Kanada’da “İlk Millet (First Nation)” olarak bilinen yerli halk, bulunan çocuk mezarlarını, kendi toplumları içinde neredeyse bir asırdan fazla süredir kulaktan kulağa dolaşan yatılı okullardaki çocuklarla ilgili trajik hikayelerin somut delileri olarak görüyor.
AA, sadece Kanada’da değil bütün dünyada şaşkınlığa neden olan yatılı kilise okullarının bahçelerinde bulunan yerli halkın çocuklarına ait kayıt dışı mezarları yerinden incelemek ve yerli halkın nabzını tutmak için bölgeye gitti.
Okulun yeri kırsal bölgede
751 çocuk mezarının bulunduğu Marieval Yatılı Kilise Okulu, Sakatchewan’ın başkenti Regina’nın yaklaşık 165 kilometre doğusunda, neredeyse ıssız bir bölgede bulunuyor.
Cowessess First Nation Yerlilerine ait söz konusu topraklarda yaklaşık 4 bin civarında kişinin yaşadığı belirtiliyor. Çevrede elektrik direkleri ile tek tük evlerin olduğu geniş kırsal arazide toplu yerleşim yeri görmek oldukça zor.
Bölgede mobil telefonlar zorlukla çalışırken, akaryakıt veya market alışverişi ihtiyacı nedeniyle en yakın toplu yerleşim yeri veya kasabaya ulaşmak için araçla yaklaşık 50 kilometre yol gitmek gerekiyor.
Mezar yerleri ufak bayraklarla işaretlendi
1890’larda Katolik misyonerler tarafından kurulan ve devlet tarafından finanse edilen Marieval Yatılı Kilise Okulunun bulunduğu alan şu an boş bir arazi şeklinde. Okulun 1990’larda Cowessess First Nation Yerlilerine devredildiği, sonra yıkılarak ortadan kaldırıldığı belirtiliyor.
751 çocuk mezarının bulunduğu eski okulun bahçesindeki arazide, toprağın derinine nüfuz eden radarlarla tespit edilen her mezar, başına ufak renkli bayraklar ve güneş enerjili lambalar dikilerek işaretlendi.
Mezarların olduğu alanda, Cowessess First Nation Yerlileri yönetimi tarafından görevlendirilen bir toplum üyesi nöbet tutuyor. Bu toprakların yönetiminin tamamen Cowessess First Nation Yerlilerine ait olduğu, Kanada hükümetinin, gerekli finansal destek dışında buradaki yönetime karışmadığı kaydediliyor.
Yerli halk, kayıt dışı çocuk mezarlarını yerlilere karşı uygulanan kötü politikaların delili olarak görüyor
Marieval Yatılı Kilise Okulu bölgesinde 751 çocuğa ait ceset kalıntılarının bulunduğu mezarlık alanına medya mensuplarının girmesine sıcak bakılmıyor.
Cowessess First Nation Konseyi Üyesi Jonathan Lerat tarafından olay yerine giden AA'ya verilen basın rehberinde, medya çalışanlarından mezarların olduğu bölgeye yaklaşmamaları, fotoğraf veya video çekmemeleri, yerli halkla konuşmamaları ve onlara soru sormamaları istendi.
Ancak AA muhabiri, medyadan uzak tutulmaya çalışılan etrafta bulunan az sayıdaki toplum üyelerinden iki kişi ile görüşmeyi başardı.
İsminin Ruth olduğunu söyleyen ve kendini koyu bir Katolik olarak tanımlayan yaşlı bir kadın, 1948’den 1950 ortalarına kadar kendisinin de yatılı kilise okulunda öğrenci olarak kaldığını ancak konuşulanların aksine kötü bir muameleye uğramadığını aktararak yatılı kilise okullarında ölen çocukların genelde hastalıktan hayatını kaybettiğini öne sürdü.
Üzerinde geleneksel kıyafet ile alanda bulunan çocuk mezarlarının başına gelerek dua eden ve ismini vermek istemeyen yetişkin yerli bir erkek ise bölgede faaliyet gösteren kilise ve okulun daha sonra yakılarak ortadan kaldırıldığını, böylelikle delillerin de yok edilmek istendiğini düşündüğünü belirtti.
Söz konusu kişi, yatılı kilise okulu bahçesindeki mezarların kaybolmasını, uzun yıllardır yerli halk tarafından konuşulan trajedilerin, şimdi ortaya çıkarılan yeni kayıt dışı çocuk mezarlarının kendilerine karşı yürütülen kötü politikaların ispatı olduğunu vurguladı.
Olay yerinde AA’ya konuşan her iki kişi de görüntüsünün alınmasını istemedi.
751 çocuk için anma töreni düzenlendi
Çocuk mezarlarının bulunduğu alanın yakınına kurulan geleneksel yerli çadırının etrafında dün akşam, yatılı kilise okullarında hayatını kaybeden yerli çocuklar için anma töreni düzenlendi.
Yaklaşık 200 toplum üyesinin katıldığı törende geleneksel ilahi ve dualar yapıldı, mezar taşı olmayan 751 çocuk için sessizce saygı duruşunda bulunuldu.
Törende konuşan Cowessess Bölgesi First Nation Yerlileri Şefi Cadmus Delorme, çocukların zorla ailelerinden alınarak kilise okuluna konmalarından Kanada yönetiminin sorumlu olduğunu belirterek "Bunu şimdiki nesiller bilmeli. Bizi, bu konuda direncimizi taşıyacak gençlere ihtiyacımız var." şeklinde konuştu.
Töreni izlemeye gelen az sayıdaki gazetecinin uzaktan takibine izin verilen programda daha sonra 751 mezar yerinin başındaki güneş enerjili lambalar yakıldı.
Kanada'daki yatılı kilise okulları olayı
Kanada’nın Sakatchewan eyaletindeki Cowessess Bölgesi First Nation Yerlileri Şefi Cadmus Delorme, 24 Haziran’da, 1990’lara kadar faaliyet göstermiş bölgedeki Marieval Yatılı Kilise Okulunun bahçesinde resmi kayıtlarda olmayan 751 çocuk cesedi kalıntısının olduğu mezarlar bulunduğunu açıklamıştı.
Şef Delorme, aramanın yapıldığı yer için, "Burası toplu mezar yeri değil, bunlar isimsiz mezarlar." diyerek mezarlığı yöneten Roma Katolik Kilisesinin 1960'larda mezarlardaki işaretleme noktalarını kaldırdığını bildirmişti.
Kanada resmi kayıtlarına göre Marieval Kızılderili Yatılı Kilise Okulu, 1899'dan 1997'ye kadar eyaletin başkenti Regina'nın yaklaşık 160 kilometre doğusunda, Cowessess yerlilerinin olduğu bölgede faaliyet gösterdi.
Ülke genelindeki 139 okulda başlatılan derine nüfuz eden radar taramalarında, ilk kez 29 Mayıs'ta, British Columbia eyaletinin Kamloops kentindeki diğer bir yatılı kilise okulunun bahçesinde 215 çocuğa ait ceset kalıntılarının olduğu kayıt dışı mezarlar ortaya çıkarılmıştı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, kamuoyunda büyük yankı uyandıran eski yatılı kilise okullarının bahçesinde bulunan çocuk mezarları için, "Kanada tarihinin en karanlık bölümlerinden biri" ifadesini kullanmıştı.
İlki 1840'ta Katolik Kilisesi tarafından Kanada hükümeti adına açılan ve sonuncusu 1997'de kapatılan yatılı kilise okulları, 150 binden fazla yerli çocuğun ailelerinden zorla koparılarak alıkonulduğu yerler olarak tarihe geçti.
Beyaz çoğunluğun hakim olduğu topluluklara entegre edilmek için zorla ailelerinden ve kültürlerinden uzaklaştırılan çocukların büyük kısmının kötü muameleye maruz kaldığı, açlık ve soğuğun yanı sıra cinsel ve fiziksel tacize uğradığı, hatta bazı çocuklar üzerinde tıbbi deneyler yapıldığının belirlendiği öne sürüldü.
Yatılı kilise okullarında yaşanan trajedinin tüm boyutları ile ortaya çıkarılması için 2008’de Kanada’da Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kuruldu.
Hayatta olan mağdurların 6 bininden fazlasını dinleyen Komisyon, çalışmalarını 2015'te tamamladı ve yaşananları "kültürel soykırım" olarak tanımlayarak 4 bin sayfalık rapor yayımladı.
Bazı kaynaklarda, kilise okullarında kalırken ölen çocukların sayısı 4 bin 200 olarak verilirken, Komisyon raporunda, ölümlerin kilise yönetimlerince belgelenmemesi nedeniyle bu sayının 5 bin 995 olduğu kaydedildi.