Türkiye 14 Mayıs ve 28 Mayısta tarihi bir seçim yaşadı.
Bu süre zarfında bizler de bir gazeteci ve bir vatandaş olarak süreci çok yakından takip ettik.
Sonuçta Anadolu İnsanı feraseti (Anadolu irfanı) bir kez daha tarihi sorumluluk bilinci ile görevini fazlası ile yaptı.
'Türkiye Yüzyılı' diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğine güvenen yüzde 52.18, tüm yerel ve partisel hesapları bir kenara koyarak onu bir kez daha zafere taşıdı.
Bu köşenin değerli okuyucuları, zaman zaman iktidara ve iktidarın bölge temsilcisi olan zatı muhteremlere, gidişatın akıbeti hakkında işaretler verip dost dili ile ikazlarda bulunduğumuzu bilirler.
Bu seçim sürecinde 'Anadolu irfanı' duyguları ile bu eleştirilerimize ara vermiştik.
Seçim bitti ve biz her zaman olduğu gibi Sayın Cumhurbaşkanı'nı desteklemeye ve yerel unsurları dost dili ile uyarı görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz.
Onlar ise şimdiye kadar bu uyarılarımızı 'kişiselmiş' gibi gösterip etraflarına da böyle lanse ederek, bizi kendilerine göre Muhalif olmakla suçlamayı tercih ettiler- ediyorlar… Onların Uyarı görevinde bulunduğumuz dostlarımızın, bu gerçekler karşında ne dediği umurumda önemli yanlışları söylemeye, doğruları desteklemeye devam edeceğiz.
Önemli olan bizim ne yaptığımızdır. Zaman en büyük müfessir olduğundan,, Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği düşünceyi dava şuurunu .özümseyememiş olanları hem zaman gösterecek, hem de iyot gibi ortaya çıkaracaktır
Bahse konu kişiler Bu hareketin esas ruhunu anlamadılar, Anlamak istemediler anlamak istemiyorlar, yada kısa vadeli şöhret ve koltuk ihtiraslarına yenik düşerek egolarını tatmin yolunu seçmektedirler.
Hele son zamanlarda kibrin dozunu öylesine artırmışlardı ki akıl alır gibi değil.
Her yerde her şeye güç gösterisi, her yerde şımarıklık... Bu günlerin hiç bitmeyeceğini zannediyorlar. Reisi değil de (kendi makamını istediği gibi desteklemeyen) doğrularının yanında yanlışlarını da söyleyebilen düşünebilen, ne kadar dost, iyi niyetli kim varsa ötekileştirdi.
Gerçekleri yazan samimi yazarları, gazetecileri, aydınları, düşünebilen ne kadar partili varsa; "hain" diye dışlarken “iktidar yalakası" "dalkavuklarını" yanı başlarına alarak köşe başlarına yerleştirmeye çalıştı.
Son seçimlerde görülmüştür ki kendi etrafına yerleştirdikleri kendinin işe aldıkları adamlara bile söz geçiremedi adı sanı duyulmayan partileri desteklediği konuşuluyor.
Anadolu İrfanı onlara rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdi. 14 Mayıs seçimlerinde Ak Parti Konya’da rekor oyla destek verirken, Seydişehir de Konya ilçeleri içinde en son sıralarda yer aldı. Ama "bu niye böyle oldu?" demesi gerekenler "benim oyum bile bundan fazla" diyerek laf kalabalığı yaptı.
Ama bu gerçekleri göremediler, göremezler. Çünkü AK Parti, davasının içine sızan, sırıtan kan uyuşmazlığı ayan beyan ortada olan sosyal medya maymunlarını aşması lazım..
O, dost zannedip dayandıklarınız, güvendikleriniz son seçimlerde nasıl makas değiştirip savrulduklarını cümle alem görürken Reis sayesinde sahip olduğunuz o makamlar gün gelip de ellerinizden uçup gittiği zaman saniyeler içinde nasıl gemiyi terk ettiğinizi hep birlikte göreceğiz.
Bu yeni bir şey değil. Geçmişte çok örnekleri görüldüğü gibi iktidarın getirdiği ve çoğunluğu hak edilmemiş makam, koltuk, statünün elden gitmesi korkusu gerçeklerle yüzleşme duygusunu perdeliyor sanırım..
Her seferinde, şu ya da bu gerekçeyle toplumun bir yerlere getirdiği zihniyet, en sonunda kendilerini destekleyenleri kendi başarısı zannederek ihtiraslarından dolayı kenara itiverirler.
Şimdi önümüzde yerel seçim var. Bu seçimden önce kendinize çekidüzen vermezseniz son milletvekilliği seçimlerinde sizi Konya ilçelerinde sondan üçüncü sıraya koyan vatandaş, elinizdeki o makamları nasıl alır görürsünüz.