banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

BİR HAYALİN PEŞİNDE AĞRI DAĞI…

 

07 Ağustos 2024
BİR HAYALİN PEŞİNDE AĞRI DAĞI…

Amatör sporcu arkadaşlarım Süleyman Kılınç, Mustafa Göncü ve Murat Sakallı ile birlikte 28.07 2024 tarihinde asıl hedefimiz olan Ağrı Dağı 5137 mt. zirve faaliyeti için aracımızla Seydişehir’den yola çıktık. Konya yoluna doğru ilerlerken yol üzerinde bisikletle Konya’ya doğru ilerleyen Yaşam Boyu Spor ekibinin bir kısım üyesi ile karşılaştık arkadaşlarımızla yol üzerinde çay içtikten sonra yola düştük bu esnada Ali Osman Topaç başkan hayırla gidip gelelim diye İslamiyet öncesi çağlardan günümüze kadar gelen Tengricilik inanç ritüellerinden biri olan. Su kutsaldır, yaşamdır, berekettir. Bu inanışa göre; gidenin arkasından su dökmek Umay Ana'nın, giden yolcuyu koruyup kollaması, gidecek olan yere tez varması içindir diyerek aracımızın ardından su dökerek bizleri uğurladı. Bu vedalaşmanın ardından yolumuza devam edip Aksaray’dan geçerken Hasan Dağı tüm heybeti ile bizleri selamladı bizde Hasan Dağı’na selam vererek yolumuza devam edip giderken yolun verdiği yorgunluk sebebiyle ve de kahvaltı molası için Nevşehir’de bulunan eski bir Kervansaray olan Saruhan’ın önünde mola verdik. Çevreyi biraz gezdikten sonra bahçede gördüğümüz kamelyaya oturarak Seydişehirimizin meşhur Bağra karpuzu ile peynirimizi katık ederek enfes kahvaltımızı yaptık. Burada bize kahvaltı yapmamız için anlayış gösteren görevli arkadaşlara teşekkür ederek yolumuza devam ettik.

Kayseri, Sivas, Erzincan üzeri rotamızı tamamlayıp ilk konaklamayı yapacağımız milli mücadele şehrimiz Erzurum’a varmanın sevincini yaşadık. Erzurum’da konaklayacağımız Atatürk Üniversitesi konuk evine ulaştıktan sonra odalarımıza yerleşip şehir turu yaptık ve akşam yemeğimizde Erzurum’un meşhur Cağ Kebabının tadına baktık. Daha sonrasında Erzurum Kongre binası, Çifte Minareli Mederese’yi gezip şehir merkezinde ayaklarken kendimiz bir anda Erzurum Türkülerinin çalınıp söylendiği Aşık Sümmani Baba Aşıklar Kıraathanesi ve Gelenk Evi’nin önünde bulduk. Bu yer Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından geçmiş kültürlerimizi canlı tutmak amacıyla yapılan bir müze hüviyetindeydi. Çalışan görevli Erzurum şivesi ile bizleri karşılayıp çaylarımızı kıtlama şeker eşliğinde getirdi ve kendimizi çalan türkülerin nağmeleri arasında bir konser salonunun içinde buluverdik. Bu esnada biraz dinlendikten sonra yolun verdiği yorgunlukla gözlerimizden uyku akarken konukevinin yolunu tuttuk. Burada konaklayıp uyandıktan sonra Süleymen hocamla kahvaltı öncesi Atatürk Üniversitesinin yemyeşil muhteşem kampüsü içinde bir gezi yaptıktan sonra Kahvaltı için arkadaşlarımızla toplanıp sonrasında Kars- Iğdır yönüne doğru yola çıktık. Yol üzerinde Kağızman istikametinde geçerken coşkun bir akarsuyun yemyesil bir vadiye dönüştürdüğü köy yoluna hemen arabamızı kenara çekip büyüleyici manzaraya karşı termoslarımızdan kahvelerimizi alarak o anın seyir zevkini yaşadık. Kağızman’a gelince şehir pazarının kısmen açık olduğınu gördük ve Kağızman’ın tescilli ürünü uzun elmasını aramaya başladık pazarcılar bize elmanın 9. Aydan hasat edileceğini söyleyince elimiz boş dönmemek için başka bir elmacıdan alışverişimizi yaptık, pazarın çay ocağında çaylarımızı içtikten sonra Iğdır’a doğru yola devam ettik. Önceden planlarımız arasında olan Iğdır Tuzluca İlçesindeki Tuz mağaralarına doğru rota oluşturup Tuzluca İlçesine geldik, burada tuz mağaralarının bulunduğu mevkiye geldiğimizde arabamızın termometresi 38 derece sıcaklığı gösteriyordu ancak mağaranın içine girince her tarafta klima varmışçasına bir serinlik ile karşılaştık ülkemizin sınırlarının büyüklüğü, doğal güzelliklerimiz ve kültürel zenginliklerimiz o kadar çeşitli ki vatandaş olarak bunların kıymetini bilmek ve tanımak gerekiyor. Tuz mağaralarının kendine özgü atmosferi içinde gezimizi tamamladıktan sonra Iğdır’a doğru yola çıktık. Iğdır yolunun bizim için en heyecan verici tarafı Ağrı dağını ilke kez bu yol üzerinde görecek olmamızdı. Ağrı dağı, Ağrı ili sınırları içinde yer alsa da en güzel ve heybetli görüntüsü Iğdır’dan görülebiliyor. Yola devam ederken beklediğimiz an geldi ve Dağların dağı, Türkiye’nin çatısı Ağrı dağı bulutların arasından başındaki dumanıyla bizleri karşıladı. Hedefe yaklaşmış olmanın sevinci ve dağın yüceliği karşısında biraz da ürperti ile yolumuza devam edip Iğdır’da yemek molamızı verip sonrasında bizim için Ağrı Dağı macerasının üssü konumundaki Doğubayazıt’a doğru devam ettik Doğubayatız’a geldiğimizde otelimizde bizleri 3 günlük tırmanış süresince rehberliğimizi yapacak olan Mehmet Gengil karşıladı kendisi ile tanışıp çaylarımızı içerken otele gelen kişilerin bir çoğunun henüz Ağrı Dağı zirve faaliyetini tamamladıklarını ve otele döndüklerini gördük, gerçekten insanların fiziki yorgunlukları ve yüz ifadeleri bize çok şey anlatıyordu bu manzara karşısında arkadaşlarımızla birbirimize bakıp yapacağımız işin ciddiyetini bir kez daha hatırladık. Günü akşamında rehberimiz ile bir sonraki gün başlayacak Ağrı Dağı tırmanışının öncesinde son toplantımızı yaptık. Rehberimiz çantalarımızdaki malzeme listelerimizi kontrol ederek bize hangi metrede hangi malzemeyi kullanacağımızı, hangi kıyafetlerle faaliyeti sürdürmemiz gerektiğini detaylı bir şekilde anlattı. Biz de gerekli tedbirlerimizi alıp, malzeme eksiklerimizi tamamlamak üzere rehberimizden ayrılıp Doğubayazıt merkezde kısa bir alışveriş yaptıktan sora otelimiz döndük. Bu arada İshakpaşa sarayı gezimiz de tamamladık.

Konakladığımız otel toplam 37 odadan oluşuyor ve tamamı çeşitli ülkelerden gelen dağcıların konaklaması için kullanılıyordu. Sabah kahvaltı için restorana indiğimizde farklı milletlerden dağcıların oluşturduğu kahvaltı salonunda farklı ve güzel bir atmosfer içinde kahvaltılarımız yaptık. Sonrasında odalarımıza çıkıp eşyalarımı hazırladıktan sonra bizleri tırmanışın başlayacağı Çevirme köyüne götürecek araçları lobide beklemeye başladık, araçlar geldikten sonraki manzara inanılmazdı zirveyi yapıp otelde bekleyen dağcılar yeni gidecek olan dağcıları sanki bir anne babanın çocuğunu askere, üniversiteye uğurladığı gibi uğurluyor onlara şans diliyor ve arkalarından el salıyorlardı. Bu manzara sonrasında araçlarımıza binerek ile Çevirme Köyüne ulaştık.

Çevirme köyü girişinde araçlardan malzemelerimiz indirerek çuvallara koyarak bizleri bekleyen atlara yüklenip 3200 kampına taşınmak üzere hazırladık. Ağrı dağı tırmanışı 3 günde tamamlanan bir tırmanış bunun ana nedeni yükseklik ve basınç farkı sebebiyle oksijen oranının çok düşük olması ve insanların bu ortama alışma gerekliliği. Biz de eşyalarımız atlara yüklendikten sonra 3200 kampı yürüyüşü boyunca bize eşlik edecek olan Adem arkadaşımızla birlikte yola çıktık. Yoldaki manzaramız henüz ilk metreler olması sebebiyle bahardan farksızdı her taraf çiçek açmış, çimenler en canlı yeşilini bürünmüş mevsim baharın en güzel zamanıydı. Yürüyüş esnasında hem çevreyi tanımaya çalışıyor hem de molalar esnasında Adem arkadaşımızdan çevre ile ilgili bilgiler alıyorduk. 2. Mola yerimiz geldiğimizde Ağrı dağının ortasında butik bir el sanatları çarşısı bizi karşıladı. Burada çocuklar annelerini yapmış olduğu el işlerlini yoldan geçen dağcılara satmak ve harçlıklarını kazanmak üzere taşlardan oluşturdukları tezgahları üzerinde müşterilerini bekliyorlardı. Bizleri bekleyen çocuklarla tanışıp, yol boyu yiyeceğimiz olan kumanyalarımızı onlarla paylaştıktan sonra yolculuğumuz devam etti ve 2 saatin sonunda 3200 metre ana kampına ulaştık. Bizden yaklaşık bir saat sonra da atlarımızın gelmesi ile eşyalarımızı indirerek çadırlarımızı kurduk, üzerelerimizi değiştirdik ve bize sunulan çay eşliğinde bisküvilerimizi yiyerek yolculuğumuzun değerlendirmesini yaptık. Çadır düzeni alındıktan sonra artık ev sahibi gibi davranmaya başladık ve bizden sonra gelenleri karşıladık. Biraz dinlendikten sonra arkadaşlarımızla birlikte Aklimatizasyon (doğaya ve şartlara uyum yürüyüşü) yürüyüşümüzü yaptıktan sonra kampa geri döndük. Günün akşamında bizim için hazırlamam akşam yemeğimizi kampın mutfak çadırında yedik, sonrasında çaylarımızı içtiktik ve sabah yapacağımız 4200 tırmanışı için çadırlarımızda dinlenmeye geçtik.

Günün sabahında yapacağımız yürüyüş öncesinde çadırlarımız toplayıp malzemelerimizi 4200 kampına taşınmak üzere yine çuvallara koyarak hazır ettik, atlar eşyalarımızı yeni kampımıza çıkaracaktı. Bizim için hazırlanan kahvaltımızı yaptıktan sonra çevreyi tanıdığımız için 4200 kampına rehber olmadan tırmandık ve eşyalarımızı beklemeye başladık. Eşyalarımız geldikten sonra çadır düzeni yeniden alındı ve dinlenme akabinde yeni Aklimatizasyon (doğaya ve şartlara uyum yürüyüşü) yürüyüşümüzü geçekleştirerek yaklaşık 4600 metreye kadar çıktık. Bu yüksekliklerde en büyük sorun oksijen oranının düşük olması sebebiyle mide bulantısı yaşanması ve çok çabuk yorulma gerçekleşmesi. Yaptığımız yürüyüşlerin temek amacı da zirve günü bu sorunu en aza indirmekti. Kampa geri geldiğimizde rehberimiz gelmiş ve bizi karşılamıştı. Saat 15.00 civarı hazırlanan yemeğimizi yedik ve ondan sonra uzun sürecek olan zirve yürüyüşümüzü beklemeye başladık. Zaman çok zor geçse de sonunda beklediğimiz an olan yürüyüş anı geldi. Rehberimiz bizlere hava şartlarına göre elimizdeki malzemelerden hangilerini giymemiz, yanımıza neleri almamız gerektiği konusunda çok doğru bilgilendirmeler yaptı ve 01.08.2024 gecesi 00.40 itibariyle zirve yürüyüşümüz başladı. Kafa lambalarınız yakıp yürüyüşe geçtiğimiz ilk metreler sonrasında mola verdiğimiz zaman arkamıza dönüp baktığımız da karşılaştığımız görüntü muhteşem ve heyecan vericiydi. Diğer gruplar da bizimle hemen hemen aynı saatte yürüyüşe başlamıştı ve kafa lambalarının aydınlattığı yaklaşık 200 kişilik bir dağcı arkamızdan yürümekteydi. Yürüyüşümüz karanlığın ortasında önümüzden başka hiçbir yeri göremeden devam ediyordu. Saat 04.00 civarı hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlamış ve Ağrı Dağının zorlu şartları kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Ellerimizdeki eldivenlerimizin soğuktan yeterince iyi korumadığını anlamamız üzerine yedek eldivenlerimizi de giyerek soğuktan korunmaya çalıştık. Kar yüzeyi artık başlamıştı ve kramponlarımız takma vaktimiz gelmişti. Arkadaşlarımızla yardımlaşarak kramponlarımızı taktıktan sonra yürüyüşümüze daha rahat bir şekilde devam ettik. Yanımıza aldığımız termoslarımızdaki sıcak suyu bardaklara katarak çok az soğuk su ilave ederek içtik zira ortam çok soğuktu ve üşüme başlamıştı.

Yüksekliğin artması ile birlikte oksijen miktarı minimuma indi ve attığımız her adımda daha önce yaşamadığımız yorulmalar yaşadık bu da bizi zaman zaman mola vermeye zorluyordu. Rehberimize ‘’ Mehmet abi ne kadar kaldı’’ diye sorduktan sonra bana rehberimiz karşı bulutları gösterdi ve butluların arasından Ağrı Dağının zirvesi kendini gösterdi.. Yaklaşık 200 metre kadar mesafemiz olmasına rağmen zirveyi görmemiz bizlere bütün yoğunluğumuzu unutturdu.

Süleyman hocam anı kayıt altına almak için telefonunu açarak video çekmeye başladı zirve yürüyüşümüzün son anları kayıt altına alındı. Zirvenin son metrelerinde her ne kadar yorgun olsak da koşarak zirveye ulaştık ve dağların dağı, Türkiye’nin çatısı ağrı dağının zirvesinde arkadaşlarımıza coşku ile sarsıldık ve zirvemizi kutladık. Zirvedeki ruh halimizi anlatmak kelimelere sığmayacak nitelikteydi bir gün öncesinde Yaşam Boyu Spor grubu arkadaşımız Hüseyin Kara’nın vefat haberini almıştık ve bu nedenle ruh halimiz çok iyi değildi. Zirveye ulaşmanın sevinci ve arkadaşımız kaybetmenin üzüntüsü bir araya gelince sevinç ve hüzün göz yaşlarımız birbirimize karıştı. Rehberimiz de bizim halimiz gözleyip hayatta hiç görmediği ve tanımadığı bir insan için göz yaşı döktü. Bu ruh hali ve atmosfer içerisinde zirvenin zor şartları altında biraz daha kalıp fotoğraf ve video çekip şanlı bayrağımızı dalgalandırdıktan sonra inişe başladık. Son anda aklıma gelmesi üzerine çantamdan bir tane buff çıkararak zirveyi işaretleyen direk üzerine hatıra olarak bağladım ve inişe geçtik. Günün ilk zirvesini ben ve arkadaşlarım yaptık ve çok mutluyduk.

İniş yolumuz üzerinde gelen diğer gruplalra karşılaştık ve hiç tanımadığımız başka ülke vatandaşları bizi gördükçe hep birlikte alkışlayıp tebriklerini ilettiler. Kendileri de zirveye yaklaşmanın mutluluğunu yaşadılar.

Saat 07.39 itibariyle Süleyman Kılınç, Mustafa Göncü, Murat Sakallı, ben ve rehberimizden oluşan ekibimiz sağlıkla 4200 kampına ulaştık. Kampta hazır bekleyen çaylarımız içip bişeyler yerken dinlendik ve arkadaşlarımızda aynı gün içinde Doğubayazıt’a inip inemeyeceğimizi tartıştık zira yapılması gereken zirveden sonra 3200 kampın inip orada bir gün daha konaklamaktı. Rehberimizle yaptığımız istişare sonunda eşyalarımız Çevirme köyüne indirilmek üzere atlara yüklendi ve biz de Doğubayazıt merkeze ulaşmak için yola çıktık. Yaklaşık 5 saatlik yürüyüş sonunda çevirme köyüne ulaştık ve bizi bekleyen araçla birlikte şehir merkezine gittik. Saat 16.00 civarı merkezdeydik. Yemelerimizi yedikten sonra aracımıza binerek yaklaşık 180 km mesafede bulunan Van iline doğru yola çıktık. Amacımız sabahın ilk anlarında Van’ın meşhur kahvaltısı ile kendimizi ödüllendirmekti. Van’a yaklaştığımızda Vanlıların neden Van Gölü’ne deniz dediklerini daha iyi anlayacaktık. Gün batmaya yakın bizi karşılayan Van gölü gerçek bir deniz gibi büyük görünüyor ve gün batımı ile birlik bize eşsiz manzaralar sunuyordu. Bu görüntüler eşliğinde Van’a ulaştık konaklayacağımız Yüzüncü Yıl Üniversitesi konuş evine yerleştik. Günlerin sonunda duş alacak olmanın verdiği sevinçle temizlenip hazırlandıktan sonra Van merkeze yemeğimizi yemek üzere gittik. Van merkez çok güzel düzenlemiş caddeler ve sokaklardan oluşuyor. Özellikle İranlı turistlerin tatil yeri olarak kullandığı bir yer. Caddeleri çok uzun bir şekilde düzenlenmiş ve şehir canlılığına sahip bir il Van. Yemeğimizi yeyip şehir merkezini gezdikten sonra arkadaşlarımızla çaylarımızı içerken sabah Ağrı dağı zirvesini yaptığımız hatırladık ve yorgunluğumuz kendini hissettirdi. Konukevine geçip uykuya daldığımızda belki de hepimiz hayatımız boyunca en ihtiyaç duyduğumuz uykuyu uyuduk. Sabah uyandığımızda konukevinden ayrılarak sahil bandında yer alan Van Belediyesine ait soysa tesiste dillere destan Van kahvaltısını yaptık, geçekten güzel ve lezzetli bir kahvaltıydı yolu düşenlere tavsiye ederim.

Kahvaltı sonrası arık Seydişehir’e dönmek için geldiğimiz rotadan farklı bir rota çizdik dönüşümüz Hakkari , Şırnak Mardin güzergahı üzerinden Adana üzeri olacaktı. Van’dan Hakkari’ye geldiğimizde bizi hem şehrimiz Emre Özdemir karşıladı birlikte şehir merkezinde vakit geçirdikten sonra Şırnak’a gitmek üzere yola çıktık Hakkari Şırnak arası yolda asker ve polisimizin kahraman mücadelelerinin izlerini görerek yol aldık. Allah devletimize ,asker ve polisimize güç kuvvet versin. Şırnak’ı geçip Cizre’ye ulaştık ve akşam yemeğimiz burada yiyerek biraz dinlendik. Sonrasında Mardin üzeri yola çıktık sınır boyunca devam eden yolculuğumuz sonunda Nusaybin’e ulaştık Nusaybin Irak sınırının 0 noktasında yer alan bir şehir. Gecenin devamında dinlenen arkadaşlarımızın sırayla direksiyona geçerek aracımızı kullanmasıyla sabahın ilk ışılarında Adana’ya ulaştık. Adana’da Büyük saatin orada meşhur Adana ciğeri ile sabah kahvaltımızı yaparak Seydişehir’e doğru yola çıktık. Yaklaşık 3235 km sonunda sağ salim memleketimize ve evlerimize ulaştık.

Hepimize çok şey katan Ağrı Dağı Zirve etkinliğimiz süresince ülkemizin doğu bölgelerini de yakından tanımak görmek imkanı bulduk. Faaliyetimiz birlikte tamamladığımız arkadaşlarımız Mustafa Göncü, Süleyman Kılınç ve Murat Sakallıyı öncelikle tebrik eder, sonrasında bu etkinlik için kendilerine teşekkür ederim. Daha nice zirveleri birlikte görmek temennisiyle. 05.08.2024

Osman Kerpiç

banner205

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.