Bitlis ve Ahlat’ta öğrencilerle iki gün boyunca sohbet etme fırsatı buldum. Kimilerinin Z Kuşağı, kimilerinin Teknofest Nesli, kimilerinin Asım’ın Nesli olarak isimlendirdiği gençlerle başarı, mutluluk, hayat ve ölüm ötesi hayat üzerine sohbet ettik.
Gençlerimiz hayata ümitle bakıyorlar, yetenekli olduklarını duymak istiyor, yeteneklerini geliştirmek ve hayata daha donanımlı hazırlanmak istiyorlar.
Arif Nihat Asya’nın diliyle seslendiğimiz zaman heyecanlanıyorlar:
“Sen de geçebilirsin anadan, yardan, serden!
Senin de destanını okuyalım ezberden!
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden!
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!”
Ümit veren, güven aşılayan, yeteneklerini keşfetme azmi veren söz ve şiirler gençleri ümitlendiriyor, gayrete getiriyor, onlarda geleceğe hazırlanmak, büyük adam olmak, büyük işler başarmak isteği uyandırıyor.
Konuşmalarımda Akif’ten beyitler okudum:
“Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası;
Dostunun yüz karası, düşmanın maskarası!”
Sonra sordum:
“Dostunun yüz karası, düşmanın maskarası olmak isteyen var mı?”
Hiçbir genç dostunun yüz karası, düşmanın maskarası olmak istemiyor.
Hepsi sanat altın bileziktir, atasözümüzün doğruluğuna inanıyor. Hepsi meslek sahibi olmak, elinin emeğiyle geçinmek gerektiği konusunda hemfikir.
Gençlere, ilim ve eğitime önem vermelerine söyledim. Okul derslerinin ve bütünüyle bilginin zekâ geliştirdiğini, ilmin insanı yükselttiğini anlattım.
İlim öğrenmek ve zekâmızı geliştirmek, daha başarılı ve mutlu olmak için düzenli ve planlı çalışmak gerektir.
Gençlerden düzenli ve programlı çalışma sözü aldım.
Doğru bir yol haritası sunduğumuz zaman gençler benimsemekte tereddüt etmiyorlar.
Konferanslarımda öğrencilere şunları anlattım:
“İnsan genel olarak iki şekilde meslek sahibi olur:
Meslek lisesinde, atölyede, iş yerinde, sanayide çalışarak.
Üniversite ve meslek yüksek okul bitirerek.
Üniversite ve yüksek okullara lise mezunlarının sadece üçte biri girebiliyor. Yüksek öğretimde yer bulamayanların mutlaka meslek öğrenmesi gerekir.
Okul insanı hayata hazırlar, bilgi insanın beynini besler.
Akıllı insan başkasının aklından faydalanır.
Öğretmenleriniz, anne ve babanızın aklından faydalanın, onların tecrübelerine kulak verin.
Allah insan beynini öğrenme programlı yaratmış. İlim öğrenmek insan zihnini geliştirir, ilim insana ufuk açar, yol gösterir.
Kur’an, ilim kitabıdır. İnsana doğru yolu gösterir. Ahlak, erdemler, çalışmak, öğrenmek, insanı yükseltir.
Bilginin iki kaynağı vardır:
1. Kutsal kitap Kur’an.
2. Kâinat kitabını anlatan fen bilgisi, hayat bilgisi, coğrafya, fizik, kimya, biyoloji, matematik, geometri gibi bilimler.
Fen bilimleri kâinat kitabı incelenerek yazılır. İki kitabın sahibi Allah’tır. İlimler bize Allah’a tanıtır, onun güç, kudret ve ilmini öğretir.
Derslerinize önem verin, zekânızı geliştirin. Erdemlere önem verin, ahlakınızı güzelleştirin. Hem dünya hem ahiret mutluluğu için çalışın.”
Öğrencilerden hem fen hem de din ilimlerini öğrenme, bu konularda birbirleriyle ve dünya ile yarışma sözü aldım.
Ahlak ve erdemlerle donanma sözü de verdiler.
Gençlerimizi önemsemeliyiz, onlara değer vermeliyiz.
Ümit ve azimle çalışmalarını tavsiye etmeliyiz.
Öğrenme, çalışma, proje yapma, ahlaki erdemleri kazanma konusunda bizden daha azimliler.
Tebrik ve teşekkür: Bitlis ve Ahlat’ta beni öğrencilerle buluşturan, onları geleceğe hazırlamak için gayret gösteren değerli Milli Eğitim Müdürü Mehmet Emin Korkmaz, Ahlat milli eğitim müdürü Mutluk Özden, milli eğitim şube müdürü Selma Medeni, eğitimci EmrahTopal ve bütün eğitimci dostları azim ve gayretlerinden dolayı tebrik; misafirperverlikleri için teşekkür ederim.
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Emin Korkmaz fevkalade tecrübeli, bilgili, donanımlı, gayretli bir eğitimci. Aynı zamanda şair ve yazar. İki esere imza atmış. Öğrencilerin hayata donanımlı hazırlanması için gecesini gündüzüne katıyor. İyi bir ekip kurmuş, idareciler ve öğretmenlerle fevkalade güzel bir sinerji oluşturmuş. Eğitime kalite kazandırmak için gayret ediyor. Kendisini ve ekibini tebrik ediyor, başarılar diliyorum.
