Kabine Toplantısı'nın ardından ulusa seslenen Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı Bölgesi'nde polislerimize yönelik son saldırının ve topraklarımızı hedef alan tacizlerin artık bardağı taşırdığını belirterek, en kısa sürede gerekli adımların atılacağını ifade etti.
Erdoğan, "Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri, ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız." ifadelerini kullandı.
Peki; Başkan Erdoğan'ın açıklamasının ardından Türkiye bölgede ne gibi adımlar atabilir? Suriye'de Türk askerinin bulunduğu bölgede neler oluyor? İdlib'de son durum ne? Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ, konuyla ilgili Sabah Gazetesi'ne açıklamalarda bulundu.
"BUNUN KARŞILIĞI DİREKT HAREKAT VE OPERASYON"
Başkan Erdoğan, Suriye'de gerekli adımların atılacağını ifade etti. Türkiye bölgede ne gibi adımlar atabilir?
Bunun karşılığı direkt harekat ve operasyon. Sorunları çözmek için iki yol var. Diplomatik ve askeri. Türkiye diplomatik tüm yolları denedi. Bununla ilgili her türlü yolu denememize rağmen bir türlü mesafe katedemedik. O zaman geriye dönüp baktığınızda elinizde bir tek argüman kalıyor. O da harekat. Bizim bütün amacımız süreci askeri operasyonlara döndürmeden masa başında çözmek. Bu konuda eliniz bağlandığı takdirde yapacak bir şeyiniz kalmıyor. Acilen hem Irak'a hem Suriye'ye bir harekatın düzenlenmesi lazım. Bunu günlerdir dillendiriyorduk. Şöyle bir yol haritası çizmiştim: Sincar-Mahmur ve Kandil üçgeninde başlayan büyük harekat, burada gerekli sonuç alındıktan sonra istikamet Suriye. Terörün son nefesini vereceği yer Suriye olacak demiştim.
Denklemi kurmadan önce Kamışlı'ya yapılan roketli saldırılar yoktu. Şimdi süreci terörle mücadelede sonlandırmak üzeresiniz. Birileri de sizi çaresizlikten en başa çekmek arzusunda. En başa çekmek arzusunda olanların da içeride ve dışta uyguladığı siyaset ne? İçeride Kürt sorununu yeniden ısıtıp milletin önüne sunmak. Dışarıda da daha önceden olduğu gibi roketli saldırılarla sınırlarımızın tacize uğraması. Bunun tek yolu, geniş çaplı bir harekatı bir an önce uygulayarak buradaki teröristleri yerle bir etmek. Türkiye'nin elinde o imkan ve kabiliyet var. Saha bilgisi var. Biz şu an Irak ve Suriye'de hangi ilde hangi taşta hangi çapulcu var, kimler destek veriyor biliyoruz.
Bu tür harekatlarda çok önceden sahanın çalışması yapılır. Bunlar masa başında haritalara aktarılır. Orada harekata katılacak Mehmetçiğin zihnine tüm bilgiler işlenir. Bir tek güncel bilgilerle revize edilir. Gün ve saat gelince, Başkomutan'dan emir gelince harekat başlar. Daha önceki 3 harekatta bunu yaşadık.
"ERKEN HAREKAT HAYAT KURTARIR"
Türkiye bu adımları atmazsa ne gibi tehlikelerle karşı karşıya kalabilir?
Ben terörü kansere benzetirim. Kanserde erken teşhis hayat kurtarır. Burada da aynı mantık geçerli. Erken harekat hayat kurtarır. Geciktiğinizde içinden çıkılamaz bir hal alır ve artık yapmak istediğiniz harekatı da yapamayacak hale gelirsiniz. Şartlar şu an harekata ve operasyona müsait. Daha fazla başkaldırmadan, daha fazla bunlar yapılanmadan, daha fazla halk üzerindeki etkiyi artırmadan bir an önce operasyon yapılmalı. Ve nokta odaklı hedefler yerle bir edilmeli. Denizden gelen bir dalga kumdan yapılan evleri nasıl dakikalar içinde alıp götürüyorsa, aynı şekilde bunların aylardır yaptıklarını bir anda yerle bir edebilirsiniz. Şu an o zaman. Çok geç kalınmaması lazım. Geç kalınırsa iş kanserleşir. Yapılmazsa daha büyük bedellerle daha büyük maliyetle bir operasyon gerçekleştirmek zorunda kalırız.
"DÖRT BENZEMEZ EL ELE VERMİŞ..."
Suriye'de Türk askerinin bulunduğu bölgede neler oluyor?
Karşı tarafın bütün amacı şuna kurulu; İdlib-Tel Rıfat ve Münbiç'ten Türkiye'nin normalleştirdiği bölgelere inanılmaz saldırılar var. Bunu yapanlar Rusya, ABD, rejim ve İran. Bu dört benzemez el ele vermiş. Türkiye'ye hasmane bir tutumla saldırıyorlar. Amaçları birden fazla.
Bir; İdlib'den başlayarak bir göç dalgası oluşturmak ve Türkiye'de iç siyasetteki 2023 kamuoyunu hareketlendirmek.
İkinci; Türkiye'nin normalleştirdiği ve Suriye'de domino etkisi yapmaya müzahir olan coğrafyada tekrar süreci başa döndürmek. Yani buradaki insanları, 'Burada güvenlik yok, burada barınamazsınız?' korkusuyla Türkiye'ye göçe zorlamak ve bölgenin demografik yapısıyla oynamak. Suriye'nin kuzeyi Arap ağırlıklıdır. Buraya genellikle dışarıdan, başka kökenli ve bu toprakların yapısı olmayan insanlar yerleştirilir. Burada planlı programlı uzun vadeli bir oyun var. Türkiye buradaki oyunu daha fazla seyretmemeli. Yılanın başını daha erkenden koparmalı ve ağacı yaşken eğmeliyiz. Dolayısıyla normalleşen bölgelerde huzuru bozmak için askerlerimize ve sivillere saldırılıyor. Sivillere saldırarak bu coğrafyadan gitmelerini istiyorlar. Askerlerimize saldırılarla 'Buraya vermiş olduğun desteği kes ve ülkene dön' mesajını vermeye çalışıyorlar.
İDLİB'TEKİ SON DURUM
İdlib'de de aynı tablo yaşanıyor. Doğrudan sivilleri hedef alan saldırılar var. Türk askerine saldırmaya cesaret edemiyorlar. Orada doğrudan sivilleri hedef alan saldırılar var ve kılıfı da terörle mücadele. Bu ülkeler; Rusya, İran… Bunların hepsi yalan. Orada yapılmış en ufak bir terör saldırısı yok. Türkiye mutabakattaki görevlerini yerine getiriyor. Bunlar mutabakata aykırı bir şekilde, bölgeyi korumak yerine ateş altına alıp terörize eden bir yapı haline dönüşmüş durumunda. Burada amaç insanları, Türkiye sınırına doğru göçe zorlamak. Burada sistematik bir saldırı söz konusu. Hepsinin amacı, Türkiye'yi bölgede devre dışı bırakmak ve halkı göçe zorlamak."
KAYNAK: SABAH