Elbette hepimiz ‘EHLİ KIBLE’ yiz.
Elbette her Müslümanın temel bilgi kaynağı KUR’AN ve SÜNNET.
Lakin yorumlar farklı olunca, söylenenler birbirini tutmuyor.
İnsanlar hangisine inansın?
DİN ADINA ÇOK ÇEŞİTLENDİK
Etrafımızda ayrı cemaatler, çeşitli gruplar, farklı tarikatlar, dernekler, vakıflar var.
Farklılıklar olsun ama barış içinde olsun.
Farklılıklar, kin ve nefrete dönüşmesin.
Her bir grup, cemaat, tarikat -ötekine taş atmadan- kendi yatağında aksın.
Hepsi İslam denizinde buluşsun. İslam yücelsin, güçlensin.
Dünyanın fıtratı temiz olan insanlarının İslamla buluşmasına vesile olunsun.
Her Müslüman kendi mezhebine ‘HAK’ tır desin. Ama ‘HAK’ sadece benim mezhebimdir demesin.
Fakat durum böyle değil.
Din adına çok çeşitlendik, çok farklılaştık hatta işi zıtlaşmaya bile vardırdık.
Herkes ‘benim yaptığım doğrudur’ ısrarında bulunuyor.
Kendinden olmayan Müslümanlara ‘ötekiler’ gözüyle bakıyor.
Din’i kendi mezhebi, tarikatı veya cemaatinden ibaret sanıyor.
Birbirine muhalefet etmeyi ‘hayırlı bir amel’ miş gibi görüyor.
Böyle olunca, birlik şuurumuz zayıflıyor. Kırgınlıklar çoğalıyor. Belki bilmeden parçalanıyoruz. Birbirimizden soğuyoruz. Dindarlaşalım derken kindarlaşıyoruz.
YANLIŞ – ÇARPIK DİN ANLAYIŞLARI
- Otuz metre ötede cami varken evde veya öğrenci yurdunda cuma kılanlar,
- Din ve dindar düşmanlığından sabıkalı zihniyetlere taraftar ve oy toplama zilletine düşenler,
- Diyanet imamlarının arkasında namaz olmaz diyenler,
- Giyim kuşam üzerinden “Böyle giyinmeyenin imanı yoktur” deyip diğer Müslüman hanımları din dışına çıkaranlar,
- Amcasının, dayısının yanına ‘NaMahrem’ dir diye girmeyenler,
- Mensubu olduğu cemaatin, tarikatın veya gurubun mükemmel ve kusursuz olduğuna inanıp, Liderlerinin yanlış yapabileceğini asla kabul etmeyenler,
- Maalesef efsanelere, menkıbelere, hurafelere hatta rüyalara dayandırılan din anlayışları türetenler,
- Şeyhinin kılavuzluğunda sabah namazını Kâbe’de kıldığını iddia edenler,
- Gözde sahabi Hz. Ebu Hureyre’yialaylı bir üslupla tenkide cüret edenler,
- Kur’an’ı ezberlesen ne olur, ezberlemesen ne olur diyecek kadar din cahili olanlar,
- Bilhassa kadınlar arasında kalp gözünün açık olduğunu iddia edip tuhaf ve meczubânehareket yapanlara hürmet gösterenler,
- Tarikat ve tasavvufa şiddetle karşı çıkanlar. Bunun tam zıttı olarak da tarikata girmeyenin kılavuzunun şeytan olduğunu iddia edenler,
- Televizyonda Diyaneti ve İmam Hatipleri eleştiren şanlı, ünlü hoca efendiler.
SONUÇ OLARAK
Bu yazdıklarımın ve yazmak isteyip de yazamadığım birçok din anlayışlarının bizzat şahidiyim.
Amacım kimseyi tenkit değil, sadece kardeşçe bir serzenişte bulunmak.
Bu yaşıma kadar sözünü ettiğim şahsiyetlerin -hiç olmazsa- bir bayram günü bir mekânda buluşup birlik mesajı verdiklerini görmedim.
İslâm barış dinidir. Fakat İslâm adına hizmet gördüğünü iddia edenler birbirleriyle barışık değiller.
Müslüman toplum bu kadar farklılığı kaldıramaz.
Kur’an, “Birbirinizle didişmeme (Enfal:46)” , “Ayrılığa düşmeme (Ali İmran:3)” uyarısı yapar.
Bu ilahi ikaz duymazdan geliniyorsa, bu işte bir iş var.
Ülkemizde kimi haset, tehdit, siyaset, nefret üzerinden tuzaklar kurarken, kimi de din ve inançlar üzerinden tuzaklar kurmuş olamaz mı?
Din, insana yön verir. Dünya ve ahiret saadeti sağlar.
Din, doğru ve sağlıklı öğrenilsin ki insanı Allah’a ulaştırsın. Yoksa eksik bilgilen(dir)menin, yanlışa yönlen(dir)menin vebali çok ağır olur.
Bu mevzuda Diyanet İşleri Başkanlığının resmi Kur’an Kurslarının, İmam-Hatip Okulları ve İlahiyat Fakültelerinin önem de değerini bir kez daha yâd ediyoruz.