüzde 60), baş ağrısı (yaklaşık yüzde 52), üşüme ve titreme (yaklaşık yüzde 35) en sık sistemik yan etkilerdir.
Ayrıca, aşı olanların yüzde 37’si yeni kas ağrısı veya kas ağrılarında artış, yüzde 22’si yeni eklem ağrısı veya eklem ağrılarında artış bildirmişlerdir. Mide bulantısı, kusma ve ishal nadir yan etkiler olarak kayıtlara geçmiştir. Döküntü, kaşıntı, uykusuzluk, terleme ve iştahsızlık diğer bazı ciddi olmayan yan etkilerdir.
AŞI SONRASI CİDDİ BİR SAĞLIK SORUNU YOK
Bununla birlikte, aşı sonrası ciddi olarak nitelendirilen sağlık sorunu ortaya çıkan vaka sayısı ve incelenen popülasyonun tamamı veya kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı farklılık görülmemiştir.
Karşılaştırmalı analizler Covid-19 enfeksiyonu sonrası, hastanede tedavi ve izlem gerektiren sağlık sorunlarının özellikle kalp, akciğer ve beyin sorunlarının arttığını, enfeksiyon sonrasında ise geçici veya uzun süreli nefes darlığı, huzursuzluk, yorgun hissetme, bilişsel eksiklik hissetme gibi kısıtlılıkların ortaya çıktığını göstermektedir. Görüldüğü gibi aşının neden olduğu yan etkiler ile geçirilen ciddi hastalığın sonuçları karşılaştırıldığında aşının olumsuzluklarının göz ardı edilebileceği söylenebilir.
Bunu yolculuklarda uçak ve otomobil kullanırken alınan risklere benzetebilirsiniz. Ülkemizde ve tüm dünyada uçağa binmeye korkanların sayısı otomobile oranla çok daha yüksektir. Ancak istatistiksel olarak bakıldığında bir kişinin uçak kazası yaşama riski milyonda bir, ölüm riski 11 milyonda birdir. Otomobil yolculuğunda ölüm riski ise beş binde birdir.
AŞILAR DEĞİL COVID GEÇİRMEK RİSKLERİ ARTIRDI
Bülent Ertuğrul: Yapılan tüm bilimsel çalışmalar Covid-19 aşılarının kalp krizi dahil ciddi hastalık oluşturma riskinin olmadığını göstermiştir. Özellikle ciddi katılımcı sayısı olan (100 binin üzerinde) son yapılan üç çalışmada aşıların kalp krizi riskini arttırmadığı tam tersine riski azalttığı gösterilmiştir. Aynı çalışmalar yine aşıların inme riskini de azalttığını göstermiştir. Örneğin aşı sonrası kalp krizi geçirme riski genel toplumdan farklı bulunmamış ve 75 yaş ve üzerinde ise bu riskin sadece 1,29 kat olduğu belirtilmiştir. Aşı olmayanlarda bu riskin 20 kat olduğu düşünüldüğünde aslında aşıların kalp krizine karşı da ciddi bir koruma sağladığı söylenebilir.
Unutulmaması gereken bir durum da tüm dünyada genç yaş ölümlerin en önemli nedeninin kalp krizi olduğudur. Covid-19 geçirmek bu riski arttırmıştır. Çevremizde bu hastalıkla karşılaşılan her durumu Covid-19 ve kişilerin kendi risk faktörüne bağlamak yerine aşıya bağlamak anlaşılır bir durum değildir.
Aşı olanlarda görülen inme, kalp hastalığı oranları, aşı olmayanlara göre daha yüksek değildir. Bu konuda ciddi dergilerde çok sayıda çalışma yapılmıştır. Ama bazı kişiler, o bilimsel yazıların yayınlandığı dergilerin de ilaç firmaları tarafından fonlandığını söylediler ve söylemeye devam ediyorlar. Oysa şu artık çok açık bir gerçek, aşı olmayan nüfusta ölüm oranı çok daha yüksek. 538 bin 159 ölümün değerlendirildiği ve sonuçları geçtiğimiz hafta yayınlanan bir çalışmada, Mart 2020 ile Aralık 2021 arasında Florida ve Ohio'da 25 yaş ve üstü bireyler arasındaki fazladan ölüm oranı, Covid-19 aşıları sonrası dönemde cumhuriyetçi seçmenlerde demokrat seçmenlere göre önemli ölçüde daha yüksek bulundu. ABD’de cumhuriyetçi kesim daha az eğitimlidir ve bu kesimde son zamanlarda aşı karşıtlığının ve hatta bilim karşıtlığının azımsanmayacak şekilde güçlendiğini biliyoruz. Bunun bedeli olarak da ölüm oranının o kesimde, diğer kesime göre neredeyse 5 kat daha fazla olduğu ortaya çıktı.
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Önder Ergönül
AŞI KARŞITLIĞI İLE ÖLÜM KARŞITLIĞI ARASINDA BİR TERCİH
3- AŞI OLANLARIN ÖNEMLİ BİR KISMININ AŞIYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİN “KEŞKE OLMASAYDIM GEREK YOKTU” ŞEKLİNDE DEĞİŞMESİ OLASI BİR YANİ PANDEMİDE BİZE NASIL YANSIYACAK? BİR PANDEMİ DAHA ÇIKARSA VE AŞI BULUNSA BİLE BİZİ AŞI DA MI KURTARAMAYACAK?
Faruk Aydın: Aşılar binlerce yıllık gözlemlerin, son on yılların teknolojisinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş toplumsal kazanımlardır. İnsan yaşam beklentisinin tarih boyunca ilk kez bu kadar yükselmesinin ve dünya nüfusunun 8 milyara ulaşmasının arkasındaki en önemli desteklerden biri de aşılardır. Dolayısıyla, aşı karşıtlığı ve pişmanlığı ile ölüm karşıtlığı ve pişmanlığı arasında tercih yapılması durumunda ikincisi daha ağır basacaktır.
YENİ PANDEMİLER ÇIKABİLİR, İNSANOĞLU GÜÇLÜ DERSLER ÇIKARMIYOR
Önder Ergönül: Geçmişe hayıflanarak bakanlar her zaman olacaktır. Ama tarihin akışı ileriye doğrudur. Gelecek ne gösterir bilinmez. Yeni pandemiler çıkabilir. Yüzyılımızın ilk pandemisi 2009-2010 kuş gribi pandemisiydi. 10 yıl sonra da gerçekten çok daha büyük ve etkili bir pandemi yaşandı. İleride de olabilir. Eğer ileride pandemi olursa, benzer temel sorunlar yeniden yaşanacaktır. İnsanoğlunun çok güçlü dersler çıkarmadığını biliyoruz, özellikle araya zaman girerse pek çok şey unutulur. Sonra yeniden yaşanır. Akılcı olan bireyler ve toplumlar daha çok ders çıkarmış olacaklardır. Umarım biz de ülke olarak bu arada akılcı işler yaparız.
AŞI KARŞITLIĞI COVID’DEN ÇOCUKLUK AŞILARINA SIÇRADI
4- COVID AŞISI KARŞITLIĞINDAN SONRA ÇOCUKLUK DÖNEMİ AŞILARI İÇİN DE CİDDİ BİR ÖNYARGI OLUŞMAYA BAŞLADI. AŞI KARŞITLIĞI HALK SAĞLIĞI ANLAMINDA CİDDİ TEHLİKELER YARATACAK DURUMA MI GELİYOR?
Bülent Ertuğrul: AŞI KARŞITLIĞI tüm dünyada yayılan bir eğilim ve Covid-19 nedeniyle bu durum ne yazık ki arttı. Buna bağlı olarak dünyada çocuklarına çocukluk çağı aşılarını yaptırmayan ciddi bir nüfus oluştu. Sonuç ise bu hastalıklara karşı duyarlı insan sayısının artması ve hastalıkların görülme sıklığının artması oldu. Ülkemizde yaşadığımız kızamık olgu sayısının artmasındaki temel nedenlerden biri işte bu aşı karşıtlığına bağlı kızamık aşısı yapılma sayısının düşmesi.
Geçmişte aşılama sayesinde oluşan toplumsal bağışıklık ile kızamık hastalığını neredeyse hiç görmezken şimdi acile ateş ve döküntü ile gelen her çocukta hekimler kızamık hastalığını da düşünmek zorunda. Önümüzdeki günlerde diğer çocukluk çağı hastalıklarının sayısında da artış olması hiç şaşırtıcı olmayacaktır.
ZAMAN TERSİNE Mİ DÖNÜYOR?
Yani kızamık, difteri, boğmaca gibi çocukların yaşamını tehdit eden, çocuk felci gibi çocuğu tüm yaşamı boyunca sakat bırakan hastalıkların görülmesi zamanı tersine çeviren bir durum. Aşılar sayesinde insanın ortalama yaşam süresi geçen yüzyılda artmışken şimdi zamanın tersine çevrilmesi yeniden bizi aşı öncesi duruma mı düşürecek? Umarım böyle olmaz ve aşı karşıtlığının bir düşünce özgürlüğü olarak ele alınmasına yol açan yalancı demokratlığı bir kenara bırakarak çocuklarımızı ve elbette toplumu korumaya devam ederiz.
‘AŞISIZLIĞIN YARATTIĞI KIZAMIK SALGINI’
Önder Ergönül: Türkiye’de ciddi sayıda kızamık olguları var bu yıl. Bunun adına salgın denilsin ya da denilmesin, Türkiye, bu yıl saptanan kızamık olgularıyla, Avrupa’nın en yüksek rakamına ulaşan ülkelerden biri oldu. Bu durum, “Aşısızlığın yarattığı kızamık salgını” olarak anılacak.
TÜRKİYE, 02 Ağustos 2023 13:45
Yorumlar (0)