Seydişehir’in İncesu Köyü doğumlu olan öğretmen, şair, yazar Cemal Oğuz Öcal (1914-1971) ’ınKonya’da yayınlanan Ekekon Gazetesi’nin 4 Nisan 1947 tarihli nüshasının Duygular Düşünceler bölümünde “Türk Çocuklarına Selam” başlıklı yazısı son derece önemlidir.
Konuyla ilgili Tarihçi Ercan Arslan şunları söyledi:Şair Yazar Fazlıoğlu Cemal Oğuz Öcal 3 Mayıs 1944 Türkçülük olayları nedeniyle tutuklanıp, yargılandı. Bu esnada Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğrenciydi. Dönemin önde gelen Türk Milliyetçisi isimleriylebirlikte tabutluklarda hapsedilip berat ettikten üç buçuk yıl sonra Konya’ya geldiği zaman “Türk Çocuklarına Selam” başlıklı bu yazısını kaleme almıştı. Onun dönemin gençliğinin milli duygularının şekillenmesinde en az şiirleri kadar, düz yazılarının da önemi büyüktür. Bu nedenle ilgili yazısını sizlerle paylaşıyorum:
Üç gündür, yıllardan beri hasretiyle yanıp tutuştuğum Konya’dayım. Beni yetiştiren gençliğimin en tatlı, en heyecanlı ve en güzel günleri sıcak koynunda geçen her köşesinde acı-tatlı birçok hatıralarım bulunan eşsiz Konya’da… Bölünmez Türk Yurdunun aşılmaz kalesi, Selçuk Medeniyetinin başkenti, alimler, şairler, sanatkarlar, filozoflar ve serdengeçtiler beldesi, tarih, ilim ve sanat şehri, Mevlana diyarı mübarek ve muhteşem Konya’da…Duygular, düşünceler, ruhumdan, kafamdan taşıyor. Onları sıralamak kağıda geçirmek ne mümkün…İşte bu imkansızlık içinde bocalarken, ayaklarım beni -ihtiyarsız- Halkevine sürükledi. Ahlak,fazilet,bilgi,şefkat,ülkü ve iman kaynağı Halkevine. Üç buçuk yıldan beri görmediğim dost ve aşina simaları görmek,onlarla sarmaş dolaş olmak, doya doya konuşup dertleşmek, ondan uzak kaldığım zamana ait kültür çalışmaları hakkında bir fikir edinmek istedim. İlk rastladığım simalar dost ve aşina kimseler değildi. Fakat beni samimiyetle karşıladılar. Birkaç saniye içinde can ciğer olduk. Cidden kibar ve terbiyeli bir genç olan Kitapsaray memuru, vaktin geçmiş olmasına rağmen bana “Konya” koleksiyonlarını göstermek nezaketinde bulundu. Türkiye’mizde maalesef bir eşi daha bulunmayan fakat bulunmasını can ve gönülden arzuladığımız bu büyük ve kıymetli kültür dergisinde bir çok şiirlerim çıkmış. Onları birer birer gözden geçirdim. Kâh sevinç kâh acıyla içim titredi.Hey gidi günler heyy!
Halkevini ziyaretim mutlu bir güne rastlıyordu. Gençler İkinci İnönü Zaferi’nin 26.yıldönümü münasebetiyle bugüne ait duygularını dile getireceklermiş. Beni de çağırdılar, gittik. Sayın Halkevi Başkanı Şehabettin Uzluk birkaç sözle töreni açtı.Sonra şehrimizdeki okullardan 15 öğrenci beşer dakika konuştular. Hem de ne güzel, ne samimi, ne candan, ne heyecan ve iman dolu bir dille…Yarının genç hatiplerini dinlerken göğsümüz gurur ve iftiharla kabardı. Söz söylemek sanatı sanıldığı kadar kolay değildir. Hususiyle çok ağır ve geniş konuyu beş dakika gibi kısa bir zamana sığdırmak hiçte kolay bir iş olmasa gerek. Fakat Türklüğünü kanının her zerresinde duyan şerefli geçmişinden hız ve ilham alan Atatürk çocuklarının başaramayacakları hangi zorluk vardır? Genç ve ateşli öğrencilerimizin hepsi de ayrı ayrı muvaffak oldular. Onların bu güzel ve yerinde başarılarını küçümsemek insafsızlık olur. Hele Erkek Sanat Enstitüsünden küçük Erdoğan Erkan, yaşından ve bilgisinden umulmayacak derecede büyük bir muvaffakiyet gösterdi.Bu genç ve imanlı hemşerimin şahsında bütün Türk Çocuklarını saygıyla selamlarım!...
Tarihçi Arslan devam ederek ; “Cumhuriyet devri Milli duygularının güçlü sesi, önemli şairi, öğretmen, yazar Cemal Oğuz Öcalbu yazıyı 33 yaşında iken kaleme almıştı. 1971 yılında İstanbul’da vefat etti. Cenazesi Sakızağacı Mezarlığına defnedildi. Seydişehirli gençlerimizin muhakkak surette tanıması gereken çok önemli bir şahsiyettir. Konya için yazdığı “Selam” şiiri, Seydişehir için yazdığı “Seydişehir Destanı” adlı şiirleri onun yüreğinden coşup taşan memleket sevdasının mısralara dökülmüş halleridir. Kentimizde yapılan çeşitli etkinliklerde Cemal Oğuz Öcal’ın da hatırlanması, anılması gerekmektedir. Seydişehir olarak kültür dünyamızın ne denli zenginliklerle dolu olduğunu, araştırıp okudukça daha derinden görmekteyiz ” dedi.