- "Bidon ile geceden sabaha kadar su üzerinde dolandım. Gece soğuğu vardı ve ayaklarıma çok kramp girdiği anlar da oldu, hareket edemedim. O esnada beni kurtaran yine şamandıra olarak kullandığımız bu bidon oldu"
- "Beni hayata bağlayan bu bidon oldu. Şimdi sağ olsun arkadaşlar bidonu çıktığım kıyıdan getirdi. Ömür boyu bir anı olarak kalacak yanımda, saklayacağım"
Konya’nın Beyşehir ilçesinde, balık tutmak için göl sularına ağ serdiği esnada dengesini kaybedip teknesinden düştükten sonra kendisinden haber alınamayan ve yaklaşık 22 saat sonra yüzerek ulaştığı kıyının yakınlarında bulunan Mevlüt Uyanık, can yeleği vazifesi gören bir bidonla hayata tutundu.
Beyşehir Öğretmenevi'nde aşçı olan ve çocukluk yıllarından bu yana da teknesiyle babasından miras balıkçılık mesleğini sürdüren 32 yaşındaki Mevlüt Uyanık, 10 Ağustos Salı günü arkadaşlarıyla ayrı ayrı teknelerle Beyşehir Gölü'nde ava çıktı.
Uyanık, göl ortasında aniden başlayan şiddetli fırtınanın etkisiyle dalgalar da şiddetlenince, diğer teknelerle açılan arkadaşlarının görüş mesafesinden uzak bir noktada, dengesini kaybederek suya düştü.
Gölde fırtınaya yakalanan arkadaşları, ihbar üzerine bölgeye sevk edilen jandarma asayiş botu tarafından kurtarılırken, Uyanık ve kayıp teknesi su yüzeyinde, su altında ve havadan yapılan aramalara rağmen bulunamadı.
Arama çalışmalarında 22 saate ulaşıldığında Uyanık, kilometrelerce kulaç atarak ulaştığı Karaburun Plajı açıklarında sesini görevlilere duyurmayı başarınca kurtarıldı.
Yaşadıklarını ve nasıl hayatta kaldığını AA muhabirine anlatan Uyanık, balıkçıların avlanma esnasında ağlarının yerini bulabilmek için "şamandıra" olarak kullandıkları su bidonuna tutunarak hayatta kalmayı başardığını söyledi.
Göl sularına düşünce dalgaların teknesini götürdüğünü ama boş bidonu su yüzeyinde gördüğünü aktaran Uyanık, şöyle devam etti:
"Bidonu ağlardan çözdüm. Bidon ile geceden sabaha kadar su üzerinde dolandım. Gece soğuğu vardı ve ayaklarıma çok kramp girdiği anlar da oldu, hareket edemedim. O esnada beni kurtaran yine şamandıra olarak kullandığımız bu bidon oldu. Yüzme biliyordum. Susuzluğumu giderecek, midemin açlığını bastıracak kadar gölden su içtim ama tekneden düştükten sonra su yutma gibi bir şey olmadı. Ciğerlerimiz temiz çıktı çok şükür. Beni hayata bağlayan bu bidon oldu. Şimdi sağ olsun arkadaşlar bidonu çıktığım kıyıdan getirdi. Ömür boyu bir anı olarak kalacak yanımda, saklayacağım."
- "Belki hayattan kayıp gidecektim"
Uyanık, kurtulacağına dair umutlarını hiç yitirmediğini, su yüzeyinde arama çalışmalarına katılan ekipler ile havadan tarama yapan askeri helikopteri gördüğünü ancak fark edilmediğini belirterek, "Karaburun Plajı'na yaklaştığımda, bağıra bağıra sesimi duyurmaya çalıştım. Allah razı olsun bir kişi duydu, 'Bekle geliyoruz’ dedi. Botla çıkıp geldiler ve beni kıyıya çıkardılar. Açlıktan ve saatlerdir yüzdüğüm için yorgunluktan bitkin düşmüştüm." diye konuştu.
Göldeki 22 saati bidon üzerinde kulaç atarak geçirdiğini dile getiren Uyanık, "Şu anda sağlık durumum iyi, bir sıkıntım yok. Sadece ayakta ve boyun bölgemde bir gerilmeler var. O da geçecek inşallah." ifadelerine yer verdi.
Yaşadığı olayın ardından balıkçı meslektaşlarına da tavsiyelerde bulunan Uyanık, "Her şeyden bir ders çıkarmak lazım. Balık avına mutlaka iki kişi gitsinler. Gidemiyorlarsa da can yeleklerini mutlaka giymeleri ve kullanmaları lazım. Çünkü, ben bu bidonu bulamasaydım belki hayattan kayıp gidecektim. Can yeleği görevi gördü benim için." ifadelerini kullandı.
Arama kurtarma çalışmalarına katılan ekiplere ve kendisi için dua eden herkese teşekkür eden Uyanık, "Allah bin kere razı olsun hepsinden. Sağ olsunlar sevenimiz varmış, aramışlar. Yaşayacak, soluyacak nefesimiz varmış." dedi.
- "Dayanacak gücüm kalmamıştı artık"
Eşine sağ olarak kavuşmanın sevincini yaşayan Teslime Uyanık da eşinden haber alınamazken hayatının en zor bekleyişini yaşadığını belirterek, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Çok ağladım, üzüldüm. Saatler geçtikçe herkes kötü haber bekliyor gibiydi. Dayanacak gücüm kalmamıştı artık. Kendimi iyice bırakmışken bir telefon çaldı. Zaten ailemi de çağırdılar, onlar koşturarak gitti. Herkes gidince, 'Beni de alın, ben de arayacağım.' dedim. Sonrasında 'Kötü haber aldılar' diye düşündüm. Telefon çalınca 'Mevlüt'ü bulduk' deyince, 'Mevlüt'ümün sesini duymak istiyorum' dedim. Tabii biraz yorgundu, sesi fazla çıkmadı ama sesini duymak yeterli geldi. 'Mevlüt yaşıyor' dedim. Allah kimseye yaşatmasın böyle bir acı."