Kirlettik yok ettik, yaktık, yıktık önemsemedik ve bu günlere geldik...
YAŞAM, 10 Haziran 2021 01:24Kirlettik yok ettik, yaktık, yıktık önemsemedik ve bu günlere geldik...
İnsan oğlu kendi sonunu kendisi hazırlıyor…
Türkiye günlerdir Marmara Denizi'nde yaşanan deniz faciasını konuyor. Görüntüler gerçekten dehşet verici. İnsan bakınca, gelecek adına kaygılanmaması mümkün değil…
Marmara Denizi'nde yaşananlar, belki bu olayın gizlenemeyecek şekilde patlak verdiği içindir. Durum böyle olunca, devlet yetkilileri işe el atmak zorunda kaldı.
"İnsanoğlu kendi sonunu kendisi hazırlıyor'" dedik… Bundan sonra çevre ile ilgili yaşanacak felaketlerin ardı arkası kesilmeyecektir yazın bir kenara…
Çok bilgili olduğumdan veya işin uzmanı olduğumdan dolayı bunları söylemiyorum . Duyarlı bir vatandaş olarak gördüklerim beni bu noktaya itiyor..
"Gördüklerin ne o zaman?" derseniz sizi fazla yormadan yazayım öyleyse…
Bir defa bu çevre insanla başlayıp insanla biten bir olaydir… Rabbimiz tarafından insanoğluna en güzel şekilde teslim edilip sadece kulluk yapması için, salih amel işlemesi için, insanın emrine amade kılınan bir nimettir. Tüm bu nimetleri bizler nasıl koruyoruz 6a da koruyor muyuz?
Sayayım. Biz en güzel şekilde emrimize sunulan nimetleri sadece fert olarak "kendi menfaatimiz gerçek olsun da insanlık ölsün, çöplerimiz, atıklarımız bizden uzak olsun, kime, neye zarar verirse versin" diye düşünüyoruz. Verdiği zarar önemli değil, "çevre yok olsun, kuraklık olsun temiz gıda ve su hava olmasın, sadece bizim cebimiz para dolsun" mantığı ile olaya yaklaşıyoruz.
Şimdi Marmara Denizi'nin çevresinde yıllardır denizi kirleten işletme, kişi, kurum, kuruluş ne varsa hepsi çevreyi yok ederken bu günlere geleceğimizi görmeyen çözümleri hep öteleyen, göz ardı eden, buna ses çıkarmayacağı gördük. Şimdi ise "kapatırız" diye gözdağı veren bir anlayış ile buraya geldik.
İşin makro boyutuna da değineceğim. Dünya bazında sera gazı salınım tehlikeli boyutlara ulaşmış ama dünya hala olayı "kem küm" ile geçiştiriyor.
Kuzey kutbundan kaç trilyon metre küp petrol ve doğalgaz rezervini çıkarmak için perde arkasından büyük devletler savaş veriyor..
Kuzey Kutbunda sıcaklığın 1-2 derece ısınması kuraklığı, 2-3 derece ısınması gıda sıkıntısını beraberinde getireceği hususlar hep bilimsel çalışmaların sonucunolan bilgilerdir.
"Ekolojik denge" diyoruz ya işte o... mesela dünyanın bir bölgesinde kediler yok ediliyor sonra da fare istilasının önüne geçilemiyor…
İşte öyle bir şey. Almanya’da vatandaş yağış yüzünden güneşi zor görürken, bizler aylardan beri "yağış olsa" diye dua ediyoruz…
Bakış açısı ne? Almanya kendisinin ve vatandaşının katkıları ve desteği ile ülkenin her tarafını orman yapmış, biz ise vatandaş olarak zaten az olan ülkenin her tarafındaki ormanları yakıp, yıkıp, kirletip yok ediyoruz.
Çok uzattık... Bizler doğayı çevreyi kendi malımız, kendi canımız gibi korumaz onu yakıp yıkıp yok edip kirletirsek ve dengeyi bozacak şekilde canlıları yok eder ve kendimizden baska canlılara ve doğaya yaşam hakkı vermezsek eger alınan bu sonuç kaçınılmazdır. Bunu anlamak için uzman olmaya gerek yok…
Sonuç: Anlayışa bak geçen gün Seydişehir bölgesinde arkadaş nesli tükenmekte olan bir canlının fotoğrafını paylaşmış ve altına yazmış, "bunu bilen var mı?" diyor. Benimde ilgimi çekti için kısa bir araştırma yaptım ve haberleştirdim. Maalesef ki altına yazılan yorumlar insanlık adına utanç vericiydi. Yok "bizim ora gelirse ben şöyle yaparım", "bu bizim şunu yiyor, bunu yiyor", "öldürürüm, keserim, biçerim...v.s."
Toplumun büyük çoğunluğunun çevreye bakışı böyle. Biz son zamanlarda "çevreye saygı" derken bunu sadece "kedi ve köpeğe saygı" olarak anladık...
Ama çevrenin içinde bulunan zerreden kürreye kadar hepsinin önemli olduğunu, bir düzen ve nizam üzere olduğunu unuttuk. Onlardan biri yok olduğunda dengenin bozulacağını bilemedik.
Kirlettik yok ettik, yaktık, yıktık önemsemedik ve bu günlere geldik...
Böyle giderse eğer "Son pişmanlığın fayda etmeyeceği" günler çok yakın.
Allah korusun...
YAŞAM, 10 Haziran 2021 01:24
Yorumlar (0)