MEB önce tüm okullarda yüz yüze eğitime ara vermiş ertesi gün okul öncesinde yeniden yüz yüze eğitime geçilmişti. Gerekçe çalışan anne babalar olarak gösterilse de, devlet okullarında yüz yüze eğitimin 3 saat (30 dakikalık 6 etkinlik) yapıldığı düşünüldüğünde çalışan anne babalara katkı sunmasının zor olduğu açıktı.
Pandeminin geldiği nokta, küçük çocukların kendilerini korumaları noktasındaki sorunlar, okullarımızdaki hijyen ortamları ve kış mevsiminin gelmesi de düşünüldüğünde yüz yüze eğitime ara verilmesi gerekirdi.
Son günlerde sendikalardan gelen açıklamalarda Temel Eğitim Genel Müdürü Dr.Cem Gençoğlu ile görüşüldüğü gündeme gelmişti. Eğitimci kimliğe sahip genel müdürün pedagojik bir yaklaşımla konuyu bakan beyin talimatıyla incelediklerini, çalıştıklarını söylediği basında yer almıştı.
Yüz yüze eğitime ara verilmesi durumunda ilk akla gelen uzaktan eğitim olmaktadır. Uzaktan eğitim denilince de akla internet üzerinden canlı ders uygulamaları gelmektedir. Okul öncesi öğrencilerine canlı ders uygulaması yapmak ya da uzun süre yapmak çok da olanaklı değildir.
Pedagojik de değildir. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü daha önce pedagojik gerekçelerle aldığı haftalık ders saati sayısını 30'den 20'ye düşürme kararından da geri dönmüştü. Geri dönüşün gerekçesi ise ek ders noktasında yaşanan sorunlar gösterilmişti.
MEB'in bu aşamada aldığı karar pedagojik bir yaklaşım içermektedir.
Okul öncesi çocuklarımızın bu süreçte tamamen kendi haline bırakılması da düşünülemezdi. Öğretmenlerin de bu yönde bir talebi zaten yoktu. Uygulamada sürecin okul yöneticileri dahil herkes tarafından pedagojik bir yaklaşımla, öğrenci ve öğrencinin eğitimi esas alınarak yürütülmesi gerekmektedir.
Öğrencileri saatlerce PC başında tutmamaya yönelik pedagojik yaklaşımlar da yerindedir.
Tüm sınıflar açısından aynı durum söz konusudur. Yani çocukların hatta öğretmenlerin de uzaktan eğitim adı altında bu kadar uzun süre PC başında bulunmaları sakıncalıdır. Üstelik bu çalışmalar aile düzeninin, yemek, dinlenme düzenini de yok edecek saat ve günlere yayılmaktadır. MEB'de tüm birimlerin ders-ek ders, ek ders-faaliyet (varsa var yoksa yok gibi yaklaşım) kıskacından kurtarmaları, akla, mantığa, bilimsel gerçeklere ve pedagojik yaklaşımlara göre düzenlemeler yapmaları gerekmektedir. Aksi halde bir çok şey mış gibi yapılmış olur ve kazananı maalesef olmaz
Yüz yüze eğitime ara verilmesi durumunda ilk akla gelen uzaktan eğitim olmaktadır. Uzaktan eğitim denilince de akla internet üzerinden canlı ders uygulamaları gelmektedir. Okul öncesi öğrencilerine canlı ders uygulaması yapmak ya da uzun süre yapmak çok da olanaklı değildir.
Pedagojik de değildir. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü daha önce pedagojik gerekçelerle aldığı haftalık ders saati sayısını 30'den 20'ye düşürme kararından da geri dönmüştü. Geri dönüşün gerekçesi ise ek ders noktasında yaşanan sorunlar gösterilmişti.
MEB'in bu aşamada aldığı karar pedagojik bir yaklaşım içermektedir. Okul öncesi çocuklarımızın bu süreçte tamamen kendi haline bırakılması da düşünülemezdi. Öğretmenlerin de bu yönde bir talebi zaten yoktu. Uygulamada sürecin okul yöneticileri dahil herkes tarafından pedagojik bir yaklaşımla, öğrenci ve öğrencinin eğitimi esas alınarak yürütülmesi gerekmektedir.
Öğrencileri saatlerce PC başında tutmamaya yönelik pedagojik yaklaşımlar da yerindedir.
Tüm sınıflar açısından aynı durum söz konusudur. Yani çocukların hatta öğretmenlerin de uzaktan eğitim adı altında bu kadar uzun süre PC başında bulunmaları sakıncalıdır. Üstelik bu çalışmalar aile düzeninin, yemek, dinlenme düzenini de yok edecek saat ve günlere yayılmaktadır. MEB'de tüm birimlerin ders-ek ders, ek ders-faaliyet (varsa var yoksa yok gibi yaklaşım) kıskacından kurtarmaları, akla, mantığa, bilimsel gerçeklere ve pedagojik yaklaşımlara göre düzenlemeler yapmaları gerekmektedir. Aksi halde bir çok şey mış gibi yapılmış olur ve kazananı maalesef olmaz
Kaynak .memurlar.net