İngiltere’de pandemi ve Brexit (Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılması) nedeniyle kamyon şoförü sıkıntısı yaşanması, artan enerji fiyatlarının gıda sektörünü vurması nedeniyle panik alışverişi devam ediyor. Hükümet yetkililerinin tüm uyarılarına rağmen, marketlerde raflar boşaldı. Birçok benzin istasyonu, ellerinde yeterli gaz ve benzin olmadığından dolayı kepenk kapadı. Uzaktan bakıldığında, ülkede müthiş bir kıtlık manzarası hâkim.
JOHNSON’DAN ÖZEL ATAMA
Başbakan Boris Johnson, çarşamba günü Manchester’da Muhafazakâr Parti konferansında yaptığı konuşmada, ülkede ekonomik kriz olduğu yönündeki söylemleri reddederek, yaşananları “Salgın krizinden sonraki dev uyanıştan beklenebilecek zorlanmalar” diye niteledi. Dün ise İngiltere’nin en büyük süpermarket zinciri Tesco’nun eski yöneticisi Sör Dave Lewis’i, ülkedeki Tedarik zinciri krizini aşmak üzere görevlendirdi. Hali hazırda küresel tedarikte sıkıntılar olduğunu ve sektörle iletişim halinde olduklarını söyleyen Boris Johnson, Lewis’in krize kısa ve uzun vadeli çözümler getirmesini beklediklerini söyledi.
KRİZİN ÜÇ SEBEBİ
İngiltere’deki tedarik krizinin ne kadar süreceğine ya da nasıl çözüleceğine dair birçok farklı tahmin olsa da, krize gerekçe olarak üç ana sebep gösteriliyor.
1- BREXİT’İN ARTÇISI: Bunlardan ilki, Avrupa Birliği’nden ayrılmasının ardından İngiltere’de çalışma vizesi için puana dayalı sisteme geçilmesi ve bunun da ülkede istihdam açığı yaratması. Öyle ki, başta ağır yük aracı şoförleri olmak üzere, ülkede depolama ve paketleme alanlarında da tedarik zincirine etki eden insan kaynağı açığı bulunuyor. İngiltere özellikle petrol tankeri şoförleri, gıda kamyonları şoförleri ve kümes hayvanları çalışanları için kısa dönemli vize vermeye hazırlanıyor. Çünkü ülkede en büyük endişelerden biri aralık sonundaki Noel’de sofraların hindisiz kalması.
2- ENERJİ KRİZİ: Avrupa’yı etkileyen enerji krizi İngiltere’yi de yakından ilgilendiriyor. Zira İngiltere’deki doğalgazın yüzde 48’i ülkede üretilirken, yüzde 47’si ise Avrupa’daki enerji boru hatları üzerinden Ada’ya ulaştırılıyor. Sadece yüzde 5’i farklı bölgelerden tankerlerle ülkeye getiriliyor. Avrupa’ya doğalgazın yüzde 35’i ise Rusya’dan ithal edilirken, bu doğalgazın yüzde 78’i kuzey Avrupa’ya dağıtılıyor. Dolayısıyla enerji alanında yaşanan en ufak bir dalgalanma, İngiltere’deki enerji fiyatlarını ve tedarik zincirini derinden etkiliyor. Son olarak, Rus enerji devi Gazprom’un, Batı Avrupa ülkelerine ‘Yamal-Avrupa’ boru hattı üzerinden iletilen gaz miktarını üçte bir oranında düşürmesi Britanya’da da büyük yankı buldu.
3- PANİK HAVASI: Vatandaşı etkileyen panik havası tüketimde de karşılığını buluyor. Ekonomi ve enerji tahminlerinde ibrenin olumsuza dönmesi, tüketicilerde ‘kıtlık endişesi’ olarak karşılık buldu ve marketlerde önlenemez bir panik alışverişi baş gösterdi. Hatta, Boris Johnson’ın da başında olduğu Muhafazakâr Partili bazı vekillerin de panik alışverişi yaparken görüldüğü iddia edildi. Ülkedeki pekçok süpermarkette raflar hızla boşalırken, okul yemekhanelerine uzun vadeli olması beklenen gıda krizi nedeniyle kuru ve dondurulmuş gıda stoğu yapmaları uyarısında bulunuldu.
HÜKÜMETE ‘ÜRETİM DURUR’ UYARISI
SALGIN sonrası ekonomik canlanmayla birlikte Avrupa’da doğalgaz fiyatları yüzde 400 artarken önceki gün İngiltere’de üretimde doğalgaz enerjisine bağımlı olan çelik, cam, seramik ve kâğıt sektörü temsilcileri artan doğalgaz fiyatlarına bir çare bulunmazsa yükselen enerji fiyatları nedeniyle üretimi durdurmak zorunda kalacakları uyarısında bulundu. Doğalgaz yan ürünleri de gübreden gazlı içeceklere, hayvan kesiminden ürünlerin saklanmasına kadar birçok alanda kullanılıyor. Bu nedenle girdi fiyatlarındaki artışın tüketiciye de pahalıya patlayacağı ve bunun da enflasyonist bir baskı yaratacağı yorumları yapılıyor.