Marifetname; Erzurumlu İbrahim Hakkı tarafından H.1170 (1757) yılında oğlu Seyyid Ahmed Naîmî için kaleme alınmıştır. Eserin yazılış amacının; Dünya ve âhiretin insan için, insanın da yaratıcısını bilmek için halk edildiğini, ancak rabbi bilmenin nefsi bilmeye, nefsi bilmenin de kişinin hem kendi maddî varlığını hem fizik âlemini bilmesine bağlı olduğunu söyleyen müellif bu sebeple eserinde astronomi, fizyoloji, psikoloji ve hikmetin yanı sıra kalbî ilimlerden ve irfan alanından faydalanarak açıklamalar yapmıştır. Kitabının bir giriş (mukaddime), üç ana bölüm ve bir sonuç (hâtime)tan oluştuğunu belirten İbrâhim Hakkı, oğlunun şahsında okuyucularına eserden çıkaracağı sonuçları, alacağı dersleri özet halinde anlatmaktadır. Mârifetnâme tasavvuf, ahlâk, kelâm ve fıkıh gibi ilimlerle, aritmetik, geometri, astronomi, fizyoloji ve psikoloji gibi disiplinlere dair dönemindeki bilgi ve kültürel birikimi ansiklopedik üslupta ele alan bir eser olup müellifin astronomi, coğrafya vb. alanlardaki yeni bazı gelişmelere vukufunu da göstermektedir. Tasavvufî-ahlâkî bölümlerdeki ifade ve üslûp özelliği onun samimi müslümanlığını, tasavvufî ilkelere kalbi bağlılığını yansıtmaktadır. Mârifetnâme’nin İbrahim Hakkı’nın en önemli eseri olduğu bilinmektedir.
Eserin birçok yazma nüshası bulunmaktadır. Sadece Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki nüshalarının sayısı yirmiyi aşmaktadır. Mârifetnâme’nin yazma nüshalarından bir tanesi de Seydişehir’de kişisel bir arşivde yer almaktadır. Yakından inceleme imkânı bulduğumuz kitap 19.5x30.5 ebatlarında, açık kahverengi meşin kaplı mukavva ciltli, cildi kısmen yıpranmış, üst ve alt kapağı altın yaldız bitki dalları motifli, her iki kapağa da katı oyma tekniği uygulanmış, İlk sahifesi altın yaldız bezemeli, kağıdı aherli krem kağıt, sahifeler 29 satırlı olarak toplam 722 sahifeden oluşmaktadır. El yazma hattı talik olup kitap içerisinde harita, şekil ve tablolara renklendirilmiş halde yer verilmiştir (Bu nüshanın bir yazma eser uzmanı tarafından incelenmesi elzemdir). Mârifetnâme’nin Seydişehir’deki bu nüshasının metin dışında kalan boş sayfalarındaki düşülmüş notlar önem arz etmektedir. Şöyle ki arka kapak iç sahifesinde kitabın ilk sahibinin ismi kırmızı mürekkeple şu ifadelerle yer almaktadır: “Bu kitabın sahibi merhum Sultan Mustafa Han Hazretlerinin Validesi Sineperver Valide Sultan-ı Aliyüşşan Hazretlerinin Cariyesi Şemsi Hiram Kalfa. Kıraat eden ihvana Tenri emaneti olsun ki bu mezkur olan üç kişiye hayır dua zikr ede”. Kitabın sahibi Şemsi Hiram Kalfa’dır. Kendisi Osmanlı Padişahı IV.Mustafa Han’ın Annesi Sîneperver Ayşe Sultan’ın cariyesidir. Merhum Sultan Mustafa’ya, Annesine ve kendisine, okuyanların Tanrı emaneti olarak hayır dua etmelerini istemektedir. Yazının altında Şemsi Hiram kalfa’nın mührü yer almaktadır. Kitabın 722.sahifesindeki ketebe kaydında eseri istinsah eden, Mustafa Efendi oğlu Ahmet isimli bir hattattır. Yazılış tarihini ise 25 Zilhicce 1227 (30 Aralık 1812) olarak belirtmiştir. Kitabın bundan sonraki serancamı ise hayli ilginçtir. “İstefhabehu El Fakir Hüseyin Nesim Katib-i Muhasebe-i Evvel El Memur Bi Ruznamçe-i Tophane-i Amire Fi sene 1247” ifadelerinden İstanbul’da Tophane-i Amire Ruznamçecilerinden (Defterdarlık memurlarından) Hüseyin Nesim adındaki kâtibin 1831’de kitabın yeni sahibi olduğunu görüyoruz. Kitabın üçüncü sahibi ise Abdullah Eşref isimli bir zattır. İsmini mühründen tespit ettiğimiz bu kişiye dair malumat sahibi değiliz. Yalnızca kitabın 23 Safer 1269 (6 Aralık 1852)’da pederinden kendisine miras kaldığını belirtmiştir. Diğer bir notta ise “He’zel kitab Hikmet-i nisab ve indel enam makbul ve müstetap bahsül minel garaib ve men talea veffegahü. 12 Kanun-ı evvel sene 309 (24 Aralık 1893) ifadesi yer almaktadır. Bu kitabın Seydişehir’e nasıl geldiği sorusu bizi düşündürmüştür. Bu sorumuza diğer bir kayıtta geçen “İstefhabehu El Fakir Esseyyid İsmail Hakkı sekenehü Seydişehri” ifadeleriyle cevap bulmuş olduk. Seydişehir’de ikamet eden İsmail Hakkı Efendi kitabın son istifade edeni yani sahibidir. Altındaki mühürde de ismi açık bir biçimde okunmaktadır. Böylece kitap sonraki yıllarda Seydişehir Müftüsü olacak olan İsmail Hakkı Efendiye geçmiş görünmektedir. İsmail Hakkı Efendi’ye ait olan ön kapak iç sahifedeki bir kayıtta ise Seydişehir’de Tahsin Efendi Hanın’da görülen bir dava kaydı not edilmiştir.Derkenarda, Tahsin Efendi Hanını kiralayan Seydişehir Kasabası sakinlerinden Hacı Kadıoğlu Said Efendi ile Bağralı Kalaycıoğlu Kara Mevlüt Ağaların davasının özeti 13 Ağustos 1895 tarihli olarak yazılmıştır. Kitabın bundan sonra da el değiştirmiş olduğu anlaşılıyor.
Tarih ilmi eriştiği yeni belgeler sayesinde bir devre ışık tutmaya devam ediyor. Seydişehir’de bulunan Mârifetnâme’nin bu el yazma nüshası bu yönüyle son derece kıymetlidir. Kişisel arşivlerde benzeri vesikalara ulaşmak arzusu, çalışma heyecanımızı canlı tutmaktadır. (Ahmet Bin Mustafa Efendi, “Marifetname”, 25 Zilhicce 1227 (Seydişehir Nüshası); Bekir Topaloğlu, “Marifetname”,TDV İslam Ans.,Cilt 28,sayfa 57-59,Ankara 2003; H.S. (D.T.1964) ile yapılan 10.12.2021 tarihli görüşme).