Otomotiv sektörü, son 2 yıldır tarihindeki en büyük krizlerinden birini yaşıyor. 2021 yılı başında başlayan yarı iletken elektronik krizi, bir diğer deyişle çip krizi, dünya çapındaki otomotiv üretimine büyük bir darbe vurdu.
Ardından gelişen süreçte, otomotiv endüstrisi farklı hammadde, tedarik ve lojistik gibi yeni krizler ile de karşı karşıya kaldı. 2022 Mart ayında patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı ise, sektörde yaşanan tedarik krizlerine bir yenisini ekledi.
Allianz Trade’in araştırmasına göre, başta çip olmak üzere, tüm bu krizler global otomotiv üretiminde 18 milyon adetlik kayıp yarattı. Çip krizinin sadece Avrupa otomotiv sektörüne maliyeti ise 2 yılda 100 milyar euroyu buldu.
Çip krizi sektördeki etkisini mali olarak gösterirken, tüketici nezdinde ise bayide araç bulamama şeklinde kendini belli ediyor.
Her ne kadar markalar kendi stratejisini oluşturup, krizden daha az etkilenmenin yollarını arasa da, özellikle Türkiye gibi tüketici talebinin yüksek olduğu pazarlarda, sıfır kilometre bir otomobil satın almak için aylarca sıra beklemek yaklaşık 2 senedir hayatın normal akışı haline gelmiş durumda.
'ÜRETİLEN OTOMOBİL FABRİKADA BEKLİYOR'
Otomotiv sektöründeki kriz tüm hızıyla devam ederken, Alman otomobil üreticisi Opel'den dikkat çeken bir açıklama geldi.
Opel Türkiye Genel Müdürü Emre Özocak, çip krizinin kendileri için artık bir sorun olmaktan çıktığını bildirdi.
Bayilerde talebi karşılayacak kadar araç olmamasının asıl sebebinin lojistik kaynaklı sorunlar olduğunu anlatan Özocak, "Çip krizi bizim için bitti. Marka olarak aylardır üretimde hammadde sıkıntısı yaşamıyoruz. Fakat lojistik tarafında zorlanıyoruz. Araçlar üretiliyor ama fabrikada beklemek zorunda kalıyor. Limanlar dolu, dolayısı ile otomobillerimizi gemi ile getirmekte sıkıntı yaşıyoruz. Bunu aşmak için de, ek maliyetlere katlanarak araçları demiryolu ile getirmek gibi farklı çözümler üzerinde çalışıyoruz" bilgilerini verdi.
'SATTIĞIMIZ ARACI TAKİP EDİYORUZ'
Markanın plug-in model ailesi GSe'nin İspanya'nın Malaga kentindeki lansmanında açıklamalarda bulunan Emre Özocak, sektördeki güncel gelişmeler hakkında da konuştu.
Önceki günlerde, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın, 13 distribütör ve 257 bayi hakkında 260 bin sıfır kilometre aracın satış sürecine ilişkin başlattığı incelemeyi değerlendiren Özocak, kendileri açısından bir sorun olmadığını çünkü araç sattıkları müşteriyi takip ettiklerini bildirdi.
Özocak, "Geldiği anda aracını müşteriye teslim ediyoruz. Dolayısıyla müşteriyi yakinen takip ediyoruz. Mart ayından beri, ikili üçlü alım yapan müşteriler için sistemimize bir filtre koyduk. Bu müşteriler galerici mi, spotçu mu yoksa yatırım için mi alıyor, bunu takip etmeye başladık. Çoklu satışlarda bayilerimizi bir arayıp sorguluyoruz. Çünkü gerçekten araçların perakende müşterisine gitmesini istiyoruz. Bunu da haftalık bazda takip ediyoruz. Ürün birikmesi, yığılması gibi bir durum olmuyor. Şeffaf ve açık bir şekilde süreci yönetiyoruz" dedi.
'AVRUPA'DAKİ RESESYON TÜRKİYE'YE FIRSAT YARATTI'
Opel Türkiye Genel Müdürü, Alman markanın gelecek hedeflerinde de bahsetti.
Bu yıl yüzde 40 büyümek istediklerini belirten Emre Özocak, "Opel'in toplam satışlarının yüzde 6’sı Türkiye'de yapılıyor. Adet olarak baktığımızda Türkiye Opel’in en büyük 5'inci pazarı. 2023'te, 800 bin adetlik toplam pazarda 52 bin araç satarak yüzde 6.5 pazar payı hedefliyoruz" dedi.
2022 sonuçlarına göre, Opel dünyasında Almanya 158 bin adet ile birinci, İngiltere 111 bin adet ile ikinci, İtalya 51 bin adet ile üçüncü, Fransa 43 bin adet ile dördüncü ve Türkiye 37 bin adet ile beşinci en büyük pazar konumunda. Alman markanın Türkiye biriminin 2023 için belirlediği hedefin ise, Türkiye'ye basamak atlatma ihtimali oldukça kuvvetli.
Bu ihtimal hakkında da soruları yanıtlayan Özocak, Avrupa pazarlarındaki daralmaya işaret ederek, Türkiye'nin Opel satışlarında İtalya'yı geçerek 3'üncü en büyük pazar olabileceğini söyledi.
Özocak, "Avrupa pazarında yüzde 10-12 civarında bir küçülme var. Avrupa'daki pazar sıkışıklığı Türkiye olarak bize fırsat yaratıyor. Dolayısı ile, Avrupa'daki resesyon bizi harekete geçirdi ve Almanya'daki Opel genel merkezini ikna ederek istediğimiz adetleri almaya yönelik adımlar attık. Pazarın en az 3 yıl daha bu tempoda devam edeceğini öngörüyoruz" dedi.
400 BİN TL'LİK FARK YÜZÜNDEN TÜRKİYE'YE GELMEYECEK
Öte yandan, Avrupa lansmanı Malaga'da yapılan Astra GSe ve Granland GSe'nin Türkiye'ye getirilmeyeceğini de belirtelim.
Opel Türkiye Genel Müdürü Emre Özocak, her iki plug-in hibrit otomobilin de Türkiye'ye gelmesi durumunda içten yanmalı versiyonlara göre 400 bin lira daha pahalı olacağını vurgulayarak, bu yönde bir karar aldıklarını açıkladı.
Plug-in hibrit motorlu otomobiller yerine tam elektrikli araçlara yöneleceklerini kaydeden Özocak, "Elektrikli araç pazarını 2023’te 25-30 bin arasında öngörüyoruz. Elektrikli Corsa ve Mokka 2022'de Türkiye'ye geldi, Aralık sonuna kadar 84 adet elektrikli araç sattık. Elektrikli otomobil pazarında şuan 10’uncuyuz, hedefimiz ilk 5’e girmek. Yılın ikinci yarısında elektrikli Astra Türkiye'ye gelecek" bilgilerini verdi.
'TÜRKİYE'YE ÖZEL ARAŞTIRMA YAPIYORUZ'
İspanya'daki etkinlikte, Opel'in Global Ürün Müdürü Tobias Gubitz ile de temaslarımız oldu. Markasının gelecek vizyonunu anlatan Alman yönetici, Türkiye'nin Opel için öneminden bahsetti.
Türkiye'deki Opel satışlarının artıyor olmasının Almanya'daki genel merkezde karşılık bulduğunu anlatan Gubitz, "Türkiye Opel için Orta Doğu pazarına girişin anahtarı. Türkiye'de Stellantis'in en büyük ikinci markasıyız, Alman olduğumuz için tüketici bizi daha rahat kabul ediyor ve bunu sürdürmek istiyoruz" dedi.
Yeni model geliştirirken Türkiye'ye özel araştırma yaptıklarını da kaydeden Tobias Gubitz, yerli üretim Opeller için de kapıyı açık bıraktı. Gubitz, "Türkiye'de üretim yapmak her zaman gündemimizde. Maliyetler görece düşük ve üretim kalitesi yüksek" ifadelerini kullandı.
2 YENİ MODELİN ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
Tobias Gubitz, Opel'in geleceği hakkında da çeşitli bilgiler verdi.
En geç 2024 başında mevcut ürün gamında mild-hibrit motorları Türkiye'de satışa sunacaklarını anlatan Alman yönetici, kısa süre önce ömrünün sonuna gelen Insignia modeli hakkında da dikkat çeken bir bilgi verdi.
Opel'in Insignia'nın yerini alacak yeni bir D-segment otomobil üzerinde çalıştığını anlatan Gubitz, "Muhtemelen farklı bir isim de olacak. Güncel trendleri takip eden bir otomobil görecekseniz" diyerek, yeni modelin crossover izleri taşıyacağının ip ucunu verdi.
Yeni Grandland için çalışmaların sürdüğünü de sohbet sırasında açıklayan Opel'in Global Ürün Müdürü Tobias Gubitz, "Grandland yeni neslinde daha büyük bir araç olacak, ama 7 kişilik versiyon sunmayı planlamıyoruz. 7 kişilik SUV isteyenler için kardeş markamız Peugeot'un 5008 modeli var" dedi.
Sonuç olarak, Stellantis'in Alman temsilcisi Opel, Türkiye'deki performansından memnun gibi görünüyor. Bu durum, Alman üreticinin önümüzdeki dönemde Türkiye'ye daha fazla araç göndererek, pazar payını yukarı taşımak için agresif bir strateji izlemesine yol açacak gibi görünüyor.
Bu noktada, Stellantis bünyesindeki Citroen ve Alfa Romeo'nun global CEO'larının, kısa bir süre önce Türkiye hakkında yaptığı açıklamaları da bir kez daha unutmamak gerek. Hatırlanacak olursa her iki markanın CEO'su da, Türkiye'nin yakın bir gelecekte kendi markaları açısından global pazarda üst sıraya çıkacağını bildirmişti.
Bu açıklamalar, yeni öğrendiğimiz Opel cephesindeki hedefler ile alt alta konulduğunda, Stellantis'in daralan Avrupa pazarını Türkiye ile telafi etmek istediği anlamına geliyor.
Kim bilir, belki de Türkiye'de artacak satışlar Stellantis'in sadece Fiat için üretim yapan Bursa'daki Tofaş fabrikasına daha farklı görevler vermesine yol açabilir.
KAYNAK: HABERTÜRK