“Eski hâl muhâl
Ya yeni hâl
Ya izmihlâl”
Demişsin Üstadım!
Bu sözü durup dururken
Söylemedin elbette…
Söyleyen Sendin
Söyleten Hak’tı…
Gecenin en karanlık anında
Atan şafaktı!
Sesine hasretlik yok artık
Bugün her yerde,
Bütün dünyada…
Dalga, dalga dalgalanıyor.
Bazıları çıkmış seni
Kaybolup gitmiş sanıyor
Hal o ki;
Sen,
Nurs ’tan çıkmıştın yola,
Yollar haramiler ile doluydu
Ama sen onlarla ilgilenmedin
Vurdun dağ yamaçlarına…
Sana deli dediler
Aldırmadın!
Yürüdün dosdoğru hedefine…
Fani dünyanın
Aldatıcı, uyuşturucu hallerini
Attın bir kenara
Sen, sadece yöneldin
Kur’an’ın tertemiz iklimine…
Korkmadın,
Seni kimse korkutamadı da
Neden korkacaktın ki?
Seni bu dünyaya bağlayan
Sadece eşsiz ümidindi
O ümitlerle
Nice fırtınalar dindi
Barla, Emirdağ, Kastamonu…
Hep aynıydı konu
İmanın berraklığı,
Duruluğu vardı sen de
Nur desen desendi
Mâh-i tâbân gözlerinde…
Afyon, Denizli, Eskişehir…
Hep ayaktaydın
Nehir aynı nehir
Nur Nehri
Berrakça akıyor akıyordu
Dalgalar!
Dünya Denizi’nin
Tüm sahillerinde
İnsanlık mahzun
Bakıyor, bakıyordu…
Seni bekliyordu
Üstadım Seni
Sadece dünyanın
Bir yeri değil
Her yeri…
Görmek istiyor dünya
Emeği, teri…
Sen
Üstadım sen,
Bir temsilcisin,
Gelip nur tutmuşsun asrımıza
Şüphesiz, hilesiz
Ve kesin…
Sözler, Mektûbat, Lama’lar
Âsây-I Musa ve Şualalar
Mesnevi-i Nuriye, İşârâtü’l İ’caz,
Muhâkemât…
Barla, Kastamonu,
Emirdağ Lâhikaları
Her birisi
Asrın şahikaları
İman-Küfür Muvazeneleri
Sikke-i tasdik-i Gaybi
Ve Tarihçe-i Hayat
Bu asırlarda akan
Hakikat pınarı
Nurlu bir hat
Şimdi Sen
Görünürlerde yoksun Üstadım,
Ancak sesin
Yayılmakta bütün cihana
Bütün dünya işitiyor
O; Nurlu gür sesini!
Bulutlar taşıyor umutları
Asırlara can katan nefesini
Gökler yere iniyor
Yer çatırdamakta dilim, dilim
Fen pek çok ilerlerde
Lâkin
Hüzünler dağıtır
Kilim, kilim…
Sen ki ümit pınarısın
Hâlâ akıp duruyorsun
Irmak, ırmak
Bırak ey kardeş!
Çelik çomakla oynamayı
Yakışmıyor sana durmak!
Yürü!
Oynasın sokaklarda çocuklar
Yürü,
Sâhip çık onlara
Çarpmasın o körpe yürekleri
Delice sen rüzgârlar
Ve soğuklar…
Yer depreniyo