Dünyada en önemli halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen kronik hastalıklar, ülkemizde de meydana gelen ölümlerin başlıca nedenlerindendir. Erken ölümlere yol açan ve kişilerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen kronik hastalıklar için en önemli değiştirilebilir risk faktörleri; aşırı tuz tüketimini de kapsayan sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği, sigara kullanımı ve alkolün zararlı kullanımıdır.
Yüksek kan basıncı(hipertansiyon) ülkemizde ölümlerin ve hastalık yükünün en önemli nedeni olan kalp hastalıklarının önde gelen risk faktörüdür. Kan basıncı seviyesinin en önemli belirleyicisi, diyetle alınan sodyum yani tuz miktarıdır. Yüksek sodyum (günde 2 gramdan fazla) ya da tuz (günde 5 gramdan fazla) tüketimi; yüksek kan basıncı, artmış kalp hastalıkları ve inme riski oluşturur. Ayrıca aşırı tuz tüketiminin mide kanseri, osteoporoz, böbrek hastalıklarının gelişimiyle de yakından ilişkili olduğu belirlenmiştir. Tuz tüketiminin azaltılması yüksek kan basıncının ve buna bağlı olarak inme, kardiyovasküler hastalıklar ve böbrek hastalıklarının azaltılmasında en kolay yol olarak gösterilmektedir. Diyetteki tuz miktarının günde 1 gram azaltılması felçleri 5, kalp krizlerini 3; günlük tuz alımının 5 gramın altında olması ise inme riskini 23 ve genel olarak kardiyovasküler hastalıkların 17 azalmasını sağlayacaktır.
Dünya Sağlık Örgütü; yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta olmak üzere şişmanlık, şeker hastalığı ve bazı kanser türlerinden korunmak amacıyla tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5 gram(tepeleme bir çay kaşığı veya silme bir tatlı kaşığı) olarak önermektedir. Bu miktar yemeklere tuz eklenmeden doğal olarak günlük tüketilen yiyecek ve içeceklerle sağlanmaktadır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda tuz tüketiminin (ortalama 15 gr/gün) Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği değerin üzerinde olduğu gösterilmiştir.
Halkımızın sağlığının korunması ve hastalıkların oluşumunun önlenmesinde çok sektörlü bir yaklaşım ile toplumumuzda tuz tüketimin kademeli olarak önerilen seviyelere düşürülmesi için Bakanlığımız tarafından Kasım 2011 yılından beri “Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılma Programı” uygulanmaktadır. Bu uygulamalar içerisinde ekmek, salça, peynir ve zeytinde yapılan azaltma çalışmaları önemlidir.
Bizlerde günlük aldığımız tuz miktarını azaltmak için ilk olarak aşağıda yer alan Tuzu Azaltmanın 5 Yolu’nu uygulamaya başlayabiliriz.
Aşırı Tuz Tüketimini Azaltmanın 5 Yolu;
1. Yaptığınız yemeklerde kullandığınız tuz miktarını yavaş yavaş azaltın, ağız tadınız zamanla az tuza alışacaktır.
2. Yemeklerinizi lezzetlendirmek için tuz yerine; çeşitli baharatlar, dereotu, maydanoz limon ve sarımsak gibi besinler kullanın.
3. Çocuklarınızda yemeklerine tuz ekleme alışkanlığı gelişmemesi için sofranızdan tuzu ve tuzlu sosları kaldırın.
4. Hazır besinleri satın almadan etiketini mutlaka okuyun ve daha az tuz içerenleri tercih edin.
Özellikle;
-Hazır soslar (soya sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu gibi),
-Atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, ekstrüde ürünler, patlamış mısır gibi),
-Tuzlanmış kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, kavurga, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.),
-Balık konserveleri, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri,
-Aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler
yüksek miktarlarda tuz içermektedir.
5. Turşu, konserve, salamura yaprak, zeytin ve peynir gibi besinleri tüketmeden önce mutlaka suyla yıkayın/suda bekletin; daha fazla taze sebze ve meyve tüketin.
DAHA AZ TUZ, DAHA SAĞLIKLI YAŞAM.
DAHA FAZLA LEZZET. DAHA AZ TUZ